Ömür süratle geçiyor, yolculuk da çok kısa

“Ömür tayyaresi şimşek gibi geçiyor. Zaman da sel dolaplarını sür’atle çalıştırıyor.” 1

Ömür ve zamanı bir biriyle ilişkilendiren Bediüzzaman Hazretleri, zamanın hızla geçtiğini, insanın da kabre doğru ilerlediğini veciz bir şekilde ifade etmiştir. Demek ki, hem hayat kısa, hem de ömür kısa buna rağmen insanoğlu tûl-i emel peşinde uzun vadede tasarladığı plân ve projelerin peşinde gece- gündüz koşuyor… Koşuyor… Koşuyor… Hiç düşünmek istemediği veya daha erken dediği eceli ansızın onu yakalayıveriyor.

İnsan ve tûl-i emel ile alâkalı Hazreti Enes (ra), şöyle anlatıyor: “Resûlullah (asm) yere bir çizgi çizdi ve “Bu insanı temsil eder” buyurdu. Sonra bunun yanına ikinci bir çizgi daha çizerek “Bu da ecelini temsil eder” buyurdu. Ondan daha uzağa bir çizgi daha çizdikten sonra “Bu da emeldir” dedi. Ve ilâve etti. ”İşte insan daha böyle iken yani emeline kavuşmadan ona daha yakın olan eceli ansızın geliverir. 2 Tûl-i emel arzusu insana ebedî yaşayacakmış gibi ölümü ve ahiretini unutturur. Oysa ömür sür’atla geçiyor, yolculuk da çok kısa…

Yolculukla alâkalı çok manidar bir alıntı ile konumuza devâm etmek istiyorum.

Şöyle ki: “İhtiyar bir hanım otobüse bindi, koltuğuna oturdu. Sonraki durakta genç, hareketli ve biraz da asabi bir kadın otobüsteki yaşlı kadının yanına oturdu. Torbaları elinde çok yer kaplıyordu. İstemeden yol boyunca torbalar ihtiyar kadına çarptı. Canı yanan ihtiyarın sessiz kaldığını görünce genç kadın, yaşlı kadına bu kadar sakin kalabilmesine şaşırdığını söyledi.

İhtiyar kadın gülümseyerek: “Kaba olma ya da ehemmiyetsiz bir şey için münakaşaya, kalp kırmaya değer mi? Çünkü senin yanındaki yolculuğum çok kısa… Bir sonraki durakta zaten ineceğim. Bu kadar ehemmiyetsiz bir şey hakkında tartışmaya lüzum yok, çünkü beraber seyahatimiz çok kısa…” 3

Her birimiz, bu dünyadaki zamanımızın ne kadar kısa olduğunu anlamalıyız ki kavgaların, yersiz tartışmaların, kıskançlıkların, başkalarını affetmemenin, memnuniyetsizliğin ve devamlı şikâyet etmenin boş zaman ve enerji kaybı olduğunu anlayalım. Birisi kalbini mi kırdı? Sakin ol. “Yolculuk çok kısa” de.

Birisi seni korkuttu mu, ya da sebepsiz yere hakaret mi etti? Sakin ol, bir şey kaybetmezsin. Zira yolculuk çok kısa.

Meslektaşlarınız sohbette beğenmediğiniz bir yorum mu yaptı? Sakin ol. Duyma dediklerini, onları affet. Çünkü yolculuk çok kısa. Demem o ki, karşımızdaki insan bize ne tür mesele çıkarırsa çıkarsın, beraber seyahatimizin çok kısa olduğunu hatırlayarak hareket edelim… Zira kimse bu yolculuğun süresini bilmiyor. Kimse son durağına ne zaman geleceğini de bilmiyor. Bildiğimiz tek şey: Birlikte seyahatimizin çok kısa olduğu…

Arkadaşlarımızın, dostlarımızın kadr u kıymetini bilelim. Hürmetkârlığın, nezâketin, affetmenin, şükretmenin, güler yüzlü olmanın büyük bir fazilet olduğunu unutmayalım ve bu şuurla yaşayalım. Neticede birlikte seyahatimiz çok kısa! Ümidim odur ki, bu dünyada yolculuk yaparken geçtiğimiz istasyonlarda selâmlaşıp kucaklaştıklarımız, hayatına dokunduklarımız, dostluk kurduklarımız, ayrılırken arkamızdan muhabbet, hasret ve sevgiyle el sallayanlarımız olsun… O zaman tebessüm edip daima gülümseyelim… Çünkü, yolculuk çok kısa!

Rüstem Garzanlı

05.12.2021

Dipnotlar:

1- Mesnevî-i Nuriye, Zeyl-ül Hubab, s. 109.

2- Buhârî, Rikak 4, Tirmizî.

3- Alıntı.