Peru’lu Amira’dan Allah’a yaklaştıran kapı müjdesi!

Peru’da Risale-i Nur’ları okuyarak İslam’ı seçen, hukuk talebesi (Amira) Amine’nın Risale-i Nur hakkındaki hissiyatını anlattığı mektubudur…

ALLAH’A YAKLAŞTIRAN BİR KAPI

Yakın zamanda Risale-i Nur külliyatı hakkındaki izlenimlerimi belirtmek isterim. Bu külliyatın insanı Allah’a yaklaştıran ve “Allah”a duyulan “imanı’’ daha da arttırılmasına yardımcı olan bir kapı, bir çıkış yolu olması sebebiyle son derece değerli bir kaynak olduğu görüşündeyim. Eserlerin içeriğinde iletilmek istenen mesajlar insan ruhunun nurlanması ve yücelmesi için son derece zengin ve anlamlı olduğunu düşünüyorum. Bu fevkalade kitapçıklar aracılığıyla verilmek istenen mesajların gerçekten kalbinin derinliklerinde bir yerde Allah inancı taşıyanlara ve buna sahip olma şansını elde edememiş kalplere hitap ettiğine gönülden inanıyorum. Risale-i Nur; bir insanın anlama kabiliyetinin en derin noktalarına varabilecek kadar son derece zengin bir içerik sunarak tecrübe edinilmesine ve bu vesileyle mantıklı düşünme yolunda büyük bir kapı açıyor.

RİSALE-İ NUR’DA YAKALADIĞIM MESAJLAR SAYESİNDE MÜSLÜMAN OLMAYA KARAR VERDİM

Risale-i Nur külliyatından ilk okuduğum kitaplardan biri ‘Küçük Sözler‘ di, bu kitabı okurken iletilmek istenen mesajı ruhumun derinliklerinde hissettim. Çünkü, içeriği; okuyucuya öyle mantıklı ve doğru geliyor ki; içinizdeki “iman”a kulak vermenizi sağlıyor ve onun daha da inkişafına vesile oluyor, adeta kalp gözünüzü açıyor. Tıpkı Buenos Aires’te yayınlanan “Nur-u İman” adındaki radyo programını dinlerken söylediğim gibi; “Şu bir gerçek ki Allah’ a gönülden bağlanmak için bir niyetiniz varsa ya da bunu hissetmek, yaşamak için hayatınızın buna değdiğini düşünüyorsanız, durup kendinize şunu söylemelisiniz; Anlamı olmayan bunca şey ve kazanımlar, deneyimler artık yeter ve hayatta tek değerli olan şey Allah’a farklı şekillerde secde etmek, O’na kulluk etmektir.” Bu bağlamda, Risale-i Nur’un bana son derece yardımcı olduğunu söylemeliyim. Henüz İslam dini üzerine araştırmalar yapıyordum ki Risale-i Nur kitaplarını okumaya başladım ve bu kitaplarda yakaladığım mesajlar sayesinde Müslüman olmaya karar verdim ve hala defalarca okuduklarım da oluyor, özellikle de “Hastalar Risalesi“ni…

O HER ŞEYİ BİLİR, O ALÎM’DİR

Bu kitapta sıkıntıya düştüğümüzde, problemlerimiz olduğunda, hastalandığımızda, üzüldüğümüzde ya da kalbimiz kırıldığında, bu gibi durumlar aslında bizi, içinde bulunduğumuz bu fani hayatta düşünmeye sevk ediyor. Çünkü hastalıkla beraber hayatımız duruyor, ne yaptığımız ya da ne istediğimiz hakkında düşünmemizi sağlamakla birlikte, hayatımızda bizim için, gerçekte değerli olanı ortaya çıkarıyor. Çünkü biz hayatımızdaki maddi olumsuzluklara ciddi üzülürken, asıl bizden akıp giden manevi değerlerimize daha az önem verebiliyoruz. Tıpkı şu cümlede belirtildiği gibi: “mesela, karanlık olmazsa, ışık bilinmez, lezzetsiz kalır. Soğuk olmazsa hararet anlaşılmaz, zevksiz kalır…” Burada da belirtildiği üzere, bazı şeylerin yokluğunu hissettiğimizde ancak onların değerinin farkına varıyoruz, bu her şey için geçerli. Her şey, “hayır” da “şer” de Allah’tan gelir, bu “şer” bir hastalık ya da halledilmesi gereken bir problem de olabilir. Aslında bunlar insanın hatalarını düzeltmesi için ona yardım ederler. Her bir duruma, hastalığa ya da üzüntülü, kederli bir duruma olumlu bir şekilde yaklaşmalı ve bunlar için Allah’a şükretmeliyiz. O her şeyi bilir, O Alîm’dir. Bu kitapta başımıza gelen kötü durumların ya da olayların bize aslında tecrübe kazandırdığını ve bizi daha iyiye hazırladığını öğrendim, şükretmek için hayatta dara düştüğümüzde yeniden ayağa kalkmamızı ve yeniden başlamamız gerektiğini keşfettim. Ve Risale-i Nurlar sayesinde, hayatımı ve etrafımda gelişen hadiseleri düşünüp, süzgeçten geçirmek için hayatımı bir noktada durdurmayı öğrendim.

HAYATIMDAKİ EN VERİMLİ, EN ZENGİN KAZANÇ

Küçük Sözler” den çıkardığım ve öğrendiğim en önemli nokta Allah’a yalvarma ve ibadet konusu oldu. Eğer bir şeyi Allah rızası için yapıyorsak, O’nun iltifatını ve muhabbetini kazanacağımıza ve böylece hayatta korkusuzca, güçlü, kararlı ve istikrarlı bir yol alabiliriz. O’nun rızası sayesinde, hayattaki amaçlarımızı gerçekleştiriyoruz. Dualarla ona yalvarmak, ibadet etmek, bizi Yaradan’a günlük yaşantımızdan küçük de olsa vakit ayırıp dua etmek çok önemli. Bu, benim için hayatımdaki en verimli, en zengin bir kazanç oldu. İbadet, sanki vücudumun enerjisini harekete geçiren bir şey gibi. “Küçük Sözler“de ibadet etmenin ne kadar önemli olduğunu derin bir şekilde kavrama imkânına sahip oldum. Bu sebepten ötürü, Risale-i Nur’un tüm kitaplarının oldukça önemli eserler olduğunu ve içeriğinin son derece derin bilgi ihtiva ettiğini tasdik ediyorum. Allah’a yakın olmaya ihtiyacı olan daha fazla insana ulaşabilmeyi dilerim. Çünkü bazen O’na ulaşacak bir yol bulamayan ya da bunun nasıl olacağını bilemeyen nafile, boş düşünce ve istekler taşıyan insanların olduğunu biliyorum. Onlara, bu şekilde kendilerine yardım edecek bir el uzanmadan o şekilde kalmalarını istemediğim için, Risale-i Nur Külliyatı aracılığıyla İslam’ın yayılması ve Allah’ın kullarına vermek istediği mesajların iletilmesi bakımından bu eserleri son derece değerli buluyorum.

BİR MAHKUM TABİAT RİSALESİ’Nİ OKUYUNCA…

Hapishanedeki insanlara yönelik Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin yazdığı Meyve Risalesi, Risale-i Nur’un Latin Amerika’daki temsilcilerinden biri olan Ahmed Karadaş ile Peru’nun başkenti Lima’nın büyük bir hapishanesi olan Castro Castro’da bir toplantıya kendi gözlerimle tanıklık etme imkânına nail oldum. Her ülkede kültürün önceliği olmanın da ötesinde, hapishanede yatan tutukluların çoğu Allah’ın rızasını almaya hayli istekli görünüyorlardı. Tutukluların çoğu birer insan olarak içlerinde hassasiyet ve Allah’a karşı bir inanç beslemelerine rağmen sadece bu zamana kadar bu iman duygusunun kalplerine yerleşmesini sağlayacak herhangi bir imkâna sahip olmadıkları için, Allah inancından çok ama çok uzaktalar. Bundan dolayı bu hapishane köşelerinde olabildiğince dertli, kederli ve aciz bir şekilde yitip gidiyorlar. Risale-i Nur eserlerini dikkatli bir şekilde hepsi dinledikten sonra sorular sormaya başladılar. Hatta bir mahkum dağıttığımız Tabiat Risalesi’nden biraz okuyunca, ”Ben müslümanları başka bir varlığa tapıyor sanıyordum. Halbuki görüyorum ki aramızdaki fark çok az. Bu kitaplar çok hoşuma gitti ve bunları okumak istiyorum’’ dedi. Ve diğer mahkumlar da aynı heyecanla okumak istediklerini belirtiyorlardı. Biz de eserlerden hapishane kütüphanesine koyacağımızı söyleyince çok sevindiler.

BENİ ÇOK ETKİLEYEN BİR CÜMLE VAR

Mahkumlar özgürlüklerinden mahrum olsalar da herhangi bir imanlı zat gibi kendi özgür ruhlarını imanı kazanarak bulabilirler. Çünkü bu özgürlüğün kökleri, kalbimizde yeşeren imanın filizlenmesiyle gelen ferahlıktan, her birimizin kendi ruhunda işlenmekte ve tesis etmektedir. Hepimizin bir kalbi var ve bu sebepten ötürü en safi duygularımız sayesinde bu özgürlüğe erişebilme potansiyeline sahibiz. Şükürler olsun ki Allah bunu hepimize ihsan etmiş. Bu konuyla ilgili ruhumda gerçekten yankılanan ve beni çok etkileyen bir cümle var. Bu, kuşkusuz herkes için ve özellikle de hapishanede olan ve önceki karışık hayatları içinde ruhsal huzuru bulamamış tutuklulara yönelik söylenmiş bir söz: “O’nu tanıyan ve itaat eden zindanda dahi olsa bahtiyardır, O’nu unutan saraylarda da olsa zindandadır, bedbahttır.

Böyle muhteşem ve anlamlı bir cümleyi defalarca okuma imkânına Lima-Peru’da bulunan yüksek güvenlikli Castro Castro hapishanesinde buldum. Burada çok vahim suçlar işlemiş insanlarla karşılaştık. Ama hata yapmak insana has bir özellik. Sonsuz Güç Sahibine ve en adil karar vericiye ve hesap gününün sahibine yakınlaşma konusunda oldukça hevesliler. Tutukluların çoğu, belki af dilemek, tövbe etmek ve belki de hayatın gerçek anlamını, yalnızca Allah için değerli kılmak adına ilk kez de olsa yakalamak için O’na yakınlaşmaya gayret gösteriyorlar. Bu insanların bu makama, bu seviyeye erişebileceklerine gönülden inanıyorum. Allah’a yakın olmaya en çok onlar ihtiyaç duyuyorlar. Aslında, Rabbimizden uzaklaşmaları onları bu hapishanelere getirdi. Bu sebepten dolayı, bir insanın sahip olabileceği en büyük zenginlik olan imanı, bu vicdani huzura, Risale-i Nurlar vasıtasıyla birkaç kişi olsa da kavuşmalarını diliyorum, inşallah!.

Son olarak, Peru’nun Başkenti Lima’dan Türk kardeşlerime muhabbetle selamlarımı gönderiyorum. Bizler, Latin Amerika’daki kardeşleriniz olarak Risale-i Nur’dan istifade ediyoruz ve sizleri ve bu büyük muvaffakiyetinizden dolayı ki kutluyor, teşekkür ediyoruz ve dualarınızı bekliyoruz.

Kardeşiniz Amira Amine

Kaynak: Risale Haber