Münazarat‘ta İnsan Tipleri

Hem psikanalitik hem de psiko sosyal bir tahlil yapmış. Tam on iki insan tipi çizmiş, altısı insana ait altısı topluma dönük ağırlıklı yine insana ait marazi ve olumsuz tipler, bad men, oppozite men, kötü adamlar.

1- C e h a h e t A ğ a , cehalet sıfatı ile ağa mizacı arasında bağlantı kurmuş. Cehaleti en iyi ağaların tutumu sergiler. Sadece diretir, direnir, istediği veya emrettiği şeyin akıl ve sair denge unsurlarını düşünmez.

2-İ n a d E f e n d i , Efendilik de bir ruh hali , bir insan bir işin efendisi oldu mu , hak ve hakikattan ziyade efendiliğinin devamında inad eder, inad ile bu ruh hali arasındaki bağlantıyı ifade etmiş, inatçı insan ile efendilik arasında bağlantı kurmuş. Ruh hali ile insan kişilikleri arasında bağlantı kurmuş.

3-G a r a z B e y , kelimelerin ruhuna derinlikli nüfuz etmiş. Garaz bir insana zarar vermek isteme, garaz bir farklılıktan , sıra üstülüğe karşı insanda oluşan , daha çok beceriksiz insanda oluşan tahrip hissi onun ile beylik arasında bağlantı kurmuş. Bey beyliğinin idamesi için ne olursa yapar, azıcık beylik gördüğünü tahrib eder.

4-İ n t i k a m P aş a’nın , affetmemek ve üstüne üstlük bir de intikam almak da paşa sıfatını takınmak gibi bir vasıf .

5-T a k l i d H a z r e t l e r i ‘nin , bir yenilik icad edemeyip, ancak başkalarını taklid ile kendini isbat etmek isteyen suri ve seçici takınılan ve kişi üzerinde sırıtan durum onu da hazret ünvanına benzetmiş, hazretlik de zaman zaman takınılan bir tavırken her durumda olunca taklid oluyor.

6-M ö s y ö G e v e z e l ik , Gevezelik bir gayeye matuf olmayan boş konuşmalar, sonuçsuz bürokratik ve gündelik , güya yönetmek maksadıyla yapılan onca konuşmalar demek. Sonuçsuz ve hedefsiz konuşmalar, mösyö saygınlığı alıyor, ama ortada bir şey yok. Psikopatolojik insani durumlarla, marazi davranışla insanlar arasında kurulmuş zihinsel empatilerden ortaya çıkarılmış insan tipleri  roman eşhası gibi. İşin arkasında insanları denetleyen ve gözetleyen ve onları bu kadar şaşırtıcı kategorize eden bir zeka ve yorum hayret etme istersen.

Bu altı şey için ne diyor. …bunların /taht-ı riyasetlerinde insan milletinden menba-ı saadetimiz olan meşvereti inciten bir cemiyettir.

Meşveretleri meşveret olmaktan çıkaran bu tavır ve tutumlar. Cehaletin ağa tavırları, inadın sürekli efendilik taslaması, birine veya birkaçına iş yaptırmama garazkarlığı, intikam düşüncesi ile olayı kendi mecrasına çekme, bilmemek üretmekten ziyade taklid etme, ve boş saatlerce konuşmalar, bunlar ile meşveret yapılmaz diyor. Her yanımız bu tür insanlarla dolu, eğer Bediüzzaman’a göre yaşansaydı , efkarı nerelere varırdı. Metinle davranış arasındaki uçurumlar trajik boyutlarda.

Diğer altı tipi sayalım;

7-Beni beşerde ona intisap eden; bir dirhem zararını bin lira milletin menfaatine feda etmeyen,

8-Hem de menfaatini ızrar-ı nasta gören,

9-Hem de muvazenesiz, muhakemesiz mana veren,

10-Hem de meyl-i intikam ve garaz-ı şahsisini feda etmediği halde mağrurane millete ruhunu feda etmek davasında bulunan,

11-Hem de beylik ve tavaif-i müluk mukaddemesi olan muhtariyet veya istibdad-ı mutlak manasıyla bir cumhuriyet gibi gayr-i makul fikirlerde bulunan,

12-Hem de zulüm görmüş, kin bağlamış, hürriyet ve meşrutiyetin birinci ihsanı olan af ve istirahat-ı umumiyeyi fikr-i intikamına yediremediğinden herkesin asabına dokundurmakla , ta heyecana gelip terbiye görmekle teşeffi etmek isteyenlerdir.

Bunlar “efkarı teşviş eden hürriyet ve meşrutiyeti takdir etmeyen”lerdir. “K i m l e r“dir diyor.

Bir insanın büyüklüğü, diğerlerinin küçüklüğü. Onun büyüklüğünü anlatmaya kelime ara, ben ve benim gibilerinin küçüklüğüne kelime bul, sagir, suğra, hurde, vesaire . Yakup Kadri Mondros mütarekesi yıllarının İstanbul’undaki tipleri anlatır, nasıl berbat bir bataklıkta olduğumuzu ve ondan sonra da imparatorluğun nasıl Orta Anadolu da birkaç vilayeti tıkıldığını anlatır. Ufku küçülen devlet adamanın ülkesi de küçülür, ama işte yukarıdaki küçüklüklerden dolayı. Bozulmuş bir milletin dejeneresi. Cumhuriyeti 1922-23 de ilan etmişiz ama şu yukardaki haller yine yönetenlerden silinmemiş, zahiren bir idare, bu yüzden gerçek hürriyeti yüz yıl sonraya ertelemiş Bediüzzaman 2008. Sandık demokrasisi sandıktan çıkmadan adamı seçmiş, sandıktan çıkacak belli, ağa hazretlerinin tensiplerine göre. Pekmez yazılı şişeden zehir çıkmış, başbakanları asmış, insanları ipte sallamadan beter eden, sandığın bir takım güçlerin kucağında sihirbaz başlığı gibi durduğu ülke. O gün meşrutiyet meşveret ve hürriyet sonra cumhuriyet vesaire. Bediüzzaman’ın kelimeleri hamileliği bitmeyen sürekli doğuran canlılara benziyor, bir mana everesti. Bu on iki tipten bir tiyatro çıkar, sinema çıkar, roman çıkar çıkar da çıkar ama ders çıkar mı , belki o da çıkar. Ya bu çıkar kelimesi ondan çok şey çıkar. Neler yıkar neler yıkar, nice insanlar o kelimenin altında yatar, yatar, yatar.

Kelimeyi Akif ile kurtaralım

Gök kubbenin altında yatar al kan içinde

Prof. Dr. Himmet Uç

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: