Risale-i Nurda Ramazan Mevzu’u – 8

  1. Ramazan-ı Şerif’ten
  2. Ramazan-ı Şerif’ten birgün evvel, gizli zındık düşmanlarım tarafından verildiğine kuvvetli ihtimal verdiğimiz -doktorun tasdikiyle- bir zehirin hastalığıyla hararetim kırk dereceden geçmeye başlamış iken, Kastamonu’da adliye müddeiumumîleri ve taharri komiserleri, menzilimi taharri etmeye geldiler.” (T: 421)
  3. Ramazan-ı Şerife
  4. Ramazan-ı Şerife dairdir” (M: 398)
  5. “[Birinci kısmın âhirinde şeair-i İslâmiyeden bir nebze bahsedildiğinden şeairin içinde en parlak ve muhteşem olan Ramazan-ı Şerife dair olan bu ikinci kısımda, bir kısım hikmetleri zikredilecektir.” (M: 398)
  6. “Yalnız şu şehr-i rahmet ve mağfiretin ibadatından olan sıyama ait bir mevzu açılmadığını görerek, üstadıma bir arîza takdim etsem ve otuz günden ibaret olan Ramazan-ı Şerife ait Otuzuncu Mektub olmak üzere, bir niyazda bulunmak emelinde iken, bir sebebe binaen şu arzumdan feragat ettim.” (B: 69)
  7. ramazan-ı şerifi
  8. “Şimdi tahliye olsaydık, bu Medrese-i Yusufiye’deki hayırlardan mahrum kaldığımız gibi, sırf uhrevî olan ramazan-ı şerifi; dünya meşgaleleriyle huzur-u manevîmizi haleldar edecekti.” (Ş: 508)
  9. Ramazan-ı Şerifin
  10. “Yine manevî cevab: Şöyle denildi ki: Ramazan-ı Şerifin teravih vaktinde kemal-i neş’e ve sürur ile sarhoşçasına gayet heveskârane şarkıları ve bazan kızların sesleriyle radyo ağzıyla bu mübarek merkez-i İslâmiyetin her köşesinde cazibedarane işittirilmesi, bu korku azabını netice verdi.” (S: 171)
  11. Ramazan-ı Şerifin başında yumurtaya başladı, tâ kırk gün devam etti.” (M: 68)
  12. “Bu İkinci Kısım, Ramazan-ı Şerifin pek çok hikmetlerinden dokuz hikmeti beyan eden “Dokuz Nükte”dir.]” (M: 398)
  13. “Beşinci Nükte: Ramazan-ı Şerifin orucu, nefsin tehzib-i ahlâkına ve serkeşane muamelelerinden vazgeçmesi cihetine baktığı noktasındaki çok hikmetlerinden birisi şudur ki: Nefs-i insaniye gafletle kendini unutuyor.” (M: 400)
  14. “Altıncı Nükte: Ramazan-ı Şerifin sıyamı, Kur’an-ı Hakîm’in nüzulüne baktığı cihetle ve Ramazan-ı Şerif, Kur’an-ı Hakîm’in en mühim zaman-ı nüzulü olduğu cihetindeki çok hikmetlerinden birisi şudur ki: Kur’an-ı Hakîm, madem Şehr-i Ramazan’da nüzul etmiş; o Kur’anın zaman-ı nüzulünü istihzar ile o semavî hitabı hüsn-ü istikbal etmek için Ramazan-ı Şerifte nefsin hacat-ı süfliyesinden ve malayaniyat hâlattan tecerrüd ve ekl ü şürbün terkiyle melekiyet vaziyetine benzemek ve bir surette o Kur’anı yeni nâzil oluyor gibi okumak ve dinlemek ve ondaki hitabat-ı İlahiyeyi güya geldiği ân-ı nüzulünde dinlemek ve o hitabı Resul-i Ekrem (A.S.M.)dan işitiyor gibi dinlemek, belki Hazret-i Cebrail’den, belki Mütekellim-i Ezelî’den dinliyor gibi bir kudsî halete mazhar olur.” (M: 401)
  15. “harfi binler ve Ramazan-ı Şerifin Cum’alarında daha ziyadedir.” (M: 402)
  16. “Dokuzuncu Nükte: Ramazan-ı Şerifin orucu, doğrudan doğruya nefsin mevhum rububiyetini kırmak ve aczini göstermekle ubudiyetini bildirmek cihetindeki hikmetlerinden bir hikmeti şudur ki:” (M: 404)
  17. “(1): Denizli hapsinin meyvesine Onuncu Mes’ele olarak Emirdağı’nın ve bu Ramazan-ı Şerifin nurlu bir küçük çiçeğidir.” (Ş: 243)
  18. “Cenab-ı Hak bu ramazan-ı şerifin Leyle-i Kadrini umumunuza bin aydan hayırlı eylesin, âmîn.” (Ş: 508)
  19. “İkinci Remz: Kur’anın El-Âyet-ül Kübra’sı olan $ nin hakikat-ı kübrasını ve tefsir-i ekberini gösteren ve ramazan-ı şerifin ilhamî bir hediyesi bulunan Yedinci Şua risalesine Hazret-i İmam-ı Ali (R.A.) Mektubat’a işaretten sonra Lem’alar’a işaret içinde Şualar’a bakarak $ (Haşiye) deyip ilm-i belâgatça “müstetbeat-üt terakib” ve “maariz-ül kelâm” denilen mana-yı zâhirînin tebaiyetiyle ve perdesinin arkasıyla müteaddid karinelerin kuvvetine göre işaret eder.” (Ş: 731)
  20. Ramazan-ı Şerifin onuncu Cumartesi günü, saat onbir buçukta, herbir nüktesi nâmütenahî hikmet ve hakikat müjdelerini havi ve mübeşşir, dokuz nükteli Ramazaniyeyi aldım.” (B: 69)
  21. “Atabey’e gelen Ramazan meyvesi olan ve Ramazan-ı Şerifin hikmetlerini bildiren Söz, bizi ikaz ve bilmediğimiz hikmetleri tasrih ediyor.” (B: 74)
  22. “Duanız sayesinde ve bana karşı göstermiş olduğunuz hüsn-ü niyet ve nasihatlerin semeresi olarak, ancak yedi senede, Üstadımın dua yumruğuyla laîn şeytanın zırh sandukası kırılarak, imanımı tekrar teslim ettin ve teslim aldığımı şununla isbat ederim ki; duaya kabul buyurduğunuz tarihte, yani Ramazan-ı Şerifin üçüncü günü bera-yı ziyaret nezdinizde idim.” (B: 91)
  23. “Hazineler dolusu mücevherattan daha fazla, hattâ bu fâni dünya hayatının zînetleriyle ölçülemeyecek derecede kıymetdar mektubunuzu, mübarek Ramazan-ı Şerifin yirmiüçüncü günü akşamı, iftardan on dakika evvel postadan aldım.” (B: 367)
  24. “Hazineler dolusu mücevherattan daha fazla, hattâ bu fâni dünya hayatının zînetleriyle ölçülemeyecek derecede kıymetdar mektubunuzu, mübarek Ramazan-ı Şerifin yirmiüçüncü günü akşamı, iftardan on dakika evvel postadan aldım.” (K: 47)
  25. “Hem gördük ki: Bu Lemaat, Risale-i Nur’un mühim bir kısmının çekirdekleri, tohumları hükmünde gayet güzel vecizelere ve hiçbir edibin ve mütefekkirin muvaffak olamadığı bir tarzla sehl-i mümteni’ gibi taklid edilmez, büyük bir hakikat-ı içtimaiyeyi küçük bir vecizede ve manzum bir kitabı mensur gibi, aynı nesirli bir kitab gibi, hiç nazmı hatıra getirmeden kolayca okunacak bir tarzda bulunması, otuzyedi sene evvel Ramazan-ı Şerifin yirmi gününde her gün bir-iki saat iştigaliyle” (Em: 46)
  26. “Âlem-i İslâm’da Leyle-i Kadir telakki edilen bu Ramazan-ı Şerifin yirmiyedinci gecesinde bir nevi tesemmüm ile şiddetli bir mide hastalığı içinde sinirlerimi ve vicdan ve kalbimi istilâ eder gibi bir diğer dehşetli hastalık hissettim.” (Em: 189)
  27. “Yirmisekiz seneden beri beş vilayet ve beş mahkeme ve beş vilayetin zabıtaları onun başına ilişmedikleri halde, hususan bu defa İstanbul mahkeme-i âdilesinde yüzden ziyade polislerin gözleri önünde, hem iki ay da yaya olarak her yeri gezdiği halde, hiçbir polis ilişmediği ve hem Mahkeme-i Temyiz bere yasak değil diye karar verdiği, hem bütün kadınlar ve başı açık gezenler ve bütün askerî neferler ve vazifedar memurlar giymeye mecbur olmadıklarından ve giymesinde hiçbir maslahat bulunmadığından ve benim resmî bir vazifem olmadığından -ki resmî bir libastır- bereyi giyenler de mesul olmazlar denildiği halde; hususan münzevi ve insanlar arasına girmeyen ve Ramazan-ı Şerifin içinde böyle hilaf-ı kanun en çirkin bir şey ile ruhunu meşgul etmemek ve dünyayı hatırına getirmemek için has dostlarıyla dahi görüşmeyen, hattâ şiddetli hasta olduğu halde, ruhu ve kalbi vücuduyla meşgul olmamak için ilâçları almayan ve hekimleri çağırmayan bir adama şapka giydirmek, ecnebi papazlara benzetmek için ona teklif etmek ve adliye ile tehdid etmek, elbette zerre kadar vicdanı olan bundan nefret eder.” (T: 666)
  28. Ramazan-ı şerifin yirmi altıncı gününde Kur’an-ı Kerim’i hatmettim.” (T: 734)
  29. “Bu mübarek ramazan-ı şerifin mübarek bir hediyesi olan bu mübarek risalenin hâtimesine, mübarek üstadımızın Leyle-i Kadirdeki elemli ve ızdırablı hastalıklarına ait bu mektubun ilhakı münasib görülerek ilâve edilmiştir.” (Ni: 202)
  30. “Meselâ: Ramazan-ı Şerifin başında hilâli görmek hususunda iki âmi şahid isbat etseler ve binler eşraf ve âlimler görmedik deyip nefyetseler, nefiyleri kıymetsiz ve kuvvetsizdir.” (Ko: 64)

 

Sayfalar Envar Neşriyata Göredir.

Ramazan Ayı kategorisi

www.NurNet.Org