Neyi Merak Etmeliyiz? (Risale-i Nur’dan)

Meraksa, ilme hocadır. İhtiyaçtır terakkînin üstadı. Sözler : Lemeât s. 667

Bilirsin ki, en ziyâde insanı tahrik eden meraktır. Mektubat : On Dokuzuncu Mektup s.197

Hakaik-ı îmaniye, herşeyden evvel bu zamanda en birinci maksat olmak ve sair şeyler ikinci, üçüncü, dördüncü derecede kalmak; ve Risale-i Nur’la onlara hizmet etmek en birinci vazife ve medar-ı merak ve maksud-u bizzat olmak lazım iken…Beyanat ve Tenvirler s. 184

“Başkasının dalaleti sizin hidayetinize zarar etmez; sizler, lüzumsuz onların dalaletleriyle meşgul olmayasınız” düsturun manası, “Zarara kendi razı olanın lehinde bakılmaz. Ona şefkat edip acınmaz.” Madem bu ayet ve bu düstur; bizi, zarara bilerek razı olanlara acımaktan men ediyor; biz de bütün kuvvetimiz ve merakımızla, vaktimizi kudsî vazifeye hasretmeliyiz.

Hatta ehl-i hakikat, hakikat ve marifetullahı bulmak için kesret dairelerini unutmaya çalışıyorlar, ta kalb dağılmasın ve lüzumlu ve kıymetli şeye sarf etmek lazım gelen merakı; zevki, şevki, lüzumsuz fani şeylerde telef olmasın.

Sual: Bize verdiğiniz cevapta diyorsunuz. “Siyasî geniş daireleri merak ile takip eden, küçük daireler içindeki vazifelerinde zarar eder. Bunun izahını istiyoruz?

Elcevap: Üstadımız diyor ki, “Evet, bu zamanda merakla radyo vasıtasıyla ciddî alakadarane küre-i arzdaki boğuşmalara merak edip bakanlar, dikkat edenler, maddî ve manevî pek çok zararları vardır. Ya aklını dağıtır manevî bir divane olur; ya kalbini dağıtır manevî bir dinsiz olur; ya fikrini dağıtır manevî bir ecnebî olur.

“Dünya siyasetine karışmadığımın sebebi: O geniş ve büyük dairede vazife az ve küçük olmakla beraber, cazibedarlık cihetiyle meraklıları kendiyle meşgul eder, hakiki ve büyük vazifelerini onlara unutturur veya noksan bıraktırır. Hem her halde bir tarafgirlik meylini verir, zalimlerin zulümlerini hoş görür, şerik olur” mealinde orada denilmiştir.

Şimdi ben de derim ki: Merak yüzünden ve afakî hadisatın verdiği sarhoşane gafletten zevk alan biçareler!  Eğer “İnsanın fıtratındaki merak, insaniyet damarıyla sizin, farz ve lazım vazifeniz zararına o hadise, o geniş boğuşmalara sevk ediyor. Bu da bir ihtiyac-ı manevidir, fıtridir” derseniz, ben de derim:

Kat iyen biliniz ki, insanın, çok mu’cizâtlı hilkatine merak etmeyip, dikkat etmeyerek iki başlı veya üç ayaklı bir insan görse kemal-i merakla temaşasına daldığı gibi; aynen bu asırda, nev-i beşerin muvakkat ve fani, tahripçi geniş hadiseleri ve zemin yüzünde yüz bin millet ve insan nev i gibi çok hadisat-ı acibeye mazhar o milletlerden, her baharda yalnız bir tek arı milletine ve üzüm taifesine baksan, bu nev-i beşerdeki hadisatın yüz defa daha mucib-i merak ve ruhani, manevi zevklere medar hadiseler var.

Bu hakiki zevklere ehemmiyet vermeyip beşerin zararlı, şerli, arızi hadiselerine bu kadar merak ve zevkle bağlanmak; dünyada ebedi kalmak ve o hadiseler daimi olmak ve herkese o hadiseden bir menfaat veya zarar gelmek ve o hadiseye sebebiyet verenlerin hakiki fail ve mucid olmak şartıyla olabilir. Halbuki, havanın fırtınaları gibi geçici hallerdir. Sebebiyet verenlerin tesirleri pek cüz i… Ondaki zarar ve menfaati, o vaziyet şarktan, Bahr-i Muhitten sana göndermez. Senden sana daha yakın ve senin kalbin Onun tasarrufunda ve senin cismin Onun tedbir ve icadında olan bir Zât-ı Akdesin rububiyetini ve hikmetini nazara almayıp, ta dünyanın nihayetinden zarar ve menfaati beklemek ne derece divanelik olduğu tarif edilmez.

Hem İmân ve hakikat noktasında, bu çeşit merakların büyük zararları var. Çünkü gaflet verecek ve dünyaya boğduracak ve hakiki vazife-i insaniyeti ve ahireti unutturacak olan en geniş daire ise siyaset dairesidir. Hususan böyle umumi ve mücadele suretindeki hadiseler, kalbi de boğuyor. “

Emirdağ Lâhikası: Hiss-i Kablelvukuun Tetimmesi s. 52

Paylaşım: Zafer Karlı

www.NurNet.Org