Mübarek Şefkat Kahramanları – Kadına şiddet

Konumuzun başlığını Bediüzzaman’ın kadınlara taktığı ad olan“Mübarek şefkat kahramanları” koyma ihtiyacı duydum, zira son zamanlarda dünyada ve ülkemizde kadına yapılan şiddet ve cinayetler gösteriyor ki toplumuz kadına şefkat kahramanı olarak bakmaktan çok uzaklaşmış. Bu noktaya nasıl geldik, neleri ihmal neleri yanlış yaptık. Hayatın en büyük lezzeti fıtrî vazifenin içindedir. Kadının fıtrî vazifesi hepimizin malumu sadakat ile yuva kurmak, anne olmak, yavrularını koruyup kollamak, hane içini çekip çevirmektir. Eskiler dâhiliye nazırı derlerdi.

Bu dünyada karşılık beklenmeden yapılan işlerden biride anneliktir, kadınlar bu vazifeyi mukabelesiz ve fedakarane yaparlar. Anne evladını tehlikeden kurtarmak için hiçbir ücret istemeden ruhunu feda edebilir, kendini evladına kurban eder. Fakat fena cereyanlar ve su-i istimaller onun bu şefkat kahramanlığını köreltmiştir. Kadına, fıtratının rağmına saadet vaat etmeyi sözde görev edinen cereyanlar, erkeğin tahakkümünden kadını kurtarmayı, para ile moda tabirle ekonomik özgürlük ile bunu yapacaklarını sanıyorlar. Genel-İş Sendikası’nın yayınladığı Türkiye’deki kadın emeğine ilişkin raporunda, kadınların ekonomiye katılımının düşük olduğunu söylüyor. İşkadınları, çalışan kadın oranının yüzde 50’ye çıkarılmasını istiyor. Peygamberimiz(sav)’in eşi müminlerin annesi Hazret Hatice validemizde bir tüccardı, kadınlarımız müsait işlerde çalışmıştır elbet ama günümüzde kadın hiçte hak ettiği yerde değildir. Peygamberimiz(sav)”kadınlar size emanettir” buyurdu, maalesef biz bu emaneti koruyamadık.

Bediüzzaman Hazretleri annelere “Sizin hanenizdeki masum evlatlarınızla masumane sohbet, yüzer sinemadan daha ziyade zevklidir.” Diyerek asıl zevkin, eğlencenin, huzurun,sevincin, mutluluğun adresini gösteriyor. İnsanın ilk ve en tesirli mualimi onun validesidir” der Bediüzzaman. Anneden alınan telkinat ve manevî dersler kişiliğimizi oluşturur, sonra eğitim yolu ile öğrendiklerimiz annenin manevî derslerinin üstüne bina edilir. Şefkati, merhameti, acımayı, dürüstlüğü, adaleti, gayreti ve daha nice güzel ahlâkı annesinden öğrenen çocuk emin olun tahripkâr ve tacizkâr olmayacaktır.

Bir anne Allah’ın kendisine ikram ettiği şefkati, su-i istimal edilip masum çocuğunun elmas hazinesi hükmünde olan ahiretini düşünmeyerek, o çocuğun masum yüzünü geçici fâni şişeler hükmünde olan dünyaya çevirirse şefkati sû-i istimal etmiş olur,o çocuk huzuru mahşerde “Niçin benim imanımı takviye etmeden bu helâketime sebebiyet verdin?” diye şikâyet eder.

Eğer anne o şefkati sû-i istimal etmeyerek evladını, ebedî cehennemden, dalalet içinde ölmekten kurtarmaya çalışsa, o evladın bütün ettiği hasenatının bir misli, annesinin amel defterine geçecek annesinin vefatından sonra her vakit hasenatları ile ruhuna nurlar yetiştirdiği gibi âhirette de değil davacı olmak, bütün ruhu canı ile şefaatçi olup ebedî hayatta ona mübarek bir evlat olacak.

“Hemşirelerim kat’iyen beyan ediyorum ki kadınların saadeti uhreviyesi gibi saadeti dünyevileri de ve fıtratlarındaki ulvi seciyeleri de bozulmaktan kurtulmanın çarei yegânesi, dairei islâmiyedeki terbiyeden başka yoktur.” Bu zamanda Bediüzzaman’ın bu kurtuluş reçetesine çok ihtiyacımız var. Bu mübarekleri ifsat eden komiteler kahrolsunlar, Allah bu hemşirelerimi de bu serserilerin şerlerinden muhafaza eylesin, âmin.

Çetin KILIÇ
Kaynaklar;
Risalei Nur Külliyatı
Nahide Çelikbağ – Bizim Aile Dergisi
Amerikanın sesi