Müslümanım diyen ey hanımlar kızlar!

En iyi barınacağınız, oturacağınız yer, her Şeyden evvel kendi evinizdir. Aile çerçevesi dışında kalan meselelerden sizi sorumlu tutan yok. Bu sebeple huzur içinde, rahat rahat, size yakışan bir vakarla evinizde oturunuz. Evinizin işlerini görünüz ve evinizle ilgileniniz. 

Zaruret icabı sokağa çıkmanız gerekiyorsa, bu konuda size izin verilmiştir. Fakat iffetinizi ve namusunuzu korumalısınız. Herkesin dikkatini çekecek şekilde giyinmeyiniz. Başkalarını sizinle meşgul olmaya zorlamayınız. Gözler aracılığıyla insanların gönüllerini avlayacak şekilde güzellik gösterilerinde bulunmayınız. Yürürken ağır başlı olunuz. Ellerinizle işaretler yapmayınız. 

Yüzünüzü göstererek kaş ve göz oyunlarına baş vurmayınız. Hele kırıtarak hiç yürümeyiniz. Yabancı bakışları üzerinize toplayıcı hareketlerden sakınınız. Mücevherlerinizi, bilezik ve diğer zinetlerizi gizleyiniz. Bunları şangırdatarak, seslerini duyanların gönüllerini avlamaya kalkmayınız. “Benim de cicilerim var.” kabilinden hareketler yapmayınız. Konuşmanız gerekiyorsa ciddi olunuz. Fiskos yapmayınız. Ölçülü konuşunuz. Bakın! Bu hususta ALLAH Teâlâ size özel ne buyuruyor:

“Ey hanımlar! Eğer ALLAH Teâlâ’dan korkuyorsanız yabancı erkeklere karşı kırıtarak konuşmayın, sonra kalbinde şehvetten dolayı hastalık bulunan kimsede arzu uyanabilir. Güzel, ölçülü ve ağır başlı söz söyleyin.” (Ahzab Sûresi:32)

Bu sebeple: Namahrem erkeklere karşı kırıtarak konuşmayın. Yılışıklık ifade eden davranış içinde söz söylemeyin. Gülerek, vaziyetlerle konuşmayın. Naz ve cilve yaparak hitap etmeyin. 

Zira bir hanımın bu şekilde konuşması, kalplerinde şehvetten dolayı hastalık bulunan erkeklerde arzu ve ilgi uyandırabilir. Böylece kötü niyetin ilk adımı atılmış, kötü düşünmenin tohumuna ortam hazırlanmış olur. O bakımdan kadının kırıtarak, erkekler yanında ölçüsüz gülümsemesi, cilve yaparak konuşması haram kılınıp yasaklanmıþtır.

Kadının ağır başlılığı, ciddiyeti, söz ve davranışlarındaki ölçülü olması çok önemlidir. Çevresindeki insanlara hürmet telkin etmesinin başlıca sebeplerinden bir kısmının bunlar olduğunu söyleyebiliriz.

Bu prensipleri nazarı dikkate aldığınız takdirde sokağa çıkmanızda her hangi bir sakınca yoktur. İhtiyaçlarınızı görmek için evlerinizden dışarıya çıkabilirsiniz. İşte Kur’ân-ı Kerim’in ahlâkı bunlardır. 

Kardeşlerim! Osmanlı zamanında kadının kiminle gezip kiminle konuşabilir olması belli idi. Dinimizde İslam hükümlerine göre takva da var fetvada var. Takva ile hareket etmeye herkes mecbur değildir faka dini hükümleri kendimizde gevşete gevşete, sizde görüyorsunuz ne hale geldik. Çok kızlarımız Müslüman Türk hanımına benzemiyorlar. Belki Avrupa gevurundan daha fazla soyunmuşturlar  

Yine Müslüman hanımlar lokanta ve muhallebicilerin ailelere tahsis edilen bölümlerinde yemek ve tatlı yiyebilirler. Fakat her hanım bilmeli kimin ile konuşabilir kimin ile yolculuk yapabilir. Her Müslüman hanım ona lazım olan dini meseleleri öğrenmesi farzdır, dini meseleleri bilmeden yaşayamaz .

Eğer biz dindar bir Müslüman isek, hanımımız başörtülü ise… Gidebileceğimiz yeri bilmeliyiz kimler ile beraber olabileceğimizi bilmeliyiz. Unutmayalım ki dini hayattan taviz vermek gibi durumlar öbür hayatta bizlere çok pahalıya patlar. burada geçici hayatı yaşıyoruz. ebedi hayat önümüzde.

İslâm’da dinden taviz fedakarlık olamaz ve olmamalı. Bir yaşadığımız hayatla başkalarına da örnek olacağız. Çünkü hal dili ağızdaki dilden daha çok konuşur. Birtakım Müslümanlara hitap ediyorum: Takva ve dindarlık ile fısk, fücur ve günahı birbirine karıştırmayalım. Çünkü o pişmanlık günü hesabımız çok zor olur.

“Dini ölçülerin istediğini yaşamazsan. Bizim istediğimiz İslâm…” diye bir şey olamaz. ALLAH Teâlâ’nın bildirdiği, Resûlullah (S.A.V.) Efendimizin tebliğ ettiği, 15 asırdır müctehidlerin, fukahanın, salihlerin anlattıkları İslâm’ı ölçüden hisse alalım

Boş zamanlarda bir  şeyler okuyalım, sabahleyin işe gittiğımız zaman gece okuduğumuz o ilimden kimselere bir şeyler anlatalım dini bilgilerimizden başkasını da faydalandıralım. Sevap kazanıp günahlardan kaçmaya çalışalım. Sevap kazanmakta gayretli olalım, bizim nasihatımızla başkası, imana ve islama gelebilseler veya yaptiklari çirkin seyleri terkedenler olabilseler, o zaman onlara o işleri yapmaya sebep olabilen biz isek, o sevaplardan bizde hissedar oluruz. 

Paylaşan: Abdülkadir Haktanır

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: