Osmanlı Devletinde Hukuk Varmıydı ?

Devletler insan gibidir; büyürler, olgunlaşırlar, yaşlanırlar ve ölürler. ’’der İbni Haldun.

Evet devletlerde insanlar gibi belli bir hayat safhaları yaşar. Bu safhalar devletlerin tarihinde çok önemli izler bırakırlar. Mesela Osmanlı Devleti gibi bir devlet bu safhaları net bir şekilde yaşamış ve dünya tarihinde silinmeyecek bir iz bırakmıştır.

Osmanlı Devletinin kuruluş dönemini çocukluk safhası olarak sayarsak yükselme dönemini gençliğe, gerileme dönemini de yaşlılığa benzetebiliriz.

Bu dönemlerin ihtiyaçları farklı farklıdır. Mesela kuruluş döneminde ihtiyaç olmayan bir kanun yükselme döneminde hayati bir ihtiyaç haline gelmiştir. Çünkü artık devlet büyümüş ve İhtiyaçları büyümüştür. Bu ihtiyaçları kuruluş döneminin yasalarıyla karşılamak 15 yaşındaki bir çocuğa 5 yaşındaki bir çocuk elbisesini giydirmek gibi bir durumdur.

Osmanlı Devleti yıllarca örfi ve şeri kanunlarla idare edilmeye çalışıldı.

İmparatorluk haline geldikten sonra artık bu kanunlar devletin hukuki yapısını kaldıramaz hale geldi.Kanuni Sultan Süleyman döneminde Avrupa’danalınan kanunlar Osmanlı Devletinde uygulanmaya başlandı. Bundan dolayı Sultan Süleyman‘’Kanuni’’namıyla anılmaya başlandı.

Kanuni döneminden sonra Kanuninin Osmanlıya Uyarladığı kanunlar yetersiz gelmeye başladı. Kanunların yetersiz gelmesiyle birlikte artık devletin İlmiye(Bürokrasi) ve Seyfiye(Asker) kısmında bozulmalar başladı. Bu bozulmalar devletin temel yapılarında olumsuz büyük etkiler yaptı.

Artık yenilerine ihtiyaç doğdu birçok padişah ve sadrazam yeni yasalar çıkardı. Fakat bu çıkarılan kanunların ve yasaların en önemlisi Sultan Abdülaziz döneminde çıkarılan Mecelle kadar kapsamlı değildi.

Mecelle-i Ahkâm-ı Adliye, 1868-1878 yılları arasında Ahmet Cevdet Paşa başkanlığındaki bir komisyon tarafından derlenen İslami özel hukuk (medeni hukuk) kuralları oluşturur. Osmanlı İmparatorluğu’nun son yarım yüzyılında şer’i mahkemelerde hukuki dayanak olarak kullanılmıştır. Bir giriş 16 bölümden oluşur ve 1851 madde içerir.

Mecelle kendi çağında 13 yüzyıllık İslam fıkıh geleneği üzerinde inşa edildiği halde, maddeler halinde düzenlenmiş analitik ve pozitif bir hukuk sistemi oluşturma çabasıdır. Tanzimat Fermanı ile açılan dönemin en önemli kanunu ve Osmanlı modernleşmesinin en önemli örneklerinden biridir.Mecelle Türk Medeni Kanunu’na ek olarak çıkarılan 864 sayılı Tatbikat Kanunu’nun 43. maddesiyle 4 Ekim 1926’da Mecelle yürürlükten kaldırılmıştır.

 Mecelle ile Demokratik anayasa adımını atan Osmanlı Devleti Tanzimat, Islahat fermanlarından Tarihinin ilk anayasası olan Kanunu Esasi’yi 1876 da 1. Meşrutiyetle kabul etmiştir.

Osmanlı Devleti dünyada meydana gelen bu gelişmelere ve değişmelere kayıtsız kalamazdı.Çünkü dünyada değişim başlamış ve Osmanlı Devleti bu değişimin arkasında kalamazdı. I.Meşrutiyetin ilanı Cumhuriyet yönetimine geçişin en önemli adımı hatta yarı Cumhuriyete geçiş sayılır.Çünkü bu anayasada seçimler vardır.Meclis vardır.Halkın seçtiği milletvekilleri vardır.Bu meclis o kadar demokratik bir meclisti ki Osmanlıda yaşayan bütün Müslüman ve gayrı Müslim bütün halkları temsil ediyordu. 

Kânunu esasi Osmanlı Devletinin ve Türk tarihinin ilk yazılı anayasası olma özelliğini taşır. Bu anayasa o kadar özgürlükçüdür ki azınlık olan gayri Müslimlere Müslümanlardan daha çok hak vermiştir. Bu hakları da Müslüman olmayanlar Osmanlı Devletinin lehine değil aleyhine kullanmışlardır. Osmanlı Devletini yıkmak için bir yol olarak kullanmışlardır.

Kanunu Esasi 1921 Anayasası olan Teşkilatı Esasiye ilan edilene kadar yürürlükte kalmıştır.1921 Anayasasının kabulüyle Kanunu Esasiye yürürlükten kaldırılmıştır.

Osmanlı Devletinde verilen bu haklar bize Osmanlı Devletinin özgürlük düşüncesi hakkında az da olsa bir fikir vermiştir. Bu kanunların değişmesi ve yenilenmesi de bazılarının iddia ettiği gibi Osmanlının bir despotik ve katı yönetim anlayışında olmadığını ve Osmanlı devletinin yeniliğe ve yenileşmeye açık olduğunun en iyi göstergesidir.

Hamit DERMAN

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: