Peki Bu Nasıl Olur?

Yumurtalar Uçmaz Ama Yumurtadan Çıkanlar Uçar

“Üstlerinde kanat çırpan kuşları görmediler mi? Onları havada tutan Rahmân’dan başkası değildir. O her şeyi hakkıyla görür.” (Mülk suresi, 19)

Bir kuşun kanat çırparak uçmasına maddelerin içinde en zayıf olan hava unsuru yardım eder.

Kuş, bir kanat çarpışıyla havaya basar ve yükselir.

Kuşlar uçtuklarında dünyanın çekimine meydan okurlar adeta.

Hava da kendisinden daha ağır olan kuşları sırtında taşır. Bunların sayısı bir olmuş, milyar olmuş farketmez.

Bilir misiniz? Kuşun kanat indirirken sımsıkı birleşen tüyleri, kanat kaldırırken birbirinden ayrılır.

Neden?

Aralarından hava rahatça süzülüp geçsin diye.

Fakat kuş, tüylerinin aldığı bu şekilden tamamen habersizdir. O sadece kendisine verileni ve bunu ilham edilen şekilde kullanmasını bilir.

Kaldırma kuvveti nedir?

İtme kuvveti nedir?

Hücum açısı nedir?

Kuş bunların hiç birini bilmez… Ama bilmese de uçar…

Bir kuşun vücudunda o kadar önemli işlemler ve olaylar gerçekleşir ki, tüm mühendislik hesapları bunların yanında ancak boş bir hayalden ibaret kalır.

Bir kuşun her şeyi mükemmel bir uçuş için planlanmıştır. Solunum ve sindirim sistemi, dolaşım ve iskelet sistemi, duyuları, kanatları, kuyruğu ve en önemlisi de tüyleri…

En ince ayrıntısına kadar bunca sayısız ince ayar hesaplar ve tedbirler, hep bir kuşu uçurmak için düzenlenmiştir.

Ve düşünün şimdi: Gökyüzünde uçan uçaklar düşerken acaba kuşlar neden düşmüyor diye…

Yaratılan her şey Yüce Yaradanın mührünü taşır.

Varlıklarda tesadüfe tesadüf edemezsiniz.

Eğer tesadüf aramaya kalkarsanız, bir kuşun en küçük bir tüyünün ağırlığı altında ezilirsiniz.

Bir kuşun uçuşu meydan okuyuştur yerlere ve göklere…

Kuşların her biri; yerler ve gökler Rabbinin adıyla uçar.

Onun adıyla uçanın karşısında gökler açılır, dünya küçülür.

Uçan kuşun her kanat darbesinde; bir yumurta sarısından milyonlarca güzelliği çıkarıp dünya semasını şenlendiren ilahi sanatın mührü vurulur göklere.

Okuyan okur, bakan görür ve dersini alır.

Rabbinin sanatı karşısında akıl ve kalb sahipleri hayran kalır…

Selçuk Yıldırım – Zafer Dergisi