Nasıl okumalar bizi daha şahsiyetli kılar?

Okumak vahyin ilk emridir.

Fakat bu okumanın nasıllığı, şuurlanmak ve şahsiyet oluşturmak için önemlidir. Neyi, neye göre, nasıl okumak gerekir sorularının cevap bulması şahsiyet inşası için önemli sorulardır.

Okumak elbette sadece metni okumak veya bugünkü darlaşmış bakış açısıyla, okul okumak, entelektüel birikim kazanmak değildir. Okumak, bir metin veya bir hadise üzerine dikkatle eğilmek, düşünmek, incelemek, verileri bir araya getirmek, analiz etmek, çözümlemek, mesaj çıkarmak, pratiğe dökmek, tanımlamak, teşhis etmek ve elde edilen verileri başkalarıyla paylaşmak gibi bir dizi zihin hareketliliklerini ihtiva eden bir faaliyettir. Yoksa hobi olarak uğraşılan bir meşguliyet, yatmadan önce yapılan kısa bir faaliyet, çetelelerle sadece metni okumaktan ibaret olan, günü kurtarmak için veya aidiyet hislerimizi tatmin için, vicdanımızı rahatlatmaktan ibaret olan bir hareket, faaliyet değildir.

Âyet-i kerimede ilk emirden sonra, devamında ve peşi sıra gelen diğer sûrelerde, neyi, nasıl ve niçin okuyacağımızın cevapları verilir. Bu sıralamaya göre öncelikle okunması gereken, yaratma fiilinin failini bulmaya dönük, esbabdan Müsebbibü-l esbabı, nimetten Mün’im-i Hakikiyi bulmaya götürecek okumalardan bahsedilir.

Aslında Âyet-i kerimede önce iman-ı billah ve sonra marifetullah sayfaları açılır. Hemen sonrasında da en büyük âyet olan ve eşref-i mahlûkat diye nitelendirilen insanın özüne dönük bu okumalar hatırlatılır. Zira bu okumaları sağlıklı yaptığı takdirde, bu sefer sağlam bir bakış açısı kazanan insanın, âfaka dair okumaları da istikamet kazanacaktır.

Kendini bilme yolculuğu aslında Rabbini bilmeye götürecektir. Bu da insana haddini bildirecek, onu kul yapacak, yüksek ahlâkî seviyelere ulaştıracak, kısacası insan kılacaktır.

İşte bugün bu okumalardan gaflet etmek, “Elif ba okumayan bir çocuğa felsefe dersi vermek” gibi bir garabeti netice verecek ve diplomalı cahiller, burnunun ucunu göremeyecek kadar kör nesiller, yaşadığı hadiseyi okuyamayan ferasetsizler, ders ve ibret alamayan basiretsizler, yaşadıklarını ve yaşayabileceklerini analiz edemeyen istikametsizler ve üzerindeki ihsan ve nimetleri taşıyamayan ve takdir edemeyen şahsiyetsizler ortaya çıkaracaktır.

Evet amaçlı okumalar, programlı okumalar, hayata bakan pratiği olan okumalar, tevhidî okumalar, ihlâslı okumalarla ancak sağlam bir şahsiyet oluşacaktır. Yüzü hayata dönük olmayan, anlam ve mana kazanmayan veya yaratıcıya götürmeyen okumalar gerçek okumalar değildir.

Okuma işi kulluk sorumluluğudur. İşin ilginç ve dikkat çeken tarafı da ilk emirle belirlenen bu okuma faaliyet, namaz, oruç, zekât gibi belirlenen kulluk sorumluluklarından önce gelmektedir. Hâsılı, okuma eylemi; entelektüel gevezelik anlamında bir iş değildir. Okuma eylemi, enaniyeti besleyen bir faaliyet değildir. Tam tersine, okuma; İslâmî bir şahsiyet olmaya tâlip kişilerin rıza-i İlâhîyi kazanma maksadıyla sürekli ve çok yönlü bir okuma, düşünme ve iletme faaliyetinin adıdır. Yine tam tersine, okuma; olgunlaşma, mütevazileşme ve kemale ermenin esaslarından biridir.

Yasemin YAŞAR