Nereden nereye geldik

İslam da kendine güvenip kendine beğenmek prensipleri geçerli değildir. Kur’anı kerim bütün insanlar ikaz ediyor. Bilhassa ona inanan Müslümanları ikaz ederken, nefis, şeytan ve iki ayaklı şeytanların emir ve desiselerine uymaktan uzak durup; dünya ve ahiretlerini cennet yapmak için Kur’anın prensiplerine harfiyyen uymaları icab ettiğini bildiriyor. Evet bu kaideye uyarak hem geçici dünyalarını hem de mutluluğunun sonu olmayan bir cenneti kazanırlar ikazını ortaya seriyor. Ancak bu şekilde her iki hayatın mutluluğunu elde edebilirler. Öyle bir cenneti kazanırlar Ki: Cennette hareket “Ruh hiffetine ve kuvvetinde.” Olacaktır. Meyveyi dalından koparmak için yanına gitmek yok, işaretle çağırırsın, hemen önüne gelir. Ve  Çok lezzetli imiş biterlerse halimiz nice olur dememek için meyveyi koparır koparmaz hemen yerine başkası biter. Bu şekilde sonu gelmeyecek bir hayat Müslümanlara, Yani dinini yaşayanlara Allah vaad etmiş.

Bugün Müslümanların en büyük derdi, Onlara en büyük hediye; Allah tarafından onlara verilen Evlatlarını dindar yetiştirmektir. Dünyalıktan hiç bahsetmiyorum çünkü, o hususta hiç kimse geri kalmıyor. Zavallılarda ne ana babaya hürmet ne yaşlılara saygı. Bütün yaptıkları İslam ölçülerine göre değil kendi kafalarına göre oluyor. Düşünün  Müslümanlıkta Huzur Evi olabilir mi? Oraya huzursuz evi demek daha münasiptir. Bir anne veya baba; evladının ve torununun yanında mı huzur bulur. Yoksa hayatında hiç görüşmediği kimselerle beraber yaşamakta mı? Annesini ve babasını huzur evine gönderen o anne ve babalar, hiç unutmasınlar ki, bir gün kendilerini de huzur evlerinde bulacaklar

Döşünün kendilerini Müslüman bilen o zavallı anne ve babalara, Allah onlara hediye eden evlatlarını, bilhassa kız evlatlarını Hıristiyan kıyafetine sokup hatta Hıristiyanlardan da daha çıplak sokakta gezdiriyorlar. O kızın sokakta 100 metre yürüyüşünde kaç erkek onu gördü ise onunla göz zinası yapmıştır, sebep olduğu için o hanım de o göz zinasına hissedardır, ki bunun cezası  o muthiş cehennem ateşinde yanmaktır.

Bunu hiç unutmayalım  ki: Açık saçık kızla evlenen erkeğin başka hanımlarda da gözü vardır. Fakat tesettürlü hanımın beyinin imanı müsaade etmez harama gitsin. Bazı cahil babalar kızlarını dandik tesettür ile örtmüşler dar elbise giydirip azalarının kalınlığı meydanda.  Dinimize göre tesettür: vücudun azaları belli olmayacak şekilde olacak. Bu sebepte Peygamberimiz onlara: “Elbiseli çıplaklar demiş.” Herkes madde madde deyip dünyalıkçı olmuş. Memur olmak için kızına dünyevi bir okul vermeden bırakamıyor. Abiler Müslümanlara memur eden damatlara kızlarını vermeye müsade etmiyorlar.

( Bu itikattan ötürü benim 4 olum 1 kızım var. Kızım 6 yaşında Kur’anı Kerimi hatmetti. hiç bir gün okula göndermemek şartı ile. 2 km uzak bir yerde çok sevdiğim bir Nur Talebesi hocaya kızım hafız olmak için 4 sene taşıdık. Annesi, kardeşleri, bazan ben dükkanı kapatıp götürüyordum. Hafızı Kuran yaptık. Ben kendim hafız yapabilirdim ama hafızlık kolay değil, bazan tokat atmak lazım. Baba evladını acır onu yapamaz bu sebepten hoca kardeşime götürdüm. Sonra 60 kişi ile beraber dışardan imtihana girdim 1 gönde dışardan imtihanı verdik türkçede o birinci, matematikte ben birinci oldum ilk okul diplomasını aldık. Allah hak ettiğime göre bir damat bana ihsan etti. (Yüksek islam ensitüsü mezunu birini)

Bu yazıyı okuyan Kardeşlerime çok selam ve dua: Abdülkadir Haktanır