Neizm? Neizm?

Son yıllarda özellikle gençler arasında yaygınlaştırılmaya çalışılan bir düşünce akımı ortaya çıktı. Deizm.
Bu yazımızda birkaç soru ile deizmin ne olduğunu anlamaya çalışacağız.
Deizm ne der?
Deizm hakkında konuşabilmek için önce deizmin ne olduğunu bilmek gerekir değil mi? Bunun için hemen Türk Dil Kurumu sözlüğüne bakıyoruz:

DEİZM

Fransızca déisme
isim, din b. (***) Tanrı’yı yalnızca ilk sebep olarak kabul eden, evreni bir Tanrı’nın yarattığına inanmakla beraber yaratıcının evrene hiçbir müdahalesi olmadığını ve olmayacağını savunan, vahyi reddeden görüş.

Bilinçli mi yaptılar bilmiyorum ama bu tarifi yazan kişilerin Allah değil de Tanrı ifadesini kullanmaları son derece doğru bir karar olmuş. Çünkü bu inanışta evreni yarattığı düşünülen şey ile Allah asla aynı değildir.
Çocukluğunda Kur’an öğrenmeye giden herkese öğretilen Allah’ın zâtî ve subûtî sıfatları bize Rabbimizin, onların düşündüğü gibi olmadığını öğretir. Aynı şekilde deizme inanan bir kişinin tasavvur ettiği yaratıcıda da bu sıfatlar yoktur.
Hatta daha önce konuştuğum bir deist kâinatın bizzat yaratıcı olduğunu/olabileceğini, evrenin bir parçası olarak insanın da onun bir parçası olduğunu/olabileceğini iddia etmişti.

Bu düşüncenin tarifindeki yaratıcı bizim bildiğimiz zâtî sıfatlara sahip değildir. Vücut, kıdem, beka, vahdaniyet ve diğer zâtî sıfatlar bu inanışta ayırıcı özellik değildir. Olsa da olur olmasa da. Yani bu kâinatı yaratan bir yaratıcının bu özellikleri olması gerekmez onlar için.

Subûti sıfatlarda da durum farklı değildir:

Hayat: Hâlâ hayatta olup olmadığı belirsizdir. Çünkü sistemi kendi kendine işleyecek şekilde yaratmıştır.
İlim: Böyle bir sıfatı zaten olamaz. Çünkü (eğer hâlâ hayattaysa) kâinatı böyle yaratırsa sonucun nasıl olacağını görmek için yaratmıştır. Yani deistler yarattığının neticesini bilemeyen bir yaratıcı tahayyül etmektedirler.
Kudret: Bu sıfatı vardır. Zaten bütün bu kâinatı yaratan bir kudreti inkâr edemedikleri için Deist olmuşlardır. Bunu da inkâr edenlere ateist deniyor.
Semi/Basar: Haydi bunları da, “sonuçları görmek istemesi” hüsnüzannıyla var kabul edelim.
Tekvin: Yaratıcı yoktan mı var etti, yoksa malzemeleri mi kullandı bu inanışta meçhuldür.
Kelam: İşte zurnanın zırt dediği yere geldik. Deizm diye bir inanışın var olma sebebi Allah’ın işte bu sıfatıdır. Bu inancın temelinde işte bunu inkâr vardır.

Neden?

Çünkü yarattıklarıyla konuşmayan, onlarla iletişim kurmayan bir yaratıcı onlara emir ve yasaklarını iletemez. Dolayısıyla onlardan da bir şey bekleyemez.
Yani, eğer yaratıcının kelâm sıfatı yoksa din de yoktur. İbadet de yoktur. Haram, helal de yoktur. Cehennem de yoktur.
İşte insanlara cazip gelen de budur. İbadetsiz ve sorumsuz bir hayat.
Kısaca deizm, kâinattaki düzeni görüp, bunun kendi kendine meydana gelemeyeceğini ve bir yaratıcısı olması gerektiğini gören ama ona karşı herhangi bir görev ve sorumluluğu olmasını da istemeyenlerin, kendileri için uydurduğu bir çözümdür.

Son olarak, akla gelebilecek bir soruya da cevap verip kapatalım.
İyi diyorsun da hemşerim, senin o saydığın sıfatlar hep din kaynaklı. Ben o dine inanmıyorum, dolayısıyla onlara da inanmak zorunda değilim.
Onlar bize elbette İslâm’ın öğretileridir. Fakat kâinatı yaratan bir Rabbin olmazsa olmaz sıfatlarıdır. Bunlar olmazsa o Rab de olamaz.
Rabbimizin isim ve sıfatlarının neden olmazsa olmaz olduğu konusunu araştırmak isteyenleri de bu çağın Kur’an tefsiri olan Risale-i Nur’a havale ediyoruz. Orada cevabınızı bulabilirsiniz.

Muhiddin Yenigün

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: