Müslümanların Çok Büyük Bir Derdi

Cemiyet Hayatımızda Müslümanların Çok Büyük Bir Derdi Olan Bu Meseleyi Kaleme Aldım. Aman Okumadan Bırakmayın!!!

Hanım kardeşlerimiz cemiyetin yarısı değil, cemiyetin anneleri oldukları için, onların şeref ve haysiyetlerine sahip çıkmaları için, önce o hanım kardeşin anne babası, sonra beyi, sonra, eğer sözü geçerse, onların yardımında bulunmak her Müslüman’ın ana vazifesidir. Bu gün iç ve dış düşmanlar onları reklam aracı ve ticaret metaı yapmaya çalıştıkları bir zamandır! Halbuki dinimiz hanımı erkeklerin kötü nazarlarından korumak için ve kötü kalpli erkeklere onları göstermemek için onları ihramla, baş örtüsü ile örtmüş. Böylece Allah Onları çok yüksek makam olan, İçişleri Bakanı yapmış.

Müslüman bir evlat, huzuru olmayan bir “Huzur evine” anne babasını nasıl götürebilir? Üç-dört evladı olan bir babanın; evlatları aralarında o sen bak anne-babayı ötekisi sen bak diyebilmeleri, o dinsizlerin adeti dir. Müslüman erkeklerde bu iş tam tersine olur. Biri Annemlere ben bakacağım, ötekisi yok ben bakacağım diyecek. Anne babayı bakıp onların hayır dualarını almak için aralarında kavga edecekler. Dinimizde Anne babayı bakmayıp onlara isyan etmek: Büyük günahlardan biridir. Üstad hazretleri diyor: “Anne babanın hakkına giren: İnsan bozması canavardır.”   Bu işin nereye varacağını bazı misaller ile size anlatayım.

Kendi özel dairesi olan bir delikanlı bir hanım kızla evleniyor. Evlendikten sonra, gelin hanım beyine: Beni babanlara sakın götürme ha! Onları da buraya istemem. Beyi tamam demiş burada yalınız yaşayacağız. Bir hafta geçtikten sonra gelin hanım, haydi babamlara gidelim. Beyi: yok onlara da gitmeyeceğiz burada yalınız yaşayacağız der. Gelin hanım geçte olsa farkına varır hatasını. Bir hafta sonra hanım beyine haydi babanlara gidelim der ve giderler.

Bir başka hadise bir annenin 3 oğlu var imiş beyi ölmüş zavallı anne yetim kalan evlatlarını bin türlü zahmetlere katlanarak büyütmüş. Anne yaşlanınca bir hastalığa düçar olup yataklık olmuş çocukları işe gidiyor anneyi gelin hanımlar bakmıyorlar sözde. Zavallı anne zar zor ihtiyaçlarını görüyor. Evlatlarını üzmemek için onlara derdini anlatmıyor. Oğulları soruyorla: Anne hanımlarımız bakıyorlar mı sana? Bakıyorlar oğullarım bakıyorlar. Bir gün annenin canına tak etmiş ve bir plan yapmış. Akşamleyin oğulları işten gelince; evlatlarım gelin buraya! Merak ettim ne oldu yastığım altında bir param var idi şimdi o paramı bulamıyorum. Oğulları hanımlarını çağırıyorlar ve onlara annemin paralarını kim aldı? Biri 3 ay odasına girmemişim, öteki iki ay üçüncüsü 1,5 ay dedikten sonra; Anne işte evlatlarım gördünüz mü gelinler bana nasıl bakıyorlar ve ne kadar hürmet ediyorlar diyor. Böylece iş meydana çıkıyor.

Evet, anne şefkat kahramanı dır. İleride oğlum bana bakar, hürmet eder fikrini taşımadan evladı için her şeyi feda eder. Evladı bebek iken her gece birkaç defa kalkar evladını bakar, aman evladımın altı ıslanmasın, ıslandı ise temizler. Açıldı ise üşümesin diye üstünü örter, ve saire.

Bir annenin beyi ölmüş yetim kalan tek bir oğlunun küçüklükte bir gözü bozulmuş, anne kendi gözünü verip doktorlar oğluna gözü takmışlar. Oğlu üzülmesin diye oğluna hiç anlatmamış oğlu büyümüş zavallı anne oğlunu okutmak için çok çalışmış, para kazanıp oğlunu okutmuş, oğlu okulu bitirdikten sonra işe girmiş. Ve annesini yalınız bırakıp, annesinden uzak bir yerde ev kiralayıp evlenmiş, zavallı anne evlat hasretliği gidermek için seyrek ta olsa oğlunu ziyarete gidermiş. Oğlunun evlatları 4-5 yaş olduktan sonra gene bir gün hem oğlunu hem de torunlarını görüp hasret gidermek için gitmiş. Oğlu diş kapıda annesini görünce, bu tek güzünle evlatlarımı korkutuyorsun diye annesini geri çevirmiş. Zavallı anne fenalaşmış ağlaya ağlaya evine gelmiş fenalıktan hastalanıp yataklık olmuş. Komşuları bakmaya geliyorlarmış. 4-5 gün sonra anne ölmüş. Ölmeden önce oğluna mektup yazmış. “Evladım benim gözüm sağlam imiş ti, fakat sen küçüklükte bir kaza geçirdin, anne şefkat’i ben gözümü çıkartıp sana taktırdım ve özülmeyesin diye hadiseyi sana anlatmadım şimdi ben Allahıma kavuşmaya hazırlanıyorum sen keyfine bak diye yazıyı tamamlamış.

Evet, kız ve gelinin yaşı ilerledikçe yaşlı bir anne olunca aklı başına geliyor ama ne yazık onlar genç iken aile terbiyesini noksan aldıklarından onlara lazım olan vazifeyi yapmıyorlar. Hiç unutmayalım ki insan gözünden, kulağında ne aldı ise odur. Yani ne okudu ise ne dinledi ise odur. Bunu da o mübarek kelime açıklıyor. “İnsan dili altına saklıdır, konuştuğu zaman ne olduğu meydana çıkar.” Bunu te’yid etmek için yine bir hadise nakledeceğim: Bir köyde iki kardeş yaşıyorlarmış, biri sapık fikirli, haris; diğeri takva sahibi Allah dostu. Bunların babaları ölmüş anneleri sağ. Bir gün o sapık olanı kardeşine: Kardeşim tarlaları ben alacam; ötekisi tamam kardeşim. Anneye de sen bakacaksın, berikisi tamam kardeşim. Ahırdaki hayvanları da ben alacağım. Buna da takva sahibi olan tamam diyor. Bu takva sahibi olanın elinde bir şey kalmıyor. Geçimini temin etmek için, bir olta ayarlıyor denizde balık avlamaya gidecek. Denize gitmiş oltayı atıyor, oltaya ağır bir şey takılıyor, balık midir nedir bilemiyor zorla çıkardıktan sonra, görünüşte taş gibi bir şey. İyice temizledikten sonra baksa ki inci, onu alıyor bir kuyumcuya götürüyor, kuyumcu bunu ödeyecek kadar benim param yok der. Başka kuyumcuya götürüyor oda aynisini diyor ve ilave ediyor: Bu kıymetli malınızı ancak filan yerde ki zengin sarraf alabilir. Ve sonra ona götürür ve aldığı paranın karşılığında 30 aded dükkan alabilecek kıymette para alıyor ve 30 dükkana sahip oluyor. Böylece kanaat edip Allah teslim olmanın ve anneye hürmet edip bakmanın mükâfatını adama Allah dünyada da veriyor.

Kanı Şehit kanı ile yoğrulan kız kardeşlerim “frengi” hayata tenezzül etmemeli önlerinde Müslüman için sonsuz bir mutluluk olan cennet hayatını bırakıp sonu cehennem olan, olumsuz hayata yanaşmamalı.

İslam dini hanıma kayın pederini ve kayın validesini bakmasını değil, kendisi doğurduğu evladını bile bakmasını mecbur etmemiştir, Ama onlar beyinin anne ve babası oldukları için, yaşlı kaim valide ve kaim peder. Yani: (Gelin hanımın kendi anne ve babası makamında oldukları için,) onlara yardımcı olmak, onlara hürmet etmek, onların ihtiyaçlarını gidermek, gelin hanımlar için bir terakki dır, şereftir, fazilettir, O gelin ileride kaynana olacağı zaman, kendi gelininden nasıl bir hürmet istediğini niye düşünmüyor? Ki kaynata ve kaynanasından uzak yaşamak istiyor. Beyi ile bir yere gittikleri zaman evlatlarını kaynanasına bırakmaktan daha sağlam bir yer gelin hanım bulabilir mi ki? Sonra yavrusu doğduğu zaman, onu büyütmeye gelin asla tecrübesi olmadığı için, kaynanasının tecrübesinden faydalanması için onlarla beraber yaşamak ta fayda olduğunu bu gelin hanım niye düşünmüyor. O yaşlıları bakmak, gelin için farz olmasa da; Beyi için farzlar üstüne bir farzdır. O gelin hanım Kaynatasından uzak bir yerde de yaşarsa, Beyi anne babasını bakmaya nasıl gelebileceği düşünmeli.

Bugün yüksek tahsilini bitirmeye gayret eden hanım kızlar, beylerine hakim olmak için onu yapıyorlar. Düşünün çalışan hanım işten yorgun geldi, beyi de geldi; bey hanımına hayde biraz yemek yap ta yiyelim. Hanımı yavaş beyim bende senin gibi şimdiye kadar çalıştım. Öte yandan annesini özleyen hanımın yavrusu ağlayarak annesinin peşine koşar. Bu nasıl bir hayat? Acılarla dolu değimli?

Bu hususu Üstad Bediüzzaman hazretleri, Lemeâtta ne güzel izah etmiş:

“Kadınlar Yuvalarından Çıkıp Beşeri Yoldan çıkarmış; Yuvalarına Dönmeli.

Mimsiz medeniyet Taife-i nisâi (hanımlar taifesini) yuvalarından uçurmuş, (onlarsın) hürmetleri de kırılmış mebzül meta yapmış. (kıymetsizliğinden her yerde bulunan bir mal yapmış) Şer’-i İslam (İslamiyet onları acıyıp) Rahmeten davet eder eski yuvalarına. Hürmetleri orada rahatları evlerde, hayati âilede. Temizlik zinetleri. Haşmetleri (şeref ve haysiyetleri) hüsnü hulk; ( güzel ahlak) Lûtf-u cemali, (Allahın ona ihsan ettiği güzellik) ismeti. (Günahlardan pak olması) hüsn-ü kemali (mükemmelliği) şefkat. Eğlencesi evladı. Bunca esbabı ifsad (bukadar sebepleri yok etmek) demir-sebat kararı lâzımdır tâ dayansın. Bir meclis-i ihvana güzel karı girdikçe riya ile rekabet, hased ile hodgâmlık, depretir damarları! Yatmış olan hevesat ( kötü duygular) birden bire uyanır. Taife-i nisâda serbestî inkişafı, sebeb olmuş beşerde (insanlarda) ahlak-ı seyyienin inkişafı (kötü ahlakın yayılmasına sebep olmuş.”

Abdülkadir Haktanır

www.NurNet.org