Ölüme hazır mısın?

Bismillahirrahmanirrahim. Ey Kendini Dünyanın Gidişine Kaptıran İnsan!
Dünya geçici bir hayaldir. Bir gün mutlaka öleceksin, tüm sevdiklerin de senden önce ya da sonra mutlaka ölecek. Bundan 100 yıl sonra sen de dahil tanıdığın herkes ölmüş olacak. Düşün, 100 yıl da yaşasan bu hayat bir gün bitecek.
Her insanın olduğu gibi sizin de hayatla ilgili bir çok planınız vardır. İş sahibi olmak, ev-araba almak, evlenip çocuk sahibi olup-onları büyütmek, emeklilik, huzurlu bir hayat gibi… bunlardan başka içinde bulunduğunuz durum ve şartlara göre daha bir çok plan ve tasarılarınız vardır. Oysa bu planların hiç birinin gerçekleşmesi kesin değildir. Ölüm ise yüzde yüz gerçekleşecektir. 
Peki akıllı bir insan hangisine öncelik vermelidir? İnsanların çoğu, hayatın her döneminde, bütün planlarını, gelecekte daha iyi ve daha rahat bir hayata kavuşabilmek için yaparlar. Eğer ölümsüz olsaydık, bu davranış gerçekten de mantıklı olacaktı. Fakat bütün planlar, ölüm denen mutlak sona mahkumdur.  Bu nedenle, kesin olan ölümü bırakıp kesin olmayanlara yönelmek akılsızlıktır. Ama insanlar bir türlü bu açık gerçeği fark edemezler. Ölümle birlikte başlayacak olan gerçek hayatlarını tanımaz ve oraya yönelik bir hazırlık yapmazlar. Ölümden sonra diriltildiklerinde, kendileri için özel yaratılmış olan Cehennemden başka bir yere gitmezler. “Kendisinden kaçtığınız ölüm size mutlaka erişecektir. Sonra da gizliyi ve görüneni bilen Allah’a döndürüleceksiniz. O, orada size (hayatta iken) yaptıklarınız tümünü gösterecektir. (Cuma suresi 8), “Her nefis ölümü tadıcıdır. Biz sizi şerle de hayırla da deneyerek imtihan ediyoruz ve bize döndürüleceksiniz.” (Enbiya suresi 35). Eviniz, arabanız, aileniz, paranız… kısaca dünyadaki hiçbir şey size en ufak bir fayda sağlamayacak. Size yararı olacak tek şey Yüce Allah’ın razı olduğu gibi yaşamak, bizi sakındırdığı şeylerden uzak durmaktır. “Ne malları ne çocukları onlara Allah’ a karşı hiçbir şeyle yarar sağlamaz. Onlar ateşin halkıdır ve orada süresiz kalacakladır.” (mücadele suresi 17). 
Arzu ve istekleriniz bu kısacık dünya hayatına sığmaz. Bu dünyada bir misafirsiniz ve misafir gibi davranmalı; asıl enerjinizi kalıcı yurdunuz olan öbür dünya için harcamalısınız. 
Düşünemeyeceğiniz kadar acizsiniz. 3 gün uyumasanız veya su içmeseniz yaşayamazsınız. Sıcağa, soğuğa hatta gözle görülemeyecek kadar küçük bir mikroba karşı bile dayanıksızsınız. 1 ay banyo yapmasanız yanınıza yaklaşılmaz. Her gün yemek yemek, uyumak, tuvalete gitmek, vücut bakımı yapmak zorundasınız. 
Her canlı, ölüme mahkum olarak doğar. Hiçbir insanın malı, makamı, şöhreti, itibarı, kuvveti ve güzelliği kendisini ölümden kurtaramaz. İstisnasız herkes ölüme boyun eğmiştir ve bundan sonra da eğmeye devam edecektir. Pek çok insan, ölümü düşünmek istemez. Bu mutlak sonun kendi başına da geleceğini aklına getirmez. Düşünmediği sürece, ölümle karşılaşmayacağı gibi batıl bir inanç geliştirmiştir. “Her nefis ölümü tadıcıdır. Kıyamet günü elbette ecirleriniz eksiksizce ödenecektir. Kim ateşten uzaklaştırılır ve cennete sokulursa, artık o gerçekten kurtuluşa ermiştir. Dünya hayatı, aldatıcı metadan başka bir şey değildir.” (Al-i imran suresi 185).
Bir gün öleceksiniz ve çok sevdiğiniz bedeniniz cansız bir et yığınına dönüşecek. Kefenlenip bir çukura atılacaksınız, cesediniz çürüyüp bir kemik yığını olacak ve dünyadan giden milyarlarca insan gibi u nu tu la cak sı nız. Ancak bu yoklukta bir ümit ışığı var: Sonunda çürüyüp gidecek cesediniz dışında bir de ruhunuz var ve ruhunuz ölümsüz. Eğer dünyada Allah’ın istediği gibi bir hayat yaşadıysanız çok büyük bir ödüle; sonsuz Cennete kavuşacaksınız. Eğer dünyada Allah’ın onaylamadığı bir hayat yaşadıysanız çok kötü bir cezaya çarptırılacaksınız. Sonsuz Cehennem…
Cennet, hayal bile edemeyeceğiniz nimet ve sürprizlerle dolu çok güzel bir ortamdır. İnananlar için süt, bal ve şarap ırmakları, meyvelerin her türlüsü, atlas ve ipekten elbiseler, yüksek ve güzel köşkler ve en önemlisi Allah’ın rızası vardır. “Rableri katında her diledikleri onlarındır.” (şura suresi 22), “Takva sahiplerine vaat edilen cennet; onun ağaçları altından ırmaklar akar, yemişleri ve gölgelikleri süreklidir. Bu korkup-sakınanların sonudur. İnkar edenlerin sonu ise ateştir.” (Rad suresi 35)
Cehennem ise dar, dumanlı ve hücrelere kadar işleyen kavurucu azaplarla dolu korkunç bir ortamdır. Cehennemde yiyecek olarak diken ve zehir; içecek olarak kaynar su, irin ve kan olacaktır. Hayatınızdaki hiçbir şey Cehennemden korunmak kadar önemli değildir. Dünya bir gün yok olacaktır ama Cehennem sonsuza dek var olacaktır. Eğer Allah’ın bize Kur’an-ı Kerim’de bildirdiği hükümlere uygun yaşamaz, tek örnek ve önder olarak Peygamberimizi almazsanız kesinlikle cehenneme gideceksiniz. “Bizimle karşılaşmayı ummayanlar, dünya hayatına razı olanlar ve bununla tatmin olanlar ve ayetlerimizden habersiz olanlar; işte bunların kendi kazandıkları dolayısıyla barınma yerleri ateştir.” (Yunus suresi 7-8).
Orada 50 milyon yıl, ya da 500 trilyon asır değil, sonsuza kadar kalacaksınız. “Gerçekten Cehennem bir gözetleme yeridir. Taşkınlık edip-azanlar için son bir varış yeridir. Bütün zamanlar boyunca içinde kalacaklardır. Orada ne serinlik tadacaklar, ne bir içecek. Kaynar sudan ve irinden başka.” (Nebe suresi 21-25). Ateşe dayanabileceğiniz kadar günah işleyin. Ateşe ne kadar dayanıklı olduğunuzu anlamak için elinizi bir ateşte ya da kaynar bir suda kaç saniye tutabileceğinizi deneyin.
Canınızı vermeden, cehenneme atılmadan, elleriniz zincirle boynunuza bağlanmadan ve cehennemin kapıları üzerinize kapanmadan ve çığlık çığlığa azabı tatmadan önce kendinize gelin. “Ey iman edenler! Kendinizi ve aile halkınızı yakıtı taşlar ve insanlar olan cehennem ateşinden koruyun.” (Tahrim süresi 6). 
O büyük günde hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekin. Çünkü bugünkü hesabın telafisi var. Ama hesap gününün telafisi yok. “Ateşin önünde bekletilecekleri ve: “Ah keşke (hayata) geri döndürülseydik. O zaman Rabbimizin ayetlerini yalanlamaz ve müminlerden olurduk” diyecekleri zaman (onları) görseydin.” (En’am suresi 27).
• Tek yol gösterici ve en yüce dost olarak Allah’ ı kabul ediyor musun? Bazen Allah’ ın bazen başkasının hakimiyetine girilmez. “Allah, iman edenlerin sahibi ve dostudur. Onları karanlıktan aydınlığa çıkarır.” (Bakara suresi 257). Ekonomik, toplumsal, hukuki ve siyasi faaliyetlerinize Allah’ı karıştırmayarak Allah’a kafa tuttuğunuz halde, sadece deprem, hastalık gibi hallerde Allah’a dönüyorsanız, bunun Allah yanında hiç değeri yoktur. Siz de dahil tüm insanlık O’ na isyan etse; bu O’na zerre kadar zarar veremez. Tüm insanlık da O’ nun yolundan gitse; O’na zerre kadar yarar sağlamaz. Yapacağınız tüm zarar ve yarar kendinizedir. 
• Kalbinizde iman mı şeytan mı iktidarda? Emeğinizi, paranızı, zamanınızı ve hayatınızı Allah’ ın yolunda kullanıyor musunuz? Sizin için insanların ne düşüneceği yada ne diyeceği, Allah’ ın razı olmasından daha önemliyse, bu insanların sizi Hesap Günü’nde kurtaracaklarını mı düşünüyorsunuz?
• Din sizin için bir hayat tarzı mı? Yoksa Cami, Ramazan, ya da hacı ve hocalarla mı sınırlı? Dinin sadece ibadet kısmına inanıyor, dinin hayatla ilgili kısımlarına inanmıyorsanız “Müslüman’ım” diyerek kendinizi kandırmayın. “Dinlerini parça parça edip, gruplara ayrılan var ya, senin onlarla hiçbir ilgin yoktur. (En’am suresi 159). Din; Allah’ ın Peygamberleri aracılığı ile insanlara bildirdiği ve insanların hem bu dünyada hem de ahirette mutlu olmalarını sağlayacak ilkeler, kurallar bütünü ve bir hayat tarzıdır. 
• Allah’ın size verdiklerinden Allah yolunda harcıyor musunuz? İman iddianızı ne kadar ispatladınız? Ev, araba almaya milyarlar, yeme-içmeye milyonlar harcadığınız halde, Cenneti bedavaya getirmeyi mi planlıyorsunuz? “Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça iyiliğe eremezsiniz. Her ne harcarsanız, Allah onu hakkıyla bilir.” (Al-i imran suresi 92).
• Kur’an-ı Kerim hayatınızın merkezinde mi? Kur’an-ı Kerim dirilere; okumaları, anlamaları ve yaşamaları için indirilmiştir. “Bu (Kur’an), insanlara kurtuluş yollarını gösteren bir delil, sağlam bir inanca sahip olanlar için de bir rehber ve rahmettir.” (Casiye suresi 20). En az günlük haberlerle ilgilendiğiniz kadar, Kur’an-ı Kerim ile ilgileniyor musunuz? Bir hikaye kitabı değil, kulluk kılavuzu olan Kur’an-ı Kerim’i hayatından dışlayan insan dünyada da ahirette de huzur bulamaz.
• Paranız cebinizde mi, Kalbinizde mi? Parasal ilişkiler, çoğu zaman insanların gerçek yüzlerini ortaya çıkarır. Sizin gerçek yüzünüz nasıl? Mirasçılarınıza bırakacağınız mallar için her şeyi göze alıyor musunuz? Bir gün her şeyinizi dünyada bırakacak ve Allah’a ince ince hesap vereceksiniz.
• Dua ibadetin beyni, kulluğun özü, müminin silahıdır. Nefsinize ve şeytana karşı yeterince silahlandınız mı? “Rabbiniz buyurdu k; “Bana dua edin icabet edeyim (karşılık vereyim). Bana ibadet etmekten büyüklenenler cehenneme boyun bükmüş kimseler olarak gireceklerdir.” (Mümin suresi 60).
• Sonsuz bir hayatta, sonsuz mutluluk için günün 24 saatinden birini ayırmak çok mu zordur? Her gün yemek, içmek, nefes almak zor gelmiyor da, ruhun gıdası namaz nasıl zor gelir? Namaz kulluğun en açık göstergelerinden biridir. Allah’ ın günde beş kez yaptığı davete kulak asmayanların kendine “Müslüman” demesi acınacak bir haldir. 
• Bedeninize baktığınız gibi kalbinize de bakıyor musunuz? “Allah sizin suretlerinize ve bedenlerinize bakmaz, lakin kalplerinize bakar.” (Hz. Muhammed A.S.). 
• Kimliğinizde değil kalbinizde ve hayatınızda “İslam” ibaresi var mı? Evinizi Peygamberimizin evine ve cennetin bir şubesine benzetmeye çalışmıyorsanız, boşuna cennet ümit etmeyin.
• Müslüman çevresindeki kötü şeylerden etkilenmez, çevresini iyi şekilde etkiler. Çevrenizdekilere iyiliği tavsiye edip, kötülükten vazgeçirmeye çalışıyor musunuz?
• Karanlık kabre ve dehşetli Hesap Günü’ ne hazır mısınız? 
• Bu dünyada Allah’ın izin verdiği şekilde her türlü zevk ve meyveden yararlanıp; ahirette de akla-hayale gelmeyecek lezzet ve nimetlerden mi tatmak istersiniz? Yoksa ahiretin eşsiz güzelliklerini dünyanın geçici zevklerine feda mı edersiniz? Erkekseniz en çok 50 yıl tat alacağınız dünya ve kadınlar için (harama bakmak da dahil) sonsuz azaba razı olmak çok büyük bir aptallıktır. Kadınsanız en çok 50 yıl sürecek bir güzellik ve zevk için, cennette güzelliği reddetmek en büyük akılsızlıktır. “Size verilen her şey dünya; hayatının metaı ve süsüdür. Allah katında olan ise daha hayırlı ve daha süreklidir. Yine de akıllanmayacak mısınız? (Kasas suresi 60)
Yukarıdaki soruları gönül rahatlığıyla ve olumlu bir şekilde cevaplayamıyorsanız, hayatınızda değişmesi gereken bir şeyler var demektir. Ölüm, en az hayat kadar gerçektir. Dolayısıyla, düşünmekten kaçmak, hiçbir şekilde çözüm değildir. Ölüm sizi her an yakalayabilir. Kim bilir o an, belki de şu andır, ya da size çok yaklaşmıştır. Belki de bu satırlar kendinize çeki düzen vermeniz için ölümünüzden önce size tanınmış son bir fırsat, son bir hatırlatma, son bir uyarıdır.
Vakit henüz çok geç değil, henüz Allah’ın huzuruna çıkarılmadık. Bir an önce kendimize gelip, Allah’a hesabını verebileceğimiz bir hayat kuralım. Yaşadığımız her günü, Allah’ın bize verdiği bir fırsat olarak değerlendirelim. İslam’ı ve Kur’an-ı öğrenmeye ve Allah’ın hükümlerini hayatımıza aktarmaya çalışalım. Bir gün “Biz bunları duymuştuk, keşke yapsaydık” dememek, o acı pişmanlığı yaşamamak için bugün harekete geçelim. “yarın yaparım” düşüncesi nefsin ve şeytanın bir aldatmacasıdır. Bu hayat, sizin ve bizimki sadece kardeşçe bir uyarı… dün geçmiştir, yarının geleceği ise (bizim için) garanti değildir. Oysa bugün bizim elimizdedir. Yeni ve esaslı bir başlangıç için en uygun gün bugündür. Ölüme her geçen saniye daha çok yaklaşıyorsunuz. “UYANIŞI KABRE VE AHİRETE ERTELEMEYİN NE OLUR. O ZAMAN ÇOK GEÇ OLACAKTIR.”
“Her nerede olursanız olun, ölüm sizi bulur; yüksek yerlerde tahkim edilmiş şatolarda olsanız bile. Onlara bir iyilik dokunsa “Bu Allah’tan dır” derler; onlara bir kötülük bu dokunsa “Bu Sendendir” derler. De ki: “Tümü Allah’tandır.” Fakat ne oluyor ki bu topluluğa hiçbir sözü anlamaya çalışmıyor. (Nisa suresi 78)
“Ey insanlar! Rabbinizden korkup-sakının ve öyle bir günün azabından çekinip-korkun ki (o gün hiç) bir baba çocuğu için bir karşılık veremez. Ve hiçbir çocuk da babası için bir şeyi verebilecek (durumda) değildir. Şüphesiz Allah’ın vadi haktır. Artık dünya hayatı sizi aldatmaya sürüklemesin ve aldatıcılarda sizi Allah ile aldatmasın. (Lokman suresi 33).
“Ey iman edenler! Allah’tan korkun. Herkes yarın için önden ne göndermiş olduğuna baksın. Allah’tan korkun, çünkü Allah ne yaparsanız hakkıyla haberdardır. (Haşr suresi 18)
Ey İnsan! Tek başına ölecek, tek başına dirilecek, tek başına hesaba çekileceksin. İsteyerek doğmadığın gibi ölmek isteyip de ölemeyeceğin güne gelmeden önce, bu dünyada ölüm için hazırlan.

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: