Niçin yaratıldık?

Bu güzel ve merak uyandıran sorunun binlerce cevabından bir cevabı şudur: Kur’an dikkatle okunursa şu âyetler göze görünür: “Ben cinler ve insanları, ibadet için yarattım” (Zariyat suresi, 56) ve “Allah dedi ki: Ben yeryüzünde bir halife yapacağım.’” (Bakara, 30) 

İbadet, şahsın mükemmelleşme yolculuğudur; hilafet ise, mükemmelliği yansıtarak başkalarını mükemmelleştirme seyahatidir. Bu 2 adımla, insan “Mutlak Mükemmel” i bildiren ve sergileyen hal kazanır. Yaradılışın temeli bu sırdır.

Bu 2 yolculuk ilim ve dua ile başlar, cihad ve sabır ile sonsuz şekilde sürer… İbadetlerde cinlerle ortağız; halifelikte ise, eşsiziz ve yalnızız. Halifelik, kurulmuş bir düzeni adım adım takip etmek, o düzenin çizildiği doğrultuda hareket etmek; fakat bunu, şuurluca ve isteyerek yapmak demektir.

Hud suresi 56. âyetinde Hz. Hud (AS) “Hak ve görünen bu ki Rabbim daima sırat-ı müstakim üzeredir; Onun her işinde, denge vardır” diyerek âlemin yapısını bize açar. Fatiha suresi 5-6. Âyetler de şöyle der: “ Deyin ki: ‘Ey Rabbimiz, yalnız Sana ibadet ederiz ve yalnız Senden yardım dileriz. Sen bizi sırat-ı müstakime eriştir, bizi o yolda yaşattır.’”

Hz. Peygamber (ASM) ise der: “Fatihasız, yani bu sırat-ı müstakim ve denge duası yapılmadan kılınan namaz, namaz değildir.[1]

Çok ilginçtir ki, bu sureye içinde “ fetih ” kelimesi geçmemesine rağmen “ Fâtiha ” (Açan, Anahtar) denilmiş. Çünkü dengeye gelmeyen bir akıl ve duygu, denge üzerine kurulmuş bu kâinata baktığında bu âlemin manası, işleme sistemi, güzellikleri ve gayesi ona açılmayacak ve görünmeyecektir.

Evet, günde 40 defa bu duayı yapmak İslam’ın şartlarından biri olduğu gibi hakiki insanlığın da bir ihtiyacıdır. Çünkü her insan önce kendi iç dünyasında, sonra ailesinde, sonra akrabası ve sosyal çevresinde, sonra ülkesinde, sonra dünyada çap ve tesirine göre Allah’ın iffetli, cesur ve hikmet ehli bir halifesidir. En azından potansiyel halifesidir. Fâtiha sûresinin içerdiği dua bu manada, insanın potansiyel yeteneklerini hayır, hak ve itidal üzere açılmasını sağlayan ve hızlandıran bir katalizördür. Çekirdeğin sıkıntılı ve küçücük dünyasından ağacın ferahlı ve büyük dünyasına insanı çıkartıp yükseltiyor. İncir ve zeytin ağaçları gibi…

Halife, Allah’ın kurduğu bu düzeni bilir, ona göre hareket eder. Bu sayede bütün kâinat sistemi ona hizmetkâr olur. Bunu yapmayan ise, kâinat fabrikasının içinde ters yönde dönmeye çalışan bir çark gibi olur. Ezilir, gider.

Semavi kitaplardaki kavimlerin helâkına, peygamberler ve onlara tâbi olanların kurtuluşlarına dikkatle bakılsa görülür ki, peygamberler kâinatı çözmüşler, ondaki sistemle bütünleşmişler ve böyle bir hayat yaşıyorlar.

Eymen AKÇA

 

[1] Buhari 765, Müslim 394, Ebu Avane 2/124, Ebu Davud  822, Nesei 909, Tirmizi 247, İbni Mace 837.

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: