Rabbim imhal eder(mühlet verir) ama asla “İHMAL” etmez!

Zalimlerin nasıl zelil duruma düştüklerini hep beraber seyrediyoruz. Oysaki onlar, bu zulmün bin yıl süreceğini, Allah’ın bile buna mani olamayacağını parmaklarını sallaya sallaya iddia etmişlerdi.

İnkar edenler sanmasınlar ki, kendilerine mühlet vermemiz, onlar için hayırlıdır. Biz onlara mühlet veriyoruz ki, günahlarını artırsınlar ve onlar için alçaltıcı bir azap vardır.” (Ali İmran Sûresi. 178)

Rivayet edilir ki, Bermekî Hanedanlığı’nda önemli bir makamda görev yapan bir zat yaptıklarının neticesinde oğluyla beraber zindana atılır. Oğlu babasına sorar:

“Babacığım! Onca izzet ve saltanattan sonra, aklımıza gelmeyen başımıza geldi, adi bir suçlu gibi zincire vurulup hapse atıldık, der! Bunun üzerine babası:

Evladım! Mazlumun duası geceleri yol alır ve Allah’a ulaşmak için hızla yol alırken, biz gaflete daldık. Bu zevk-ü sefanın, saltanatın, demir yumruğun hep böyle süreceğini zannettik. Fakat mazlumun duasının er geç Allah’a varacağını hesaplayamadık. Hâlbuki Allah hiç bir şeyden gafil değildir, diye cevap veriyor.”

Evet, tarihi ibretle incelersek, kendi halklarına bile, hayvanları tiksindirecek, insanları insan olduğundan utandıracak akıl almaz işkenceler yaptıran, zulmeden zalimler, zorbalar dünya üzerinde hep var olagelmişlerdir. Ve bu dünya var oldukça da despot ve zalim kişiler de hep olacaktır. İşte bunun için; “cehennem lüzumsuz değil.” İşte bunun için, Kur’an-ı Kerim, zalimlerin akibetlerine dikkat çeker, işaret eder.

Evet, hiçbir zorbanın yanına yaptığı kâr kalmaz. Eninde sonunda Allah’a hesap verir. Bu hesap imhal edilir (hesap sonraya bırakılır), ama ihmal edilmez. Bazen de hikmeti gereği sıcağı sıcağına da hesap sorar Allah.

Bilhassa bugünlerde TV’lerde zalimlerin nasıl zelil duruma düştüklerinin görüntülerini hep beraber seyrediyoruz. Oysaki onlar bu zulmün bin yıl süreceklerini, Allah’ın bile buna mani olamayacaklarını parmaklarını sallaya sallaya iddia etmemişler miydi?

Adeta, İsrailoğullarının Hz.Musa’ya; git, sen ve Allah’ın birlikte savaşınız, deyişleri gibi bunlarda, mazlumlara hitaben; hani sizin Allah’ınız, niçin yardım etmiyor, der gibi, alayvari ve tehdit ederek, sonuna kadar bu saltanat ve izzetimiz sürecek dememişler miydi? Malatya Üniversitesinin rektörünün sözlerini hatırlayınız. (Şu anda kendisi nerede acaba? Ve nicedir akibeti?)

Evet, ne oldu zalimlerin sonu! Bugün izzet kimin, zillet kimin. Kiminle cenk ettiklerini bilmek lazım.

(Habîbim!) Hatırla ve sakın zalimlerin yaptıklarından Allah’ı gâfil sanma! Muhakkak onlar(ın cezaların)ı Allah, ancak öyle bir güne kadar erteler…

O gün Onlara: “Hani siz, bundan önce (dünyada): sizin için zevâl yoktur, diye yemin etmiş değil miydiniz?”

Gerçekten onlar çeşitli hileler ve tuzaklar kurdular. Allah katında da onların hileleri ma’lumdur, isterse onların hileleri dağları yerinden oynatacak (derecede büyük) olsun, diye cevap verilir. O halde (Habîbim!) sakın Allah’ın peygamberlerine olan vaadinden cayacağını sanma! Şüphesiz Allah azîzdir, (her şeye galiptir), intikam sahibidir, (kimsenin yaptığını yanına bırakmaz.)” (İbrâhim sûresi Âyet: 42-47)

Bu ve benzeri ayetlerde Zalimi ihmal etmeyen ama imhal (mühlet) veren Hz. Allah, bazen hikmeti gereği cezayı peşin de veriyor.

Recai ALBAY