Birinci Said Dönemi Sergisi – İstanbul

Birinci Said Dönemi Sergisi (1876-1927), 07-15 Mayıs 2011′de Türk ve İslam Eserleri Müzesi, Sultanahmet Meydanı’nda! Risale-i Nur’un telif ve neşir yıllarına ait dönemlerini ele aldığımız bir büyük hayatın bu defa ilk dönemini inceliyoruz.

1876-1927 yıllarını kapsayacak olan sergimiz, çağımıza damgasını vurmuş olan büyük İslam âlimi Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin “Birinci Said” olarak adlandırdığı ilk dönemini ele alacak. 07-15 Mayıs tarihleri arasında açık kalacak olan sergimizde sizi de aramızda görmek bizi mutlu edecektir.

Açılış
Tarih : 07 Mayıs 2011 Cumartesi
Saat : 11:00
Yer : Türk ve İslam Eserleri Müzesi, Sultanahmet Meydanı /İstanbul
Ziyaret Saatleri : 09:00 – 19:00  Tel : 0212 527 81 81
Birinci Said Dönemi Sergisi Basın Bülteni (PDF)


Ey üç yüz seneden sonraki yüksek asrın arkasında gizlenmiş ve sakitane Nur’un sözünü dinleyen ve bir nazar-ı hafî-i gaybî ile bizi temaşa eden Saidler, Hamzalar, Ömerler, Osmanlar, Tahirler, Yûsuflar, Ahmedler, vesaireler!..

Sizlere hitap ediyorum. Başlarınızı kaldırınız, “Sadakte” deyiniz. Ve böyle demek sizlere borç olsun. Şu muasırlarım, varsın beni dinlemesinler. Tarih denilen mazi derelerinden sizin yüksek istikbalinize uzanan telsiz telgrafla sizin ile konuşuyorum. Ne yapayım, acele ettim, kışta geldim; sizler cennetasa bir baharda geleceksiniz. Şimdi ekilen nur tohumları, zemininizde çiçek açacaktır.

Hayatını yüzyıllar sonrasının insanlarına adayan bir büyük dâvâ adamıydı Bediüzzaman. Dünyanın en fırtınalı bir döneminde hayata gözünü açtı. Milletinin cehaletten ve her türlü istibdaddan kurtuluşu için çözüm arayışı onu maceradan maceraya sürükledi. Başından geçen tecrübeler, onun olağanüstü zekâ ve hafızasıyla birleşince, kendisinin “Birinci Said” olarak adlandırdığı, zamanın harikası bir kişilik ortaya çıktı. Aslında bütün bunlar, ilerdeki yıllarda telif edilecek ve dünyaya mal olacak olan Risale-i Nur Külliyatı için bir hazırlık döneminden ibaretti. İlâhî kader, böylece, Nurs’lu Molla Said’i, Risale-i Nur Müellifi Bediüzzaman yapıyordu.

Kaynak: iikv.org

Ey Asla Mağlup Olmayan Gâlip!..

Günün Ayet-i Kerime meali…

Bismillahirrahmanirrahim

Ey iman edenler! Sabrederek ve namaz kılarak Allah’tan yardım dileyin.

Şüphe yok ki, Allah sabredenlerle beraberdir.

“Bakara Sûresi 153. Ayet Meali”

……….

Günün Hadis-i Şerif’i…

Bismillahirrahmanirrahim

Hz. Peygamber Sallallahu Aleyhi Vessellem şöyle buyurdu:

İslam garib olarak başladı, tekrar başladığı gibi garib hale dönecektir. Gariblere ne mutlu!

(Müslim, İman 232)

.…….

Risale-i Nur’dan;

Nefsini ıslah etmeyen başkasını ıslah edemez. öyle ise nefsimden başlarım..

(21. Söz’den)

…….

Cevşen’den ;

46.
Ey asla mağlup olmayan gâlip,
Ey yaratılmış olmayan sanatkâr,
Ey mahluk olmayan yaratan,
Ey kendisine sahip olunamayacak mâli,
Ey mağlup ve zelil olunamayan kâhir,
Ey yüceltilmeye ihtiyacı olmayan yüce,
Ey korunmaya ihtiyacı olamayan koruyucu,
Ey yardıma ihtiyacı olmayan yardımcı,
Ey (biran bile gâip olmayan) şâhid,
Ey (asla) uzaklaşmayan yakın!
Münezzehsin sen,

Ey kendisinden başka bir ilah olmayan…
Kurtar bizi ateşten ey Rabb’im!

…….

Esma’ül Hüsna’dan

El-Evvel: Başlangıcı olmadığı gibi, bütün varlıkların başlangıcı da Onun ilim ve kudretine bağlı olan; herşeyin ilk hali ve aslı Onun ezelî ilminin düsturla-rıyla tanzim edilen.

El-Âhir:
Sonu olmayan, herşeyden sonra varlığı devam eden; bütün varlıkların neticesi kendisine bakan ve Ona dönecek olan; herşeyin son noktası, nesli, geleceği ve neticesi Onun emir ve kudretiyle tanzim edilen.

www.NurNet.Org

Stuttgart Okuma Programı Ardından

Barla Medresesi Mannheimdan Esselamun aleykum;

Her ne kadar Türkiye’deki hizmetler kadar olmasa da, bizler de Risale-i Nur’dan aldığımız enerji ile Almanya’da Risale-i Nur’ları okumayı ve bu hakikatlere aç olan insanlara okutmayı gaye edinerek, Almanya’daki ara tatillerde okuma programlari düzenlemekteyiz.

Barla Medresesi Mannheim’ da genç ve ögrenci cemaatin yoğunluğu nedeniyle bu tatiller bizler için çok önem taşıyor. Almanya’da ve Avrupa’da her sene 2 haftalik Paskalya Tatilerini firsat bilip 1 hafta büyükler olarak Köln´de, 1 hafta da genç kardeşlerimiz için Stuttgart’ta okuma programı düzenledik. Türkiye Manisa’dan değerli hocamız Rahmi Akman´da programımıza katıldı ve Risale-i Nur bilgisi ile bizlere önemli katkılar sağladı.

Program sonrası yaptığımız değerlendirmede gençlerin okumaya olan ilgisinin arttığını gözlemledik. Cemaatimiz içinde bir Alman müslüman kardeşimiz de bulunmaktadır. Kendisi şu anda Risale-i Nur’lari Almanca olarak okumakta ve Almanca sohbetler yapmaktadır.

Kimileri için bu tür tatiller kayak merkezleri ya da deniz kenarlarinda tatil yapmak iken, bizler için bu tatiller hizmet, mesveret, okuma programı demektir. Önümüzdeki ara tatillerinde okuma programlarımız bir baska şehirde devam edecektir.

Bu arada Almanya’da yaşayan insanimizin ve bilhasa gençlerimizin Risale-i Nur’a karşı olan ilgi ve merakını sevinçle gözlemlemekteyiz. Son bir sene içinde ciddi manada bu konunun üzerinde duruyoruz ve çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

Rabbimizin ihsanı ile önümüzdeki yıllar içerisinde bu nurlu daire Avrupa’da hızla gelişecektir. İstirhamımız şudur ki Avrupada hizmet oldugunu bilin ve bizlere dua ediniz.

Barla Medresesi Mannheim olarak inşallah sizleri bilgilendirmeye devam edecegiz.

Selam ve Dua ile

Barla Medresesi Mannheim / Almanya

www.NurNet.Org

Ali Uçar’ın Okuma Programı Hatırası

Ali Uçar on, on beş öğrenciyle okuma programı yapıyordu. Yanına uğrayıp bir iki gün kalayım dedim. Beni görünce çok sevindi. Ancak onu üzüntülü gördüm. Sebebini sordum, o da anlattı:

Hafız Ağabey, iki gün önce hafızalardan silinemeyecek müthiş bir olay yaşadık. Olayın şokunu hâlâ üzerimizden atabilmiş değiliz. Dün değil evvelki gece kurşun sesleriyle uyandık. Sanki imha edilmek üzere cephede basılmış şehit adayları gibiydik. İnanın İsmail Ağabey, “gibisi” bile fazla. Eğer kaderde yağlı kurşunlarla şehit olmak varsa, o, bu geceden başka zaman olamazdı her halde. Ölüm, kapıda değil, odanın içinde kol geziyordu. Duvarlara çarpan kurşunlar, yavaş yavaş yanımıza düşüyordu. Feleğimiz şaşmıştı, ne olduğunu bilememiştik. PKK militanları, bizi yok etmek için yapmışlar bu saldırıyı.

Bir ara kurşun sesleri kesilince onlar duyacak şekilde bağırdım: “Buraya kitap okumak için geldik, elimizde silah yok. Yakına gelmeniz, yüz yüze görüşmemiz daha uygun olacak.

Silahlı üç kişi, elleri tetikte, namlular bize dönük olarak yavaş yavaş yanımıza geldiler. Her an tetikler çekilebilir, namlular patlayabilirdi. Ben onlara nur talebesi olduğumuzu, buraya kitap okumak için geldiğimizi, Bediüzzaman’ın da onların hemşehrisi olduğunu, dinden imandan kimseye zarar gelmeyeceğini, başkasına zarar vermeyeceğimizi anlattım. Bediüzzaman’ın da yaz aylarında gelip burada kitap okuduğunu, bunun için burayı tercih ettiğimizi söyledim. Biz anlatırken biraz uzakta pusuda olan arkadaşları, yanımızdakileri iki de bir çağırıyorlardı. Ben bir an etrafıma baktım, bir de ne göreyim, Üstad sağımda ayakta duruyor. Tekrar tekrar baktım, evet üstad sağımda ayakta duruyordu. Aldığım maddi ve manevi kuvvetle konuşmalarıma devam ettim.

Silahlı üç kişi, çağıran arkadaşlarının yanına gitmedikleri gibi, üstelik mevzideki arkadaşları çıkıp çıkıp bizim yanımıza geliyorlardı. Bu ara mumları yakarak çay suyu koyduk. Yaklaşık iki saat kadar konuştum. Onların hepsi de karşıma geçmiş dinliyorlardı. Ben konuşmalarımda, bütün insanlığın, Türkiye’nin ve Doğu’nun nasıl kurtulması gerektiğini, İslam’ın bizi kardeş yaptığını, imanın ne derece büyük bir kuvvet olduğunu anlattım. Çay içerken bile anlatıyordum. Onlar kalkıp gittiğinde vakit sabaha yakındı.

Dün tekrar gelip bizi yakın köye, yemeğe davet ettiler. İyi ki geldiniz Hafız Ağabey, bu akşam oraya birlikte gideriz. Hem o köyün imamı Ali Hoca, Risale-i Nur’a muhalifmiş, ona da eserleri ve Risale-i Nur davasını anlatırız.”

Ali Uçar’ın teklifini kabul ettim. Benim için bu teklif, gayet renkli bir hizmet şekliydi. Kendi insanım olan, fıtratını ve mizacını bildiğim bu kimselere üstadımı anlatmak hem büyük bir zevk hem de büyük bir görevdi. Köye vardık. Ali Hocaya bu asrın tefsiri olan Risale-i Nur’un mahiyetini anlattık. Ali Hoca, çok memnun olduğunu ve bir takım yanlış kanaatlerinin izale olduğunu ifade etti. Köy gençlerine de İslam’ın kardeşliğini tarihi misallerle anlatarak onlara faydalı olmaya çalıştık. Onlar da fevkalade memnun kaldıklarını belirttiler.

Bir gaza dönüşündeki an gibi, kendimizi mutlu ve rahat hissederken Ali Uçar’a bir daha, Üstadı sağ tarafında nasıl gördüğünü sordum. O da tekrar anlattı ve ekledi:

Ben böyle çok defa Üstadı yanımda görüyorum.”

Kaynak: Cevaplar.Org

Almanya İnternet Hizmetleri Mektubu

Risale-i Nur‘dan mülhem şevk ve hizmet aşkı bizi nuru İslam‘ı karanlık gönüllere ulaştırmaya yönelik düşüncelere sevk etti…

Bahusus genç dimağlara internet kanalı ile varabilme yolunu keşfettikten sonra kollarımızı sıvayıp almanca dilinde gelmiş geçmiş bin civarında İslami sitenin en büyük ve kapsamlı sitesini – Rabbimizin de özel inayet ve lütfu ile – meydana getirebilmeye muvaffak olduk!

Sitemizde Risale-i Nur’un yanında Kuran Meallerinden Hadis Külliyatlarına kadar tüm İslami ilim ve manevi marifet huzmelerini sanal dünyaya da yansıttık…

Sanal dünya olsa da gerçek sanılan günlük dünyamıza etkisi göz ardı edilecek gibi değil…

Verilen yoğun emekler, ekilen tohumlar bu dünyada dahi ahiret meyveleri vermeye başladı…

Niye vermeseydi ki! Rabbim kefereye bile sayine terettüp eden mevzularda vehmi ihlasına binaen sebepler dairesinde sonuçlar halk ediyor…

Gün be gün sitemize gelen akış artıyor… Karanlıklar içinde bocalayan kalabalıklar sanal dünyada adeta bir deniz feneri bulmuş gibi bize koşuyor…

Elhamdülillah, şimdi binden ziyade insan sitemize mutad bir şekilde teveccühlerini arz edip, nurani hakikatlere medhü senalar yağdırıyor ziyaretçi defterlerine ve biz de “Haza min fadli rabbuna” deyip tahdisi nimet tepelerinde coşuyoruz…

Hele hakikati arayanlara vesile olup ihtidalarını görünce tüm yorgunluklarımızı bir çırpıda unutuyor, maratonda hedefe varan koşucu gibi durmak yok bu yol cennet yolu deyip daha fazla yok mu mülahazaları ile hel min mezid-kahramanları izinde küheylanlar gibi çatlayıncaya kadar koşturuyoruz…

Son günlerde profesyonel bir sanatçıya – özellikle nurlardan derlediğimiz çiçeklerle -suallerine kalp ve kafayı feth eden cevaplar arz edince, ruhi hastalıklarına Kuran alemi kebirinde risale eczanesinden aldığımız ilaçlar sununca – kendisi bir bayan olan bu Alman – manevi bir gün (Cuma) ve kutsi bir mekanda (mescid) şehadet getirip hemşiremiz oldu

İnternet Aleminde edindiğimiz tecrübe ve intibahlar istikametinde tercümelerin ehemmiyeti ayan-beyan zuhur etmiştir… Ümidimiz odur ki en kısa zaman da yapılacak intizamlı ve sistematik çalışmalarla risalelerin en azından tüm önemli dünya dillerine tamamen tercüme edilmesi…

Risaleler öyle bir hüviyet arz ediyor ki sanki bire bir bugün için yazılmış – o kadar kopyala-yapıştır veya al-ver yapıyoruz ki risalelerden – sırf maddi sebeplerle açıklamak mümkün değil.

Batı dünyası manevi buhranlar yaşıyor – belki hiç yaşamadığı gibi. Hakikatlere o kadar büyük bir ihtiyacı şedit mevcut ki kuru-bayat ekmek mesabesinde olan İslam cereyanlarına bile dalga dalga akıyorlar…

Biz Kuran talebeleride – Kuranın bu asırdaki tefsiri hakikisi ve belki mütemmimi akide-i İslam olan nurları – en güzel bir biçimde ihlas ve uhuvvet gibi manevi değerlere verilen önem çerçevesinde tüm meşru maddi sebeplere de dört elle sarılıp insanlara hem fani hem baki alemlerini kurtaracak iman hakikatlerini ulaştırmalıyız…

Duamız: Ya Rab! Bizi hizmet yolunda son nefesimize kadar sıratı müstakim üzere ihlasla muvaffak eyle! Amin! Amin! Amin!

Site: http://islamaufdeutsch.de/

NurNet.Org Sunar

Dünyanız Nurlansın.

Exit mobile version