Parayı Müslümanca kazanıp Müslümanca harcamak da ibadettir

ev paralarMüslüman, zengin olmalı. Çünkü İslamiyet maddi ve manevi terakki ile ayağa kalkacaktır. Maddi kalkınma ise tüketmek değil üretmektir. Müslümanlar gösteriş için değil, İslam âleminin güçlenmesi için zengin olmalıdır.

İslam âleminin güçlenmesi için maddi kalkınma gerekliyken, iç huzurumuzu temin etmek için lükse gerek yoktur. Kıymetli olan maddi rahatlık değil, manevi rahatlıktır. Adam incecik yer yatağında yatıyor. Başka eşyası yok. Pencereden soğuk giriyor. Karnı bazen aç, bazen tok ama huzurlu. Sabah uyanıyor, evden çıkıyor; konuya komşuya gülümsüyor. Böyle insanlar gerçekten var. Kimisi de konforlu dairelerinde canım sıkılıyor diye ağlıyor. İşte bu hal gösteriyor ki mutlu olmak lokantaların, otellerin, tatillerin işi değil. İnsan parayla ev alır ama huzur alamaz.

Biz Müslümanlar, en büyük nimetlere mazhar olmuşuz. İnsan olarak yaratılmışız ve son peygamberin ümmeti olmuşuz. Evvela bu nimetlerin farkında olmak lazım. Ve inançta Müslüman, fiiliyatta kapitalist olmamak lazım.

Müslüman zengin olmalı dedik ama zengin gibi yaşamamalı. Neden? Çok rahat yaşamak, dünya sevgisini artırır. Dünya nimetine bağlılığı artırır. Dünyaya bağlılık, insanın içine korku verir, huzursuzluk verir. İnsan huzursuzluğunun veya hastalığının sebebinin, maddiyatın içinde yüzmekten kaynaklandığını anlamaz bile. Zengin hayat, insana dünyadaki küçüklüğünü unutturur, insan büyüdüm sanır. Hâlbuki insan acizdir. “Dünya sevgisi hataların başıdır.” deyip konforlu hayatı terk edebilmek meziyettir.

İnsan, kendine hep hatırlatmalı; “Her an ölebilirsin, öldüğünde malın mülkün dünyada kalacak, bu paralar seni cennete götürmez.

Tabak tabak yemekler, çeşit çeşit elbiseler, çekmeceler dolusu takılar, oturacak yer bırakmayan mobilyalar… Müslüman, bunların içinden ayıklanmayı bilmeli; Müslümanlığını unutmamalı, uyanık olmalı. Yoksa ibadetlerimiz namaz ve oruçtan ibaret kalır. İbadetlerimizi külli ibadete yükseltemezsek namaz ve orucumuzu da kaybederiz. İbadeti külli ibadete yükseltmek, ibadeti hayatımızın her anına yaymak, her anında yaşamak demektir. Parayı Müslümanca kazanıp Müslümanca harcamak da ibadettir, güzel ahlakın güzel bir örneğidir.

Kazancımız helal diye çok harcama yapılmamalı. Mesela yağ, un gibi gıdalar helal gıdalardır. Ama şimdi doktorlar uyarıyor; bunları çok tüketirseniz sağlığınıza zarar verir, diyorlar. Yani her şeyin aşırısı zarardır. Aşırıya kaçmak ifrattır. İfrattan uzak durmak edeptir. Orta yol, sıratı müstakimdir. İsraf edenler bu yolda yürümekte zorlanırlar.

E ne yapacağız? Evvela Peygamberimiz’in ve hane halkının yaşayışı bize örnek olmalıdır. Allah Rahman ve Rahim olduğundan dünyayı cennet edecek prensipleri bize bildirmiştir. Zengin ve fakir arasında uçurum olmaması gerektiğini öğreniyoruz. İslamiyet’te kitle kalkınması vardır. Komşusu peynir bulamazken yemeğin üzerine bir de baklava yiyen, kâmil mümin değildir. Müslüman verendir, verdiğiyle sevinendir.

Müslümanlar artan mallarıyla İslam’a hizmet etmeliler. Yedirmek, giydirmek güzeldir. Ramazan’da zekât vermek güzeldir. Ama hizmet bu kadar değildir. Kur’an kursları, kütüphaneler kurulmalı. İmkânsızlıklar içinde ilim yapmaya gayret edenlerin elinden tutulmalı. İstihdam oluşturacak işler kurulmalı. Kitle kalkınması böyle gerçekleşir.

Hekimoğlu İsmail / Zaman