Müslüman Ana ve Babanın Ana Vazifeleri Evlatlarını Eğitmektir

Muhterem Kardeşlerim! Bugün Müslüman anne ve babanın en mühim ve en zor işi, çocuk terbiyesidir. Bugünkü anne ve babalar  çocuğun dünyalığını ihmal etmiyorlar. Fakat ne yazık ki o yetmiyor, çünkü önümüzde sonu olmayan bir hayat var ki: O dünya hayatından çok daha mühimdir. Yani, o ahiret hayatıdır. O sonsuzluk üç çeşit sonuçla neticelenir. Ya ebedi cennette mutlu yaşamakla. Veya Allah korusun ,  ebedi cehennem ateşinde azab çekmekle. Veya günahlarını temizleyinceye kadar cehennemde azap çektikten sonra kurtulmakla neticelenir.

Evet, Kur’anda Allahın emirlerine karşı mükellefiyet bölük çağından, yani 14-15 yaşından başlar. O zaruri mükellefiyetin başlangıç tarihini Peygamberimiz a.s.m. halletmiştir. Yani O mübarek çocuklara Namaz kıldırmayı 7 yaşından başlatmayı emrederken, o çocuk namaz kılmayı 7 yaşından önce  başlaması lazımdır.

Yavrunun yaşı biraz ilerledi mi, yemek yemeden başlayarak İslamiyet’le ilgi bilgileri vermek için, anne baba  çocuğa karşı hazır durmaları lazım. Sofraya otururken: Evladım bak Peygamberimiz (a.s.m.) sofraya şöyle oturmuştur. Yemeğe başlamadan önce Besmele çekmiştir. Sofradan karnını tıka basa doldurmadan kalkmıştır. Yemek esnasında, basit ve ölü topraktan o lezzetli nimetleri yaradan Allah’ın  yüce kudretini düşünmüştür. Sofradan kalkarken Elhamdülil-ah diyerek kalkmıştır. Bize de öyle yapmamızı emretmiştir. Sen de bunları sakın unutma diyerek, çocuklara  bunları alıştırmalıyız.

Bugün  anne baba evlatları ile eğlenerek eğitme metodunu seçecekler, bu metot daha te’sirli olur. Okula götürürken okulun birinci talebesi olması için gayret gösterirler. Çocuk okuldan eve gelince, hem okuldaki derslerini çalışmasına yardımcı olacaklar, hem de Kur’an Kerim, İlmihal ve imana ait bilgilerden de yavrular mahrum kalmamaları için gayret göstermeleri icab eder. Kur’an ve diğer dini bilgileri anne baba bilirlerse bildiklerinin tamamını, çocuğa da kendileri öğretmeyi ihmal etmemeleri lazım. Eğer bilmezlerse  bilen birini bularak, öğretmesi için ona götürmeleri icab eder.

Anne babanın en çok sevdikleri varlık olan evlatlarına, iman esaslarına ait meseleleri öğretip, yavrunun inancı kuvvetleşmesi için, Kur’anın zamanımıza bakan tefsirlerinden hisse alması icap etiğini bilmeleri icab eder. Bugün bu vazifeyi Risale-i Nur eserleri yaptığını unutmamalıyız. Biz babalar bu eserleri kendimiz okurken, çocuklara da  okutup anlamalarını sağlamaya çalışmalıyız. Onun gibi genç ve temiz arkadaşlar ile görüştürüp tanışmaları için, çocuğu sıkmadan ara sıra Risale-i Nurların okunduğu yerlere götürmeliyiz. Hatta çocuğun yaşı ilerlerken okulda kendisine aşılanan tabiatçılık fikri karşısında, çocuğun kafasından o boş teorileri silmek için azami gayret göstermemiz icab eder.

Ondan sonra bu çocuk bütün hayatındaki hal ve hareketlerinde anne ve babasının emirlerine uymaya gayret eder. Ömrünün tamamını Allah’ın rızası dairesinde geçirmesi için çalışır, gayret eder. Arkadaş mı edinecek? Anne ve babasının hoşlarına gidecek kimselerle arkadaş olur. Yirmi yaşına kadar o tehlikeli devreyi geçirinceye kadar çocuğu çok takip etmeliyiz, baskıyla değil, çocuğu hiç sıkmadan, teşvik mahiyetinde ara sıra çocuğun hoşuna giden şeyleri hediye alarak sevindirmeliyiz. Çocuğun kalbini kırmadan, günlünü hoş tutarak eğitmeye çalışacağız. Bazen dindar arkadaşlarla gezi ve piknik yapmalarına izin vererek,orada futbol oynama ve eğlenme programları tertip etmek sureti ile oğlumuzun zamanını değerlendirmeye çalışacağız. Bu şekilde biz Müslüman anne baba evladını yetiştirmeye gayret ederse, bundan sonra evladımız kötü arkadaşlara aldanma tehlikesinden kurtulmuş olur.

İşte yirmi yaşına kadar, sağlam takip altında geçen bu çocuğun hayatı sabitleşerek, bundan sonra ahlaksız olmaya fırsat bulamaz. Âilesinden kafasına alıp kalbine damlayan sağlam imandan gelen bu güzel ahlakla bu kardeş, olgun bir adam gibi  ibadetlerini yapar. Bundan sonra başkasının ikaz ve ihtarına hiç ihtiyaç duymadan namazlarını kılar. Diğer ibadetlerini de yapmaya çalışırken, günahlı hallerden sakınmağa  çok dikkatli olur.

Bu yolu takip eden anne baba  evlatlarına da kendi teri ile rızkını çıkarması için ya bir okul bitirmeye, veya bir meslek sahibi yapmaya gayret ederler. Bu veliler yavrularına karşı bu görevi noksansız yerine getirmek için, daha önceden tedbirli olurlar.  Nihayet bunların bu erkek evladı evlenme yaşına gelince, din ile dünyaya ait eğitim ve terbiyesini sağlam aldığı için, tecrübelerinden istifade etmek için, anne babası ile meşveret eder ve onların reyini aldıktan sonra mutlu bir yuva kurmaya karar verir.

Bu titizlikle kurulan bir âile yuvasından, hem gelin hanım memnun olur, hem de hanımın anne ve babası, damattan  memnun olurlar. Hem de oğlanın ailesi, oğlan ve gelinden memnun kalır. Yukarıdaki tarifimizden İslam kültürünü sağlam alan  anne ile baba, oğlanı yetiştirmeye bu kadar hassas davrandıklarını görünce, elbette siz de anlayacaksınız ki, kız evlatlarına karşı  çok daha hassas davranmaları icap edecektir. Çünkü hanım kızlarda, iffet, şeref, haysiyet ve namus meselesi söz konusudur. Âileye Allah tarafında hediye edilen o kız evlatlarını çok hassas yetiştirecekler. Onu din ile dünya bilgilerini bilen bir hanım kız yetiştirdikten sonra, dindar bir efendi ile evlenmeye denk olması için çok gayret ederler.

Böylece bu anne baba, kızın dünya hayatında mes’ud olması için bu kadar gayret ettikten sonra Allah’ın izni ile bu kız yolunu şaşırmaz. İşte, bu hanım kız ahirette cennetteki huri kızlarından daha güzel, ve o ebedi hayatta daha mesut ve bahtiyar olma ümidi ile yaşar. Bu hanım kıza bu şansı, şuurlu anne baba irade-i cüziyesini lazım olan şekilde kullandıktan sonra, şerefli bir kız evladına sahip olma yardımı, tabii ki Allah tarafından onlara verilir.

Böyle terbiye alan bu yavrular, (ister kız ister erkek olsun)  günahlardan kaçma ve namaz kılma gibi Allaha karşı mühim vazifeleri yaparken, başka arkadaşlarına da örnek olurlar. Onlarda, namaz ve diğer ibadetlerin ehemmiyetini bunlardan öğrenirler. Bu örnek evlatlara bakarak, sağlam imanlı birer Müslüman olmaları için onlarda gayret gösterecekler, onlara da sevap kazandırırlar. Çünkü o örnek evlatlar, aldıkları kültürden öyle ikna olmuşlardır ki, öbür alemde ibadetsiz yaşayan, iki büyük zararla karşı karşıya kalacağını yakinen bilirler. Bundan ötürü bu evlatlar, ibadeti ifa etme ehemmiyeti üzere çok hassas davranırlar.

O zararlardan bir tanesi cennet gibi tadı ve lezzeti görülmemiş ve sonsuz bir mutluluk elinden gider. Diğer zarar ise, insanın o nazik vücudunu cehennem gibi acı bir azapta yakma tehlikesi ile karşı karşıya kalmaktır. Zararlara uğrama sebebi de insanın o isyan ve ibadetsiz hayatından başka değildir. Çocuk terbiyesi ile ilgili bir Profesör bey efendinin tavsiyelerini nakletmeden geçemeyeceğim:

Bir gün bir sohbette bir Profesör, cemaata: Çocuklarınızı terbiye etmek için günde ne kadar zamanınızı harcıyorsunuz dedi? Cemaat herkes sus pus. Kendisi bize hayatından bazı şeyler anlatarak bizlere dersini vermiş oldu. Dedi âilemde 4 kişiyiz hanım kızım 13 yaşına oğlum da 14 yaşına.  İki ay evvel ben içinde bulunan eşyası ile birlikte bir ev kiraladım. Adamın televizyonu de balkonda kalmış. Kızla oğlan hemen televizyonu bağlamışlar her akşam seyrediyorlardı. Biz âilece her hafta meşveret yaparız. Bir hafta ben başkan, bir hafta hanım, bir hafta kızım, bir hafta da oğlum başkan olmak şartı ile meşvereti sürdürürüz. Meşveret esnasında insanın bütün sermayesi bu 24 saat ömrüdür yapıp ne yapıp bu sermayeyi değersiz yerde kullanmamamız lazımdır. Böyle bir mevzu geçti yarındası baktım yavrular televizyonu yerinden çekıp balkonun bir köşesine koymuşlar. Yani çocuklarımızı eğitirken eğer şeklini bilmez isek bilenlerden soracağız. Çünkü Kur’ani Kerim bize meşvereti emrediyor. Evet Allah bize evlatlarımızı cehenneme birer  odun parçası yapmaktan muhafaza buyursun Amin!…

Kardeşiniz Abdülkadir Haktanır

www.NurNet.org