Risale-i nur merceğinden kainata bakış

O pencereden bakıldığı zaman, her şeyde bir mana görebiliyorsun. inkȃr edilmez hakikatlerı gösteriyor.

Başta kendimize bakalım; Parmaklarımızın menteşelerini Annemiz koymadı, Babamız da koymadı, kendi kendine de olması imkȃnsız, dizimize de menteşe konulmuş, o menteşe olmasa idi nasıl yürürdük.

Dirseklerimize menteşe konulmasa idi lokmayı ağzımıza nasıl koyardık, boynumuza menteşe konulmasa idi başımızı sağa sola nasıl çevirirdik, gözlerimize kapaklar konulmuş, onlar olmasa idi ne olurdu halımız. İnsan eli ile o kapakları çekmiyor. Hatta ilim adamları diyor gözden çıkan o göz yaş gözdeki tozların mikropların % 95 sini göz yaş eritiyor.

Yanağımız da et, fakat tatlıdan, tuzludan, acıdan, anlamaz, Fakat dilimiz sayısız tadların mührünü vurur. bu budur bu budur hali ile sahibine haber verir der.

Kulaklarımız 1.km uzaktaki sesleri işitmez, karşında ki adamın karnında ki sesleri işitmez. Peki işitse idi halımız ne olurdu. Böbreklerimiz iki sıvı madde olan, kanı ve idrarı nasıl ayırabiliyor.

Kalbimiz saniyede 5 litre kanı vücuda pompalıyor. Nevzat Tarhan Hocanın kitabında okudum. Beynimizde, yüz altmış milyar hücre varmış, bu hücreler öteki vücudumuzdaki hücrelere emrediyor 2000 den başlayarak bazıları 10.000 hücreye emrediyor.

Görülen ve görülmeyen mahlukatın hangisini incelese akıllı insan! hayranlıktan Allah Allah diyecek. bunlar tesadüfen olmadıklarını inanacak. Kör, sağır, akılsız, tabiat yapmadığı kanaatine varacak.

Kendini akılla sayan insan ana sermayesi zamanın 24 saatindan namaz kılması için abdestle beraber 1 saatini ayırmak çok geliyor. Halbuki kime desen sna İstanbulu verecem gözlerini ver, verirmi ne dersiniz.?

Bu adam öldükten sonra ki hayata inanıyor mu ne dersiniz? Önünde sonsuz bir hayat oldugunu bilse onlardan ya cennet veya cehennem olduğunu inansa? Bu adam cennete gitmek için hiç uğraşmıyacak mı? 

1 m.m de bin mikron olduğuna göre ilim adamlarından biri diyor hücre 4 mikrondur, biri 5 mikrondur diyor. 1 hücrede 1 miyon protein 8.000 aminoasit 5 element ve 40.000 atom var 25.000 DNA molekül ve bir okadar da RNA molekül. İlim adamları diyor, insanın vücudunda bu moleküllerin yaptıkları işi kaleme alabilsek 1.000 cilt kitap biner sahife olur. Yarım damla kanda iki milyon al yuvalar. 250 bin trombosit 10.000 ak yuvarlar. İnsanın vücudunda 80 ile 100 trilyon arasına hücre mevcut. Vücudumuzdan Saniyede 50 milyon hücre ölüyor yerine başkaları geliyor.

 Bir acı kahvenin 40 yıl hatırı var atasözünü düşündükmü! O acı kahveye teşekkür lazım, ya bu milyonda birini saydığım bu nimetlere karşı Allahımıza nasıl şükür etmemiz lazım.

Kendimize gelmeyip Allaha itaat etmezsek ne hale düşeceğimizi aşağıdaki yazıda dikkatle okuyun!

 ” Bir gün Peygamber Efendimiz (a.s.m.)Cebrail Aleyhisselam’a Cehennemi sordu. Cebrail Aleyhisselam da uzun uzun Cehennemi anlattı. Peygamber efendimiz anlatılanlara dayanamayıp bayıldı. Ayıldığında buyurdu ki: – Ey Cebrail, böyle şiddetli, felaket yere benim ümmetim girecek mi? – Evet. Ümmetinin büyük günah işleyenleri Cehenneme girecektir. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (a.s.m.) Çok ağladı. Cebrail aleyhisselam da ağladı. Sonra odasına çekildi. Sadece namaz için dışarı çıkıyor bunun dışında kimseyle görüşmüyordu. Peygamber efendimizin dışarı çıkmayışının üçüncü günü hazreti Ebu Bekir kapısının önüne gelerek. – Resülullahı görmek mümkün mü? diye seslendi. Fakat, içerden bir cevap gelmeyince ağlayarak kapıdan ayrıldı. Sonra Ömer (Radıyallâhu anh) gelip, ayni şekilde söyledi. Ona da cevap gelmeyince ağlayarak oradan ayrıldı. Sonra Selman-i Farisi geldi. Ona da bir cevap verilmeyince, ağlayarak HZ. Ali (r.a) evine gidip durumu anlattı. Fatıma Radıyallahu anha  hane-i saadete koştu. – Ey Allahın Resulü! Ben kızınız Fatıma, dedi. Peygamber Efendimiz o anda secdeye kapanmış ümmeti için ağlıyordu. HZ. Fatima, (r.a) haya kapı açılıp içeri girince babasının ağlamaktan yüzünün sarardığını gördü. – Babacığım size böyle ne oldu? diye sordu. Peygamber efendimiz buyurdu ki: – Ey Fatıma, bana Cebrail gelip Cehennemin, tabakalarını anlattı. Ümmetimden büyük günah işleyenlerin Cehenneme atılacağını bildirdi, işte beni ağlatan kederlendiren budur. Sonra Fatıma, (r.a) ümmetinden günah işleyenlerin Cehenneme nasıl gireceklerini sordu. Peygamber efendimiz şöyle anlattı: – Günahkarlar tutulup Cehenneme götürülürken, “Ya Muhammed” “Ya Muhammed” diye bağırarak giderler. Fakat, Cehenneme yaklaşıp Cehennem meleklerini görünce, bunu unuturlar. Melekler: – Sizler kimlersiniz, diye sorduklarında – Biz, kendilerine Kuran inmiş olanlardan ve Ramazanda oruç tutanlardanız, derler. Melekler de: – Kuranı Kerim Muhammed aleyhisselamın ümmetine inmiştir, derler. Bunun üzerine Peygamber efendimizin ismini hatırlayıp – Bizler Muhammed aleyhisselam ümmetindeniz, derler. Melekler de: – Kur’anı kerimdeki Allahu teȃlaya ȃsi olan kimselerin hallerini bildiren ayetlerden haberiniz yok muydu? diye sorarlar. Onlar da: – Vardı fakat gaflete geldik, Şeytana uyduk, derler. Hallerine çok üzülürler. Meleklerden izin isteyip hallerine uzun zaman ağlarlar. Gözyaşları kalmaz, gözlerinden kan akmaya baslar. Sonra melekler onlara derler ki: – Bu ağlamanız boşunadır. Eğer dünyada böyle ağlasaydınız faydası olurdu. Dünyada iken Allah korkusu ile ağlasaydınız şimdi burada ağlamazdınız. Bu yazı çok mühim, paylaşmayı ihmal etmeyelim.

Paylaşan: Abdülkadir Haktanır

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: