Risale-i Nurda Ramazan Mevzu’u – 9

  1. Ramazan-ı Şerifinizi
  2. “Şimdi şu Risale-i Nur’un beraeti, başta siz sevgili Üstadımızı, sonra biz âciz kusurlu talebelerinizi, sonra âlem-i İslâmı sürura sevk ederek, ikinci büyük bir bayram yaptırdığından siz mübarek Üstadımızın bu büyük bayram-ı şerifinizi tebrik ile ve yine üçüncü bayram olan ramazan-ı şerifinizi ve leyle-i Kadrinizi tebrik, emsal-i kesîresiyle müşerref olmaklığımızı niyaz ve biz kusurluların” (Ş: 276)
  3. “Mübarek ramazan-ı şerifinizi bütün ruh u canımızla tebrik ediyoruz.” (Ş: 508)
  4. “Sizin mübarek Ramazan-ı Şerifinizi tebrik ediyoruz.” (K: 155)
  5. “Umum kardeşlerimizin gelecek mübarek Ramazan-ı Şerifinizi ve geçmiş Berat gecelerinizi bütün ruh u canımızla tebrik ediyoruz.” (E: 51)
  6. “Evvelâ: Geçen mübarek Leyle-i Beratınızı ve gelecek Ramazan-ı Şerifinizi tebrik ederiz.” (E: 170)
  7. “Evvelâ: Seksen küsur sene ibadetli bir ömr-ü bâkiyi temin eden Ramazan-ı Şerifinizi bütün ruh u canımızla tebrik ve her gecesi bir nevi Leyle-i Kadir hükmünde hakkımızda menfaatdar olmasını niyaz ederiz.” (Em: 17)
  8. “Sâlisen: Buradaki talebeler de Ramazan-ı Şerifinizi tebrikle beraber kendilerince pekçok nümuneler içinde eski komünistlerin işkencelerinden bir-iki nümune yazıp leffen size takdim ediyorlar.” (Em: 18)
  9. “Hulûlüyle müşerref olduğumuz Ramazan-ı Şerifinizi, bütün ruh u canımızla tebrik ediyoruz.” (Hn: 138)
  10. Ramazan-ı Şeriflerini
  11. “Umum kardeşlerimin ve hemşirelerimin, hâssaten duaları makbul ve mübarek masumlar taifesi ve muhterem ihtiyarlar cemaatinden herbirerlerine binler selâm ve dua ederek Ramazan-ı Şeriflerini tebrik ederiz, dualarını rica ederiz.” (Ş: 681)
  12. “Umum kardeşlerimin ve hemşirelerimin hassaten duaları makbul mübarek masumlar taifesi ve muhterem ihtiyarlar cemaatinden herbirerlerine binler selâm ve dua ederek ramazan-ı şeriflerini tebrik ederiz, dualarını rica ederiz.” (St: 12)
  13. Ramazan-ı Şerifte
  14. “Bu risalenin te’lifinden sekiz sene evvel İstanbul’da, Ramazan-ı Şerifte, meslek-i felsefe ile münasebette bulunan Eski Said’in Yeni Said’e inkılab edeceği bir hengâmdadır ki, Fatiha-i Şerife’nin âhirinde $ ile işaret ettiği üç mesleği düşünürken şöyle bir vakıa-i hayaliye, bir hâdise-i misaliye, rü’yaya benzer bir hâdise gördüm ki:” (S: 544)
  15. “Bu risalenin te’lifinden onbir sene evvel Ramazan-ı Şerifte İstanbul’da Bayezid Câmi-i Şerifinde hâfızları dinliyordum.” (M: 309)
  16. Ramazan-ı Şerifte ise, ehl-i iman birden muntazam bir ordu hükmüne geçer.” (M: 399)
  17. “Padişahtan tâ en fukaraya kadar herkes, Ramazan-ı Şerifte o nimetlerin kıymetlerini anlamakla bir şükr-ü manevîye mazhar olur.” (M: 399)
  18. “İşte Ramazan-ı Şerifte en zenginden en fakire kadar herkesin nefsi anlar ki: Kendisi mâlik değil, memlûktür; hür değil, abddir.” (M: 400)
  19. “Altıncı Nükte: Ramazan-ı Şerifin sıyamı, Kur’an-ı Hakîm’in nüzulüne baktığı cihetle ve Ramazan-ı Şerif, Kur’an-ı Hakîm’in en mühim zaman-ı nüzulü olduğu cihetindeki çok hikmetlerinden birisi şudur ki: Kur’an-ı Hakîm, madem Şehr-i Ramazan’da nüzul etmiş; o Kur’anın zaman-ı nüzulünü istihzar ile o semavî hitabı hüsn-ü istikbal etmek için Ramazan-ı Şerifte nefsin hacat-ı süfliyesinden ve malayaniyat hâlattan tecerrüd ve ekl ü şürbün terkiyle melekiyet vaziyetine benzemek ve bir surette o Kur’anı yeni nâzil oluyor gibi okumak ve dinlemek ve ondaki hitabat-ı İlahiyeyi güya geldiği ân-ı nüzulünde dinlemek ve o hitabı Resul-i Ekrem (A.S.M.)dan işitiyor gibi dinlemek, belki Hazret-i Cebrail’den, belki Mütekellim-i Ezelî’den dinliyor gibi bir kudsî halete mazhar olur.” (M: 401)
  20. “Evet Ramazan-ı Şerifte güya âlem-i İslâm bir mescid hükmüne geçiyor; öyle bir mescid ki, milyonlarla hâfızlar, o mescid-i ekberin kûşelerinde o Kur’anı, o hitab-ı semavîyi Arzlılara işittiriyorlar.” (M: 401)
  21. “Şöyle bir vaziyetteki bir mescid-i mukaddeste, nefs-i süflînin hevesatına tabi olup, yemek içmek ile o vaziyet-i nuranîden çıkmak ne kadar çirkin ise ve o mesciddeki cemaatın manevî nefretine ne kadar hedef ise; öyle de Ramazan-ı Şerifte ehl-i sıyama muhalefet edenler de, o derece umum o âlem-i İslâmın manevî nefretine ve tahkirine hedeftir.” (M: 401)
  22. “Yedinci Nükte: Ramazanın sıyamı, dünyada âhiret için ziraat ve ticaret etmeğe gelen nev’-i insanın kazancına baktığı cihetteki çok hikmetlerinden bir hikmeti şudur ki: Ramazan-ı Şerifte sevab-ı a’mal, bire bindir.” (M: 401)
  23. Ramazan-ı Şerifte herbir harfin, on değil bin ve Âyet-ül Kürsî gibi âyetlerin herbir” (M: 401)
  24. “Öyle de: Ezel ve Ebed Sultanı olan onsekiz bin âlemin Padişah-ı Zülcelal’i; o onsekiz bin âleme bakan, teveccüh eden ferman-ı âlîşanı olan Kur’an-ı Hakîm’i Ramazan-ı Şerifte inzal eylemiş.” (M: 402)
  25. Ramazan-ı Şerifte oruç vasıtasıyla bir nevi perhize alışır; riyazete çalışır ve emir dinlemeyi öğrenir.” (M: 403)
  26. “Ve sair cihazat, o fabrikanın süflî eğlencelerine bedel, Ramazan-ı Şerifte melekî ve ruhanî eğlencelerde telezzüz ederler, nazarlarını onlara dikerler.” (M: 403)
  27. “Onun içindir ki; Ramazan-ı Şerifte mü’minler,” (M: 403)
  28. “bir nuru, Ramazan-ı Şerifte bir halet-i ruhaniyede, mühim bir seyahat-ı kalbiyede görünmüş ve bir derece bu risalede beyan edilmiştir.” (M: 514)
  29. “İşte bu sırra binaen, geçen Ramazan-ı Şerifte ve Kurban Bayramında ve daha başka vakitlerde istihraca binaen veya keşfiyat nev’inden verilen haberler, muallak oldukları şeraiti bulamadıkları için vukua gelmemişler ve haber verenleri tekzib etmiyorlar.” (L: 104)
  30. “Evet Ramazan-ı Şerifte bid’aların ref’ine Ehl-i Sünnet ve Cemaatin ekseriyetle hâlis duası bir şart ve bir sebeb-i mühim idi.” (L: 104)
  31. “Maalesef câmilere Ramazan-ı Şerifte bid’alar girdiğinden, duaların kabulüne sed çekip ferec gelmedi.” (L: 104)
  32. “İşte o zamanda, İstanbul’un Bayezid câmi-i mübarekine, Ramazan-ı Şerifte, ihlaslı hâfızları dinlemeye gittim.” (L: 231)
  33. “$ âyetinin bir nüktesi ve bir İsm-i Azam veya İsm-i Azam’ın altı nurundan bir nuru olan “İsm-i Hakem”in bir cilvesi Ramazan-ı Şerifte görüldü.” (L: 311)
  34. Ramazan-ı Şerifte Kur’an-ı Mu’ciz-ül Beyan’ı okurken Risale-i Nur’a işaretleri Birinci Şua’da beyan olunan otuzüç âyetten hangisi gelse bakıyorum ki, o âyetin sahifesi ve yaprağı ve kıssası dahi Risale-i Nur’a ve şakirdlerine kıssadan hisse almak noktasında bir derece bakıyor.” (Ş: 243)
  35. “İkinci Sual: $ ferman-ı esasîsi ile bir kardeşin hatasıyla, diğer öz kardeşi mes’ul olmadığı halde, yanlış mana verilmemek için neşrini men’ettiğimiz ve sekiz sene zarfında, bir veya iki defa elime geçen ve yirmibeş seneden daha evvel aslı yazılan ve ehemmiyetli noktalarda imanı şübhelerden ve manası anlaşılmayan bir kısım müteşabih hadîsleri inkârdan kurtaran bir küçük risalenin bizden uzak bir yerde, bilmediğimiz bir adamda bulunması ile ve yanlış mana verilmesiyle ve Kütahya ve Balıkesir tarafında bir dokunaklı mektub bulunmasıyla bizleri o vakit Ramazan-ı Şerifte ve şimdi bu dehşetli soğukta pekçok masum rençber ve esnafları, hattâ âdi ve eski bir mektubumuz yanında bulunmasıyla ve arabası beni gezdirmesiyle ve bize bir dostluk münasebetiyle veya bir kitabımı okumasıyla tevkif edip, perişan etmek ve maddeten ve manen onlara ve vatana ve millete lüzumsuz bir” (Ş: 353)
  36. ramazan-ı şerifte hayrı birden bine çıkan evradlarımızla meşgul olup ilmî derslerimizle bu cüz’î, geçici sıkıntılara ehemmiyet vermemeğe çalışmak büyük bir bahtiyarlıktır.” (Ş: 509)
  37. “Merhum Abdurrahman’ın vefatı zamanında bilmediğim halde, o münasebet-i ruhiye cihetiyle fazla bir sarsıntıyı Ramazan-ı Şerifte hissettim.” (B: 249)
  38. “Kardeşlerim, bu Ramazan-ı Şerifte size âlem-i nurdan bahisler açmak arzuları var idi.” (B: 284)
  39. Ramazan-ı şerifte onuncu günün ikinci saatinde birden bu hadîs-i şerif hatırıma geldi.” (K: 27)
  40. “Bu Ramazan-ı Şerifte gerçi bir tesmim neticesinde ziyade sıkıntı ve ızdırab çektimse de Cenab-ı Hakk’a hadsiz şükür olsun ki, sabır ve tahammül ihsan eyledi.” (E: 69)
  41. “Gizli düşmanlarımız bu Ramazan-ı Şerifte, tekrar adliyeyi benim aleyhime sevkettiler.” (Em: 165)
  42. “İllâ bir şart ile helâl edebilirim ki: Bu Ramazan-ı Şerifte bana ve hâlis kardeşlerime verdiği endişe ve telaşı, hakperestlik damarıyla, büyüklere lâyık ulüvv-ü cenabla, enaniyet-i taassubkâranesini hakikata ve insafa feda edip tamire çalışmasıdır; müşfik ve munsıf bir hoca tavrıyla, kusurumuz varsa bize lütufkârane ihtar ve ikazdır.” (St: 61)
  43. “Hattâ bir Ramazan-ı Şerifte pek şiddetli hastalıkta, altı gün birşey yemeden savm-ı visal içinde ubudiyetteki mücahedelerini terketmediler.” (T: 327)
  44. “mübarek bir hanım, yanında (Haşiye) çok senelerden beri muhafaza ettiği Mevlâna Hazretlerinin cübbesini, Ramazan-ı Şerifte teberrüken Üstadımızın yanında kalsın diye Feyzi ile gönderir.” (T: 329)
  45. “Gizli düşmanlarımız, bu Ramazan-ı Şerifte tekrar adliyeyi benim aleyhime sevkettiler.” (T: 665)
  46. “Evvelâ: Bu Ramazan-ı Şerifte üniversitede ecnebi bir müsteşrik feylesof konferansında Kur’ana itiraz suretinde “Seb’a Semavat” cümlesini inkâr tarzında, dinleyen safdil müslüman gençleri şübheye sevketmek ihtimaline binaen; Birinci Harb-i Umumî’nin başında Arabî İşarat-ül İ’caz tefsirinde ve yirmibeş sene evvel Onikinci Lem’ada İkinci Mes’ele-i Mühimme serlevhasıyla, o müsteşrikin inkârına karşı kuvvetli cevabını göstermek lâzım geldi.” (Nç: 145)
  47. “Bu hakikatı görmek isteyenleri, Risale-i Nur’a havale edip; yalnız nümune için bu Ramazan-ı Şerifte o konferansı dinleyen bir kısım İmam-Hatib talebelerinden ve Kur’an hıfzı ile meşgul olan masum gençlerin kalbine vesvese, vehim gelmemek için pek çok âyetlerdeki “Seb’a Semavat” cümlesini inkâr eden müsteşrik feylesofun inkârından kırkbeş sene evvel Risale-i Nur bu gelen cevabı vermiş:” (Nç: 146)

 

Sayfalar Envar Neşriyata Göredir.

Ramazan Ayı kategorisi

www.NurNet.Org

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: