Peygamber (sav)’in Mucizeleri

Peygamberimiz (sav) daha dünyaya gelmeden önceki asır irhasat nev’inden Peygamberimiz (sav)’in hassas kalbinden hissi kablel vukua binaen fahri alemin geleceğini ihbar etmiştir, o asır Peygamberimiz(sav)’den feyiz almak süretiyle keramet sahibi oluyor daha O gelmeden onun geleceğini haber veriyor. Diğer mucizelerinden gayptan vermiş olduğu haberler; normalde insan geçmişi ve geleceği bilemez, aklen düşünmekle de bilinmez, yarını bilemediğimiz gibi istikbali hiç bilemeyiz, ama Peygamberimiz (sav) hem geçmiş ümmetlerin hallerinden, hem gelecekte meydana gelecek olaylardan doğru olarak haber veriyor.

O’nun tayyar olan ruhu zamanın ve mekânın kalıplarını parçalayarak hem maziyle hem gelecekle buluşuyor ve oralardan haber veriyor. Bir kısım mucizeleri de meydan okumak olanlar; Ben alemlerin Rabbinin elçisiyim dediği zaman, nereden bileceğiz? Delilin var mı? Diyorlar, bunun üzerine Peygamberimiz (sav) bazı mucizeleri gösteriyor. Peygamberimiz (sav)’in işaretiyle ayın ikiye bölünmesi, parmaklarından sular akması, davetiyle ağacın yerinden gelmesi, hayvanların onunla konuşması gibi durumlar, bunların bin kadarı kitaplarda geçiyor, bunlar tek kaynaktan da gelse bütün olarak bakıldığında manen mütevatirdirler.

Peygamberimiz(sav)’in lisanından hidayet nurları saçılıyor, buna sembol olmak üzere de parmaklarından, sular fışkırmış. Ağacın, taşın, hayvanın Peygamberimiz (sav)’le konuşması, manevi hayatındaki hidayet cemadat ve hayvanata da sirayet ederek nutka getirmiştir, onları konuşturmuştur. Kamerin ikiye ayrılması, semanın kalbi hükmünde olan kamer mübarek olan kalbiyle inşikakta bir münasebat peyda ederek mübarek parmağının işaretiyle şak etmiştir. Ayın ikiye bölünmesi manen mütevatirdir. Sahabeler; mucize talebi üzerine Peygamberimiz (sav)’in eliyle aya işaret etmesiyle ayın ikiye ayrıldığını anlatıyorlar. Bu mucize mütevatir bir şekilde bize kadar gelmiş, bütün tefsir kitaplarında “ay inşakak etti” ayeti bu manada anlatılmış.

Ayetin evvelinde kıyamet yaklaştı buyruluyor, devamında da ayın ikiye bölünmesi nazara veriliyor. Kuran’ı inkar eden dahi Kuran’ın bu manasına ilişmemiştir, mucizeyi ret etmiyorlar ama sihir olarak telakki ediyorlar. İnşikak; hem ani, hem gece, hem gaflet vakti, hem bulutların olması, ayrıca orada gece iken başka coğrafyalarda gündüz olması, gibi farklılıkları barındırıyor, bu şekilde farklılığın olması bütün alemin görmesine engel olmuştur. Sihir diyenler merak edip kervanlara soruyorlar, onlarda gördük diyorlar ama inanmak istemeyenler “demek ki artık O’nun sihri semaya da tesir ediyor” diyorlar. Kuran’ı Kerim bunun böyle olduğunu anlatıyor.

Peygamberimiz (sav)’in peygamberliğinin çok delilleri var, bunlardan birisi en birincisi ve en büyüğü Kuran’ı mübindir, diğer mucizeler hissi mucizelerdir, ayın bölünmesi, parmaklarından su akması, hayvanların konuşması, hepsi göze hitap eden mucizelerdir, bir defa meydana gelir bir daha görünmez. Günümüz de Peygamberimiz (sav)’in peygamberliğini mucizelerle anlatmaya kalksak, muhatap“ ayın ikiye bölündüğünü, parmaklarından su aktığını ben görmedim” diyebilir, ”bunlar bana delil değildir” diyebilir, bizimde itiraz etme hakkımız olamaz, biz bunları imanımızdan dolayı mucize kabul ederiz, ama Kuran’ı Kerim önümüzdedir, o akla da hitap eden bir mucizedir ve onun benzeri günümüzde de getirilememiştir, o açıdan Kuranı Kerim’e mucize-i halide deniliyor, daimi mucize, aynı zamanda mucize-i kübra en büyük mucize deniliyor.

Peygamberimiz (sav)’in gelmeden önceki olan hadiselere, Peygamberimiz (sav)’in kendisine, gayb hakkında söylediklerinin vukua gelmesine, bütün bunlara Peygamberimiz (sav)’in nübüvvetinin etrafında bir daire bir kale şeklinde peygamberliğini korumakta olan surlar gibi bakınız, Muhammed(sav)’in nübüvveti de ortada merkezde. Veyahut sultanın etrafında onu muhafaza eden askerler gibi bakınız ki evhamlar def edilebilsin.

Japonlar Bediüzzaman hazretlerine şöyle soruyorlar – Bizi kendisine çağırdığınız İlaha açık deliliniz nedir? Bediüzzaman Hazretleri yukarıda anlatılanları anlattıktan sonra, -İşte Muhammed (as) demiştir. Tabi bunu söylemek delil için yeterli olmayacağı için delillerle açıklanması icap etmiş. Fen ve felsefenin sorduğu -Nereden geliyorsunuz? Nereye gideceksiniz? Kimin emriyle hareket ediyorsunuz gibi sorulara İnsanlık adına, insanlığın hatibi, medarı iftiharı Peygamberimiz(sav) bu soruların cevabını vermiştir. -Ey bu soruları soran zat! Bizler Allah’ın emriyle, vücut elbisesi giydirilmiş ve ömür sermayesi verilmiş bir şekilde Kudreti İlahiye’nin dairesinden memuriyet sıfatıyla, salih amellerle günahlardan kaçarak bu dünyada cennete layık bir hale gelmek için gönderildik.

Çetin KILIÇ

Kaynak; Muhakemat dersleri Şadi EREN.