Ölüm: Yeniden doğuştur

          Bakınız Üstadımız ferah veren ölüm hakkında neler diyor?        

         “Ölüm” Ehli iman için bir terhistir; ecel terhis teskeresidir. Bir tebdil-i mekȃndır. Hayat-i bȃkiyenin mukaddemesi ve kapısıdır.  Zından-ı dünyadan çıkmak ve bağıstan-ı cinana bir uçmaktır. Hizmetin ücretini almak için, huzuru Rahman’a girmeğe bir nöbettir ve dar-ı saadete gitmeğe bir davettir, diye kat-i anladığımızdan, ölümü ve mevti sevmeğe başladım.”Şualar: 16.

         “Mü’min:” Mevti, hayat-ı ebediyenin mukaddemesi ve ve kapısı görür.        

         “Kabir:” Âlem-i ȃhirete açılmış bir kapıdır. Arka ciheti rahmettir. Bütün dost ve sevgililer o kapının arka cihetinden duruyorlar. Mes:129.        

         Kabir ise: Nuraniyetli ȃlemlerin kapısıdır. Zından-ı dünyadan bostan-ı cinana çıkmaktır. “Sözler:204.        

         “Dünyevi lezzetli saadetten daha cazibedar bir saadet ve ferahlı bir vaziyet, kabrin arkasında vardır.” Mek:283.        

         “Nuranȋ ȃlemlere giden yol kabirden geçer” Şu: 755.        

         “Ölümden örküp kabirdrn korkup, başını çevirme. Merdane kabre bak, dinle ne taleb eder. Erkekçesine ölümün yüzüne gül, bak ne ister.” Söz:189.        

         “Cennet’e çağrılıyorsunuz. Öyle ise kabir kapısına ağlayarak değil, gülerek giriniz.”        

         Mevte-ecele dost bakarım, sen gibi korkmam. Kabre gülerekten girerim, sen gibi ürkmen.” Söz:206.

         Siz hiç tebessüm eden ölüyü görmediniz mi?        

         Şuna inanalım ki: Kainata her şey, insanın ebedi hayatı üzerine yaratılmıştır. Bir elma veya ekmekteki bir buğday tanesi, insanın bu ölümsüzlüğünü adeta bilmekte bu yüzden insan hayatına çekmek ve insan hücrelerine dönüşmesi için can atmaktadırlar. 60 sene Nurlardan aldığım bilgilerden ve yaşım olan 82 sene faydalandığım tecrübeden ve şuurlu müdekkik bir Tıp hekiminin ifadelerinden faydalanarak sizlere ölüm hakikatini anlatmak istiyorum. Ölüm ȃnı çok değişik ve hususi bir andır. Bu ȃnda, vefat edenlere dikkat ederek teferruatları: O İmanlı Doktorun ifadelerine bırakıyorum:        

         Ölüm anında, yani sekeratta, önce zihinde akıl almaz bir değişme gelişme oluyor. Kulaklar daha uzakları duyuyor, gözler çok öteleri seyreder ve göz bebekleri, yeni ve muhteşem bir hakikatin seyrini ilan edecesine büyüyor. İnsanın hafızası ise, fevkalade bir netlikle, hayatını ȃdeta hızlı bir bant şeridinde seyreder.

         Evet hayrete şayandır ki, bazı imanlı  hastalar vefatlarının anında bütün acılardan kurtulurlar. Mesela en güçlü ilaçlarla durdurulamayan acılar diner ve yüzleri bambaşka bir sevinç havasıyla tebessüme başlar.        

         Çünki insan sadece maddeden ibaret olsa idi? Ölüm anındaki en hayret verici vakalardan biri de, ağır hastalarda peyda olan pek kerih kokuların birden bire kaybolmasıdır. Mesela gördüğüm bir hasta, yemek borusu kanserine yakalanmış ve daha sonra ak ciğerine yayılan kanserin o kerih kokusu dayanılmaz hale gelmişti. Bu hastanın kokusu, ölümüne bir saat kala birden tamamen kayboldu. Biz bu hastada ki değişikliği yakınlarıyla birlikte tespit ettik.        

         En önemli tespitlerimden biri de, kemik kanserine yakalanan bir hasta ile ilgilidir. Bu hasta aynı zamanda ak ciğerde solunum zorluğu sebebiyle devamlı olarak oksijen almak zorunda olduğundan, içinde bulunduğu zor şartlardan ötürü, ölürken kelime-i şehadet getirmemek endişesi içinde idi. Fakat bu hasta ölümünden bir saat önce oksijen cihazını attı ve hiç bir  nefes zorluğu çekmediğini söyledi. Ve daha sonra akıl almaz bir şekilde doğrularak ayağa kalktı. Ölümün yeni bir doğuş olduğunu açıkça dile getiren bu rahmetli hasta durumunu da tespit ettik işte size anlatıyoruz.        

         Ölüm anında acaba zihinler neden yeni bir sefere çıkma zevki içinde berraklaşarak açılmakta ve bedene yeni bir hayat tarzı gelmektedir? Neden acaba? Bunun tıbben izah tarzı, beyinde hücre faaliyetleri sona erer ve maddi hayat biterken, zihindeki programların, ruhun emrine girmesidir. Ölümün Müslümanlar için ebedi saadete açılan bir kapı olduğunu gösteren milyonca iman sahiplerinden biri de biz oluruz İnşaAllah.        

         Milyonlarca iman sahibinin ölüm ȃnında ki açık tebessümleri bambaşka, nurlu ve mes’ud bir ȃleme geçişin bizlere verilmiş olan işaretlerden başka bir şey değildir! Siz, hiç kafesi aşılan bir kuşun ağladığını gördünüz mü? İşte ehli iman için ölüm o kafesin açılışıdır. Üstadımız ölüme gülerek bakın demiş.        

         Ya Rabbi, bizleri ihlas ile yaşat, iman ile mütebessim olarak huzuruna al! Âmin sümme Âmin.

      Bunu da ilave edeyim: Hadisi şerifte “Yaşadığınız gibi ölürsünüz, öldüğünüz gibi dirilirsiniz.” Buyurulmuş.  Adamın biri hastanenin önünde çiçek satarken hayatını geçirmiş. sekeratta can vermeye yattığı zaman: Akrabaları: Şehadet getir demişler. Oda beş lira, on lira, yirmi lira,  çiçek sattığı andakini  sayıklıyormuş. İbadetle ilgisi olmayan bir başkası de can vermeye uzanmış. Akrabaları şehadet getir salavat oku demişler: O da: Ben can veriyorum bunlar da bana şehadet salavat oku diyorlar. Anladınız değil mi? Son nefeste Kelime-i şehadet getirirsen kurtulursun düsturu doğru. Öyle Ama: O imanının takviyesi için amel yapmadı ise Son nefeste şehadet getirmek çok zor olur.

Paylaşan: Abdülkadir Haktanır