Risale-i Nur harice kaçanları aramaz

Risale-i Nur’un dört esasından birisi de şefkattir. Bediüzzaman Hazretleri, insanlara; hayvanlara hatta bütün mahlûklara karşı şefkatli davranmış, onlara acımış, zaman zaman küçücük sinek taifelerinin teleflerine mukabil ağlamıştır. Şefkatle birlikte sıddıkiyet ve samîmiyet düsturuna da son derece önem verirdi.

”Ben cemiyetin selâmeti yolunda ahiretimi de fedâ ettim. Gözümde ne Cennet sevdâsı var, ne Cehennem korkusu.” diyerek, üstün feragat ve fedakârlık göstermiştir.

Bu ifadeyle Cehennemi küçümsemek veya ahireti önemsememek manası taşımaz. Onun imanı dağlar kadar yüksek, umman denizi kadar derin, dünya kadar genişti. İnsanların rahat ve selâmetini rahatına ve nefsine tercih etmiştir.

Nitekim Hazreti Ebubekir-i Sıddık’ta (ra) benzer bir söz söylemiş: “Ya Rabbi vücudumu o kadar büyüt ki, Cehennemi ben doldurayım, başkasına yer kalmasın.”Asrın müceddidi Hazreti Bediüzzaman, sıddıkıyet dersini manen Ebubekir-i Sıddık’tan almıştır.

İşte onu bu ulvî makama çıkaran samimiyet ve şefkatiydi. Müslümanların imanlarını kurtarmak için aklen, kalben, ruhen ve bedenen çok çalıştı. Hayatını ve istirahatını asla düşünmedi. Büyük bir müellif ve yüksek belâgat sahibi Bediüzzaman, yüz otuz parça Kur’ân tefsirini yazdırdı, İman hizmetine çok fedakâr talebe yetiştirdi.

Risale-i Nur dairesine, hem de başka bir tarikata bağlanmak, iki sevgiyi aynı kalpte paylaşmak zordur. Risale-i Nur dairesine girenler başka meslek veya meşreplerde mürşit aramamalıdır. Çünkü Risale-i Nur hakikattin tâ kendisidir. Pencereden ışığını veren manevî bir güneştir. Güneşin ışığı nerede, lambanın ışığı nerede?

Risale-i Nur Talebesi başka bir tarikata intisap etmesi hâlinde üç cihetle zarar göreceği işaret edilmiştir.

Şöyle:

1- Risale-i Nur gibi bir mürşidi kaybeder.

2- Bir mürşide karşı binlerce kardeş ve ağabeyleri kaybeder.

3- Velâyet-i Kübra makamı bırakıp, velâyet-i suğra mesleğine iktifa eder.

Hülâsa: Risale-i Nur dairesine girenler başka mesleklerde mürşit aramamalıdır. Harice yani başka cemaat ve tarikatlara kaçanlarla uğraşmamak lâzımdır. Bu felâket ve helâket asrının manevî ihtiyaçlarına bir şahıs cevap veremez. Ancak cemaatin teşkil ettiği şahs-ı manevî ve Kur’ân’ın manevî bir mu’cizesi olan Risale-i Nurlar’ın rehber ve irşadı ile asrın manevî ihtiyaçlarına cevap verilebilir. Vesselâm…

26.09.2018

Rüstem Garzanlı