Neden Belası Benim Elimden Olsun ki?

Ortalığın karma karışık olduğu bazı devrelerde bela ve musibetler de karmakarışık halde gelir insanların üzerlerine.

Çünkü birileri bir bela ve musibete müstahak hale gelmişse, sataşacak birine ihtiyacı vardır ki, müstahak olduğu bela gelip kendisini onun vasıtasıyla terbiye etsin..  Ama kim vesile olacak bu müstahak adama layık olduğu belanın gelip de onu terbiye etmesi için?

Dikkat! siz olabilirsiniz. Sebepsiz yere sizi suçlayıp sataşmalar da bundan olabilir.

Öyle ise gerilime maruz kaldığınız yerlerde tutum ve tavrınıza dikkat edin, birileri, müstahak olduğu musibetin gelmesi için sizi vesile ve alet etmesin!. .

Toplumda gerginlik ve tahriklerin yaygınlaştığı devrelerde bu gibi imtihanlara karşı sabırla muhatap olmaya ihtiyaç olduğunu unutmayın!.

Daha açığı siz,  gerginliği artıran değil hep azaltan adam olmayı tercih edin!.

Bu uzunca girişi, ibretli bulduğum bir olayı anlatmak için yapmış bulunmaktayım. Toplumda artan gerginlikler, beklenmedik anda meydana gelen ani hiddet ve şiddetler bu konuda tedbirli ve temkinli olmayı hatırlatıyor bizlere ,bunu unutmayın!.

Yazdığı değerli eserleriyle Sultan 3.Selimin iltifatlarına nail olan meşhur alim Kamus mütercimi Asım Efendi, kendisine yönelen bir bela ve musibetin önünden nasıl bir anlayışla kurtulduğunu anlatırken şöyle der:

– Tahsilim zamanında medreseme yakın fırından ekmek alırdım. Bir sabah yine ekmek almak için gittiğim fırında tezgahtaki adamın haksızlığına maruz kaldım. Adam herkese sırası gelince istediği ekmeği veriyor, bana sıram geldiği halde görmezlikten gelerek ötekilere yöneliyor, sanki bana bir düşmanlığı varmış gibi beni tahrik ediyordu. İkaz edip sıra bendedir falan dediysem de beni görmezlikten gelerek hep yanımdakilere yöneliyordu.  Bu sırada öfkem kabarıyor, adamı yakasından tutup savurmayı bile içimden geçiriyordum.

İşte bu anda düşündüm ki:

Bu adam bir belaya müstahak hale gelmişse neden bu belayı benim elimle bulsun. Ben de onun müstahak olduğu belanın suçlusu durumuna düşeyim? Sabredeyim, mutlaka bu haksızlığın içinde bir hikmet vardır, sabır imtihanına tabi tutuluyor olabilirim, diyerek geriye çekilip uzunca bir zaman beklemeyi tercih ettim. En nihayet herkes ekmeğini alıp gittikten sonra mecburen bana da yönelerek ekmeğimi vermek zorunda kaldı. Geçte olsa medreseme döndüm.

Bir zaman sonra bu adamın bana kastı neydi acaba diye merak ederek yine fırına gittim. Baktım o adam yok.  Sordum.  Dediler ki: o gün senden sonra kavga ettiği bir adamdan aldığı darbelerle  yaralandı, perişan halde yatağında yatıyor şimdi!..

Anladım ki onun başına böyle bir musibet gelecekmiş, beni de gelecek olan musibetin müsebbibi  yapacakmış.. Gösterdiğim sabır sayesinde onun başına gelecek musibetin müsebbibi ben olmaktan   kurtulmuşum.. Bir sabırsız adam sebep olmuş müstahak olduğu musibetin kendisine gelmesine.

Asım Efendi der ki:

-Böyle haksızlığa maruz kaldığınız hallerde kendi haklılığınızı düşünerek sakın öfkeye kapılıp da tepkinizin dozunu yükselterek kendinizi muhatabın müstahak olduğu musibetin müsebbibi durumuna düşürmeyin!. Bu adam bir musibete müstahak ise benden bulmasın, diyerek sabır gösterin, ilginiz olmayan bir musibetin müsebbibi haline gelmeyin. Böylece sabrınız sayesinde size yönelen belanın önünden sapma basireti gösterip imtihanı kazanmış olun..

Bence Asım efendinin bu sözlerini hatırlamakta fayda vardır sokakta, işyerinde, trafikte ve hayatın her safhasında, hatta sataşmalara maruz kaldığınız her yerde!..Birileri müstahak olduğu musibeti sizinle bulmasın. Siz gerginliği artıran değil azaltan olmayı tercih edin her zaman. Bu tedbir ve temkin siz de bir huy haline gelsin. Kendi kendinize tembihiniz hep aynı olsun: “Ben gerilimi artıran değil hep azaltan olacağım!”

Şayet Kamus mütercimi Asım efendi gibi kendinizi korumak istiyorsanız

Ahmed Şahin / Orjinal Yazı İçin Tıklayınız

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: