Mü’min Havf ve Reca Ortasında Olmalı!

Kur’an’ı Kerim şura süresi, ayet 25’te mealen şöyle buyurur: “O’ kullarının tövbesini kabul eden, kötülükleri bağışlayan ve yaptıklarınızı bilendir.”

Keza, “Ey kendilerine haksızlık edip ölçüyü aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Çünkü Allah bütün günahları bağışlar ve gerçekten O’ çok bağışlayan, çok merhamet edendir.” Zümer, 53.

Tövbe ettikten sonra affolunmayacak günah yoktur. Ancak günahın affedilip affedilmeyeceğini bilinmez. Tövbe ettikten sonra Allah dilerse affeder, dilerse affetmez. Bunun için tövbe kabul şartlarına uygun olması gerekir.

Evet, böyle kudret sahibi olan Allah (cc) kullarını affediyorsa, kul neden O’na kulluk görevini samimi bir tövbe ile yapmasın. Günahlara hemen tövbe etmesin.
O zaman tövbe nedir? Sözlük anlamı: Dönmektir. Dinen, Allah’a yönelmektir. Yapılan kötülüklerden ciddi pişmanlık duymaktır. Kişi yaptığı günahlarından yürekleri yanıyorsa, vicdanı rahatsız ise, gözlerinde yaş akıyorsa, kalbi hüzün ve kederleniyorsa işte tövbe budur. Böyle bir tövbe sahibi, inşallah Rahman ve Rahim olan Allah’ın affına mazhar olur.

Evvela Kul hakkı dışında Allah’a karşı işlenmiş günah için tövbenin şartı nedir?

1- Günahtan tamamen vazgeçmek.

2- Yaptığına pişman olmak

3-  Bir daha ona dönmemek.

Allah’ın hakkı ödemek için bir daha hata ve günah işlememek üzere samimi bir tövbe ile Allah’ a yönelmek lazımdır. Bu arada kazaya kalmış namazları kılmak, tutmadığı oruçlarını tutmak, varsa zekâtı vermek, hacca gidebilecekse gitmek. Yani doğru bir tövbe ile Allah’a dönerse, tamamen borcunu ikmal edilemeyecek durumda olsa da, o zaman umulur ki Allah (cc) onu affeder.

Eğer kişi, kul hakkıyla ilgili bir kötülük işlemişse, hak sahibinin hakkını ödemek, onun rızasını almak, buda tövbenin kabul şartlarındandır. Yani üzerinde kul hakkı varsa, öncelikle alacaklı kişi ile helalleşmesi, hak sahibi ölmüşse baba – anne, evlatları veya yakınları ile helallik istemesi şarttır.

Her şeye rağmen gene de takdir Huda’nındır. Kimi affeder, kimi cezaya müstahaksa cezalandırır.  Tamamen O’nun bileceğidir. Biri kalkar kebair günahları işler,  insanlara zulüm eder, “nasıl olsa tövbe ederim. Allah’ta beni affeder,” Allah’a karşı, bunu demek kadar terbiyesiz ve edepsizlik olamaz. Böyle canilerin affı, ancak Allah’ın Kahhar ismine ve gazabına dokunmaktan başka ne olabilir?

O ZAMAN NE YAPMAK LAZIMDIR.

Bir kere yapılan günahlara karşı ciddi manada ve bir daha dönmemek üzere tövbe etmek.  Yapılan kusur ve hatalardan dolayı samimi ve içten af istemek, varsa üzerindeki kul hakkı ödemek şarttır. Tabir caiz ise Kul, Allah’a adım atarsa;  O’ kuluna koşarak gelir. Yeter ki tövbede samimiyet varsa…

Şanı Yüce olan Allah’ın affına bakın. Affedilmiş kimse daha sonra yeniden günah işlese, â’mal defterine eski günahları avdetmez. Çünkü onlar artık affedilmiştir. Sadece işlediği yeni günahları yazılır. Mü’min tövbeden sonra da durumu ne olduğunu bilmediği için, sürekli tövbe etmesi gerekiyor. Daima havf ve reca arasında, yani hem korku ve hem de ümit içinde olmalıdır. Zira Allah hem Gaffar’dır, hem de Kahhar. Bağışlaması da, kahrı da vardır…

Rüstem Garzanlı/Diyarbekir

16.1.2014

www.NurNet.org

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: