Risale-i Nur Ders Kitabı Olmalı

Dost ve düşmanın ittifak ettiği bir husus var: Risâle-i Nur Külliyatı, çağımız insanının aklına takılan bütün sorulara ‘ikna edici’ cevaplar sunar. Elbette bu büyük bir iddiadır, ama isbatı olmayan kuru bir iddiâ da değildir. Bu iddianın binlerce, hatta milyonlarca ‘delil’i vardır. Hatta ve hatta, bu deliller sadece Türkiye’de değil, dünyanın pek çok ülkesinde, pek çok beldesinde vardır.

Böyle olmakla birlikte, güneşi söndürmek için üfleyenler de olur. ‘Üfleyenler’in de bir kısmı bilmediğinden, bir kısmı da bildiği halde ‘inadından’ yapabilir. İnsanların bilmedikleri şeye düşmanlık yapması normal karşılanabilir, ama bildikleri halde yanlışta ısrar edenler masum değil.

Bu girizgâhı şunun için yaptık: Geçenlerde bir gazete, “Dersimiz Said-i Nursî” başlığıyla çıktı. Onlara göre okullarda ve ders kitaplarında Said Nursî’den bahsetmek büyük kabahat. Neymiş, Millî Eğitim Bakanlığı mensubu bir uzman, bir sivil toplum kuruluşunun toplantısında yaptığı çalışmaları anlatırken, “Risâlelerin ders kitaplarına da girmesi gerektiğinin altını çizerken bunun yakında gerçekleşeceğini belirtiyor.” (İlgili haber için bkz: Birgün g., 2 Aralık 2011)

Eh, böyle bir haber manşet olunca, CHP durur mu? Bir milletvekili hemen harekete geçmiş ve Millî Eğitim Bakanının cevaplaması talebiyle sorular sormuş. Bu sorulardan biri şöyle: “‘Risâle-i Nur’ adlı metinlerin yakın zamanda ders kitaplarına gireceğinden söz etmektedir? Bakanlığın böyle bir çalışması bulunmakta mıdır?”

Tabiî ki MEB’in bu soruya ne cevap vereceğini bilmiyoruz, ama velev ki böyle bir çalışma olsun, ne zararı var? Çocuklarımızın ve gençlerimizin Risâle-i Nur’u ve onu telif eden İslâm âlimini tanımasının kime ne zarar verir? Olsa olsa, ‘ifsat komiteleri’nin tuzaklarına, planlarına ve propagandalarına zarar verir!

Beyler, efendiler ve paşalar! Yanlış olan Risâle-i Nur Külliyatı’nın öğrencilere tanıtılması, okutulması ya da ondan istifade ile ‘ders kitapları’ yazılması, ‘eğitim materyalleri’ hazırlanması değildir. Yanlış olan, bütün dünyanın ilgi ile takip ettiği ve takdir ettiği bir eseri görmezden gelmek, okumadan itham etmek ve karalamaya çalışmaktır. Risâle-i Nur eserleri neredeyse bir asırdır meydandadır. Onu telif eden âlim de, her türlü ithama karşı hayatını ortaya koyarak Risâle-i Nur’u savunmuştur. Hatta ve hatta, o eserlerden istifade eden talebeleri de Risâle-i Nur’a dört elle sarılmış ve sahip çıkmıştır.

Dünyanın pek çok ülkesinde de okunan ve istifade edilen, üzerinde uzmanların araştırmalar yaptığı bir eser külliyatını en baştan suçlu ilân etmek, ondan istifade etmeyi teklif edenleri karalamak yanlışın en büyüğüdür. Hem unutmayalım ki, Risâle-i Nur Eserleri, “Tek Parti” devrinde telif edilmeye başlanmış ve o günün şartlarında da mağlûp olmamıştır elhamdülillah.

Bu noktada Kanadalı gazeteci Fred A. Reed’in (kitap yayınlandıktan sonra Müslüman olmuştu) kaleme aldığı ve Bediüzzaman’ı anlattığı “Anadolu Kavşağı” adlı kitabındaki bir tesbitini hatırlamak lâzım. Reed şöyle demiş: “Bediüzzaman’ı incelemeye beni iten başka bir etken vardı. O da, onun üç hükümet ve üç siyasî rejimin değişmesine sahne olan siyasî ve askerî mücadele döneminde aktif bir katılımcı olarak uğradığı ‘yenilgi’ydi. (…) Ancak bu ‘yenilgi’, rasyonalist bir analizin kaçırdığı ilginç bir metodla, zafere dönüşür. Bu zafer, sufi bakış açısıyla ifade edersek; tevazunun kibire, hikmetin kuvvete, ihlâsın dalkavukluğa, imanın küfre ve aczin kudrete karşı bir zaferiydi.”

Risâle-i Nur’u ‘zehir’ gibi görenlere de Üstad Bediüzzaman’ın talebesi Zübeyir Gündüzalp’in diliyle seslenelim: “Savcı iddianamesinde diyor ki: ‘Said Nursî eserleriyle üniversite gençlerini zehirlemiştir.’ Biz de buna mukabil deriz ki: ‘Eğer Risâle-i Nur bir zehir ise, bizim bu zehirlere tonlarla, binlerce kilo ihtiyacımız vardır. Eğer çoklukla olduğu yeri biliyorsa, bize tayyarelerle sevk etsin.’” (Şuâlar, On Dördüncü Şuâ, s. 474)

Risâle-i Nur, Kur’ân’ı asrın idrakine sunan hakikatli bir tefsirdir. O halde huzur ve sükûn isteyenler bu kaynaktan istifade etmeli. Sadece MEB ve öğrenciler değil, hepimiz ve herkes…

Yeni Asya

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: