Risâle-i Nurdan Uzaklaştırmak istiyorlar!

hapishane.risalei.nurNur talebelerinin kefenleri boyunlarındadır. Onları Risale-i Nur’dan ve üstadlarından ayırmak kabil değildir. Bunun için şeytanî plânlarını, desiselerini değiştirdiler. Bir zayıf damarlarından veya safiyetlerinden istifade ederiz fikriyle aldatmak yolunu tuttular. O münafıklar veya o münafıkların adamları veya adamlarına aldanmış olanlar dost suretine girerek, bazan da talebe şekline girerek derler ve dedirtirler ki:

Bu da İslâmiyete hizmettir, bu da onlarla mücadeledir. Şu malûmatı elde edersen, Risale-i Nur’a daha iyi hizmet edersin. Bu da büyük eserdir.” gibi bir takım kandırışlarla sırf o Nur talebesinin Nurlarla olan meşguliyet ve hizmetini yavaş yavaş azaltmakla ve başka şeylere nazarını çevirip, nihayet Risale-i Nur’a çalışmaya vakit bırakmamak gibi tuzaklara düşürmeye çalışıyorlar. Tarihçe-i Hayat ( 690 – 691 )

Şimdilerde bu plan tatbik edilmekte ve Üstadımın Tarihçe-i Hayatını okumamış kimselere “Hayatım, Nurlu Hayatım..” gibi başka şahısların hocaların kitapları okutulmakta. Risaleler gösteriliyor bak bunlar çok mübarek kitap ama bu kitabı -“Hayatım, Ene ve Zerre Şerhi, Onuncu Söz Şerhi, Nurlu Hayatım..”- gibi kesbi olan eserlerle meşgul ederek sözüm ona hizmeti ve risaleleri daha iyi anlarsın gibi hizmetten ve Risale-i Nurdan uzaklaştırmak istiyorlar. Mesela: onuncu söz şerhi ismiyle birisi bir kitap yapmış bin küsür sayfa ve içerisine ilm-i kelam alimlerinin efkarını koymuş onunla kendince şerh etmiş ve parasını kazanmak için 50 tl gibi bir fiat koymuş. Kendince hizmet etmiş halbuki şerh değil daha çok kafa karıştırmak için yapılmış, sanki arkasında başka bir plan ve emel var!

Bunun gibi kendi kafasına göre Risaleleri anlayan ve anlaşılması gerektiği gibi değilde kendi kafasındakini anlayan ve tatbik edenlere Kastamonu ve Barla Lahikalarında geçen metni aynen koyuyorum. “Evet, Risale-i Nur size mükemmel bir me’haz olabilir. Ve ondan erkân-ı imaniyenin her birisine, meselâ; Kur’an kelâmullah olduğuna ve i’cazî nüktelerine dair müteferrik risalelerdeki parçalar toplansa veya haşre dair ayrı ayrı bürhanlar cem’edilse ve hâkeza.. mükemmel bir izah ve bir haşiye ve bir şerh olabilir. Kastamonu Lahikası ( 56 )” Burada şerh ve izahı üstadım izah etmiş nasıl olacağını. Hatta hayatta iken kendisi de bunu bilfiil Âsâ-yı Mûsâ, Tılsımlar Mecmûâsı, Sirâcünnur, Zülfikâr Mecmûâsı, İman ve Küfür Müvazeneleri gibi asar ile tatbik etmiş. Bunlar inatla körlük ederek görmek isteyemen bazı kimseler hizmeti anlaşılması gerektiği gibi değilde kafasında anlayışa göre hizmeti uydurmak ve eserleri Risaleler gibi satılması için kaleme sarılıyorlar.

Bizler Nurun hizmet tarzı sadakatla üstadımızdan aldığımız gibi ila yevm-ül kıyamet muhafaza etmekle mükellefiz. Hakkı bilipte söz söylememek hakka karşı ihanettir. Ve sadece kalben buğzetmek ise imanın en zayıfıdır.

Bizler Risale-i Nuru müdafa etmek mecburiyetindeyiz. Risale-i Nur hizmeti dairesi içinde olan kimseler bunlara tevessül ederse sadakatsızla itham olunulur. Adamın birisi ihanetkarane bir harekete girişiyor sonra bu kitapla intişar ediyor. Bunu gündeme getirmek, söylemek kabahat sayılıyor. Adamın yaptığı şeyler değil yaptığı hatayı söylemek kabahat sayılıyor. Asıl sadakat başkasının ihanetini söylemek değil; kendi hizmet kardeşlerinden yapılan ihaneti söyleye bilmektir. Nurculukla alakası olmayan birilerinin sadeleştirme hareketini söylersin; ama kendi dava arkadaşlarının ihanetini de söyleyebilmelisin.

Sadakat her vechesiyle olmalı. İmani eserler olan Sözler, Lem’alar, Mektubat, Şualar, İşarat-ül i’caz ve Mesnevi-i Nuriye eserlerini hep nazara verip Barla, Kastamonu, Emirdağ lahikalarını, Sikke-i Tastik-i Ğaybi ve Tarihçe-i Hayatı nazara vermeyip hizmetin isabetli olmasını bize dersini veren lahikaları görmemek/göstermemek için hatıralar ve başka eserleri nazara verenlerden uzak durulmalı. Bunu yapan üstadımı görmüş duasını da almış olsa –zaten varis ağabeylerimiz asla buna tevessül etmemekte vede etmezler- sadakatsizle itham olunur. Nitekim üstadım:” Hattâ benim sözümü de, ben söylediğim için hüsn-ü zan edip tamamını kabul etmeyiniz. Belki ben de müfsidim veya bilmediğim halde ifsad ediyorum. Öyle ise her söylenen sözün kalbe girmesine yol vermeyiniz! Münazarat ( 14 )” demesine rağmen neden bu kelli felli denen zürefaların neden hareketleri Risale-i Nurun mizanları ile tartılmıyor?

Neden hata etsede esasat-ı nuriyenin esasları ile müvazene edilmiyor? Neden esasata muhalif olduğu halde neden bir bildiği vardır deyip tenkid/tahlil etmekten çekiniliyor? Neden hizmetin sadakatına muhalif hareket edenlerin ifşa edilmesiyle ifşa edenleri linç girişimi yapılıyor? Sebebi münafıklar ve zındıklar daire içine girmesi ile onların iğfali ile kanan saftiriklerin amigoluk yapmasıdır. Ve lahikaları nazardan iskat edip zamanında yazılmış Ahmetin Mehmede, filanın falana yazdığı mektub nazarıyla bakılmasıdır. Böyle bakanlar Kur’anıda okumasınlar o Rasulüekreme indi o kitap onun kitabı, Yunus, Yusuf, Nuh gibi sureleri okumasınlar, kıssa-i Musayı okumasınlar o Musa a.s anlatıyor. Hiçbir farkı yok çünkü nazarları aynı.

Bize hizmet tarzını bilerek isteyerek unutturmak isteyen değiştirmek isteyenleri Allah nasıl biliyorsa öyle yapsın. Saftiriklerinde gözünün açılmasını nasip etsin. Manevi nefs-i emarenin damına düşürtmesin, deccalin trenine bindirmesin. Pak olan hizmette istikametli varis ağabeylerimizle beraber olmayı ve hizmete sadakatsız olan meşreblerden teberi etmeyi nasip etsin. Mahşerde üstadım sorsa sen bu hareketin nurun hizmetine muhalif olduğunu bildiğin halde neden sustun dese ne diyeceksin? Nasıl kendini müdafa edeceksin. Mehdiye tabi olanların tek bir imtahanı olacak o a sadakat imtahanıdır.

Allahımın ihsanı ile tüm kendisini nur talebesi olarak vasıflandıranların bu imtahandan sadakatla geçebilmesi temennisiyle..

Selam ve Duayla

Muhammed Numan Yozgâtî  

www.NurNet.org

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: