Risale-i Nur Neşriyatı

Ben 1962 de İstanbul’a gittiğimde Sözler mecmuasından başlayıp bir külliyat. Merhum Zübeyir Gündüzalp Ağabey’imizin tedbiriyle tabedildi.O zamandan beri Nur dershanesindeyiz.Bu para mevzuunu kimseye sormadım. Demek sizin kafanızı meşgul eden bu para meselesi.Bundan önceki seneler münazaratta ki haşiyedeki iki tane Kürdistan kelimesi niye şark vilayetleri kelimesine çevrilmiş diye kendi korsan neşriyatınızın dışındakilere karşı nura zarar verici bir bahane uydurdunuz.

Ben o meseleyi söyleyen şahsa dedim:“Yirmi dakika sonra Tahiri Mutlu Ağabey gelecek bunu onun yanında söyle dedim Üstad gelse söylerim dedi. Beş dakika sonra randevum var dedi kaçtı. Allah’tan korkun para kazanacağım diye milleti  iman derslerinden mahrum etmeye sebep olmayın.

varis neşriyatlar

Sonra biz o kelimeyi erkanlara sorduk Tahir Ağabey, Sungur Ağabey Osmanlı zamanında kürdistan tabiri vardı eserlerde normaldi. Sonra Cumhuriyet devrine geçilince kendisine 28 sene zulmedildiği halde Hz.Üstad dahildeki nezaket ve nezahet kaidesine binaen, şark vilayetleri tabirini bizzat koymuşlar.Ben o zaman bu fitneyi çıkarmayın kıyamete kadar gelecek insanlardan, bu uydurma iki kelime bahanesiyle sizin yüzünüzden iman dersinden mahrum olacak nesiller, insanlar sizden ebediyen davacı olacaklardır demiştim.

Bu defa ki fitnenize hiç sebep yok; mesele gayet açık. 50 den önce ikinci Said devresinde telif edilen eserler devlet terörü altında 28 sene sürgün 20 defa zehirleme zulümleri cereyan ederken, Üstadımızın büyük himmetleriyle çoğu el yazması altı yüz bin nüsha Yeni Said’in eserleri telif ve neşredilmiştir.

Demokratların zamanında Halk Partili bürokratların kanunsuz icraatlarıyla 163. lastikli kanun maddesi vasıtasıyla zulüm devam etmekle beraber, Demokrat hükumetin müsadekar davranmasıyla Yeni Said’in telif devresinde Anadolu’da  el yazması olarak neşredilen eserler demokratların zamanında Ankara’da  Merhum Said Özdemir Ağabeylerin gayretleriyle Sözler,Şualar,Mektubat,Lemalar Asa-yı Musa, Tarihçe-i Hayat, İşarat-ül İcaz, Mesnevi-i Nuriye,Sikke-i Tasdik-i Gaybi mecmuaları, bizzat Üstadımızın forma forma takipleriyle tab’edilmiştir.

Hatta bu esnada bizzat erkanlardan işittiğimiz (şimdi Hüsnü Ağabeye sorulabilir) bir mesele: Eski Said’in  eserlerinden Hutbe-i Şamiye, Münazarat eserleri de yeniden Üstadımızın tensibiyle neşriyata dahil olmuş; ancak Eski Said zamanındaki eserlerden mesela Muhakemat’tan bahsedildiği zaman Hz.Üstad Yeni Said zamanında telif edilen eserlere nazarı çevirdiğini ”Şimdi Mektubat mühim onu tab’ etmek lazım” dediğini ifade ediyorlar.Sadakat aynen Üstadımızın tarzına mutabık harekettir mesela sayfaların altına lugat koymayı ve ayetlere meal vermeyi bizzat Üstadımız  kabul etmemiştir.

Ankara’da latin harfleriyle ilk tab’ edilen Külliyat neşriyatın tarzı bizzat Üstadımız tarafından tanzim edilmiş oluyor. Zaten bu mevzuda Nur Erkanları ve naşirler aynen bu tarzı müdebbir-i azam Üstadımızdan nakletmektedirler. Neşriyat hakkında Nur Erkanları Ağabeylerimizin bir kaç lahikaları da elimizdedir. Bu mes’elede kimsenin kal u kıyli yoktur. Ve olamaz.

Nur mesleğinin kudsiyetle tesisinde dünyevi-siyasi, ferdi-cemaati menfaat mülahazası kapılarını Üstadımız tedbirleriyle ve Risale-i Nur Külliyatı’ndaki mesleki dersleriyle ortadan kaldırmıştır. Allah korkusu varsa mes’ele olmaz. Bu kudsi, Kur’ani meslek,meşrebin değişmeden devamında harici cereyanların iğfalatından da Allah’a sığınırız.

VESSELAMÜ ALA MENİTTEBEAL HÜDA
Eyüp EKMEKÇİ
Kaynak:RisaleAjans
www.NurNet.Org