“Oğul, sigaraya himmet olmaz…” (2)

Sigara içme olayının hizmet verme ve hizmet alma boyutuna baktığımız zaman da bunun kul hakkına doğru kaydığını görebiliriz.

Vatandaşlar hizmet alma adına kurumlara geldikleri zaman işlemini yaptıracağı kişinin nerede olduğunu sorduklarında “Sigara içmeye çıktı.” cevabı hiçbir zaman o vatandaşı hoşnut etmemektedir. Hizmet almak için gelen insanın yüzünde bu cevaplar; bir kırgınlık ifadesi olarak belirmektedir.  Oysa aynı kişiye sigaraya değil de lavaboya gitti dediğiniz zaman hiçbir olumsuz tepki vermemektedir.

Sıradan bir sigara içme davranışının bile karşı tarafa hoşnutsuzluk verdiği, bir Müslüman kardeşinin işini geciktirdiği, o insanda gönül kırgınlığı oluşturduğu anlaşılmaktadır. Hatta bazı insanların işinin aceleciliğini öne sürerek  “Sigara içecek zaman mı bulamadı, hakkımı helal etmiyorum.” dediğine şahit olmaktayız.

Sigara içmenin haramlığı ya da helalliğini anlatacak veya tartışacak değilim. Benim burada anlatmak istediğim sigara içmeye ayrılan zamanın yarısını kişinin ahireti için ayırmaması ya da ayıramamasıdır. Oysa insanın bir günde sigaraya ayırdığı zamanın yarısını kendini geliştirme adına dinini öğrenmeye ayırsa inanın kişi şimdiki halinden daha bilinçli bir Müslüman olurdu.

Bir de sigaranın maddi boyutu var. Birçok insanın açlıkla yüz yüze olduğu, ekmek alacak parasının olmadığı zamanımızda, insanoğlunun sigaraya para verirken yüreği bile sızlamamaktadır.  Sağlığa verdiği zararları bir yana bırakan insanoğlu, çocuklarının rızkını sigara patronların lüks ve sefa içinde yaşamalarına katkı sağladığını aklının ucuna dahi getiremiyor ya da getirmek istemiyor.

Araştırmalar sigaraya harcanan paranın aile bütçelerini ne kadar sarstığını gözler önüne sermektedir. Toplumuzda genel olarak baktığımız zaman sigara içenlerin bütçelerine uygun sigarayı alıp içtiğini görmekteyiz. Bunu da hesaba döktüğümüz zaman kişinin yılda yaklaşık bir aylık kazancının sigaraya gittiğini görmekteyiz.

Oysa ayda sigaraya verilen paranın yarısı dahi her ay bir öğrenciye burs olarak verilse kişi için sadakayı cariyenin yanı sıra bir öğrencinin belki de hayatı kurtulacaktır.  Bir çocuğun okuması demek bir ailenin kurtulması demektir. Keşke bunları düşünebilsek ve hayatımıza geçirebilsek.

Cenab-ı Hakk’ın Kur’an-ı Kerim’de: “Siz düşünmez misiniz, akıl etmez misiniz?” anlamındaki ayetler bu gerçeği çok güzel ifade etmekte ve yol göstermektedir.

“…Ne de az düşünüyorsunuz!”  (Hakka,42)

“…Siz pek az düşünüyorsunuz”. (Mümin,58)

“…Hiç düşünmüyor muydunuz?” (Yasin,62

“…Ne kadar az düşünüyorsunuz!” (Neml,62)

Eğer biz insanoğlu gerçek anlamda düşünebilseydik ne zamanın yetersizliğinden ne de parasızlıktan şikâyet ederdik. Sigaraya harcadığımız para ve zamanın bizim için yeterli olduğunu görürdük.

Yine bir sohbetinde misafir olduğu evin sahibi Hulusi Efendi Hazretlerine(*):

– “Efendim, sigarayı bırakamıyorum. Ne olur bana himmet edin de bırakayım.” dedi.

– “Oğul, sigaraya himmet olmaz. İradeni kullanır, bırakırsın.” cevabını verir. (Raziye Sağlam, Gül Kokusu, Nasihat Yayınları, Ankara,2010)

            (*) Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi 1914-1990 yılları arasında Darende’de yaşamış bir gönül sultanıdır. Soy bakımından 12. batından Somuncu Baba’ya oradan da Hz. Muhammed (s.a.v) Efendimize ulaşan nesebiyle 36. kuşaktan Peygamberimizin soyundandır. Babası Es-Seyyid Şeyhzâde Hatip Hasan Efendi, annesi Seyyid İbrahim Taceddin-i Veli soyundan Fatıma hanımdır. Her iki yönden de Peygamber Efendimizin soyundandır. 1945-1987 yılları arasında 42 sene bilfiil Somuncu Baba Camii’nde görev yapmıştır.

M. Emin Karabacak

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: