Risale-i Nur’lar Sudan’ı Aydınlatıyor
Kur’an’dan ezber yapmadan mezuniyet yok!
28 Mart – 6 Nisan 2014 tarihleri arasında Avustralya Nur Vakfı ile Gönüllü Hekimler Birliği’nin işbirliği ile Sudan’daydık. Neyle karşılaşacağımızı bilmiyorduk. Kalbimiz ve gönlümüz ise sadece bedenimiz ve ilmimizin zekatını vermeye kilitlenmişti. Bütün ekip arkadaşlarıma da, “Hadi Sudan’a gidiyoruz” dediğimde hepsi de aynı inançla ve teslimiyetle “tamam geliyoruz” dediler.
Hal böyle olunca, ne çıkarsa bahtımıza, deyip yola koyulduk. Hayli meşakkatli yolculuğumuz sonrası maksuda vardık. Şartlarımız oraya göre iyiydi. En azından tahta karyolalarda yatacaktık, oysa biz çadır hayal etmiştik.
Arkadaşlarımın tam bir güven içinde, her türlü zorluğu bilerek, hiç düşünmeden evet demeleri beni çok memnun etmişti. Çok kötü şartlarda çalışmayı hepimiz hazırdık zira. Daha önce de çok kötü şartlarda çalışmalara katılmıştım ki, buralar Kenya, Filipinler, Filistin ve Lübnan’dı.
Bu gönül rahatlığı ile gittik ve geldik. Bütün ekibime teşekkür ediyorum, çok verimli, çok içten ve samimi olarak beraberce çalıştık.
1940’LI YILLARIMIZI YAŞIYORLAR
Sudan bize göre 1940’lı yılları yaşıyor. Coğrafi konum ve sıcaklık engel gibi görünse de avantaja çevrilebilir. Yeter ki çalışma isteği ve bir de onlara doğru yöntemleri gösterecek birileri olsun.
Nil boyunca yerleşmiş birçok köy var. Arazi inanılmaz büyük. Sadece sulama rejimi ile inanılmaz bir zenginliğe ve refaha geçebilirler. Sadece görgü, bilgi, çalışma ve güçlü bir önder gerek. Gıda üretimi ile her şey bir anda değişebilir.
Nil boşa akıyor. Köylerde elektrik, su, kanalizasyon yok. Çözümü zor olmayan bir konu olmasına rağmen hala çözümsüz, el birliği ile çözüm uzak değil. Afrika’nın kaderinde “ne verirsen onu bekler” bir tarzı benimsemişler. Onun dışında sıcağında etkisi ile dinlenmedeler her daim!
Daha iyi nasıl olabilir, diye bir dertlenmek pek yok. O yüzden hala 1940’lı yıllarda yaşıyorlar. Kaymakam ve Belediye Reisi aynı kişiden oluşan bir yönetim anlayışı var. O da atanarak geliyor. Eğer reis dertlenirse o belde belki gelişime ve değişime açılabiliyor.
ORTAK ÇALIŞMA ŞART
20 binin üzerinde hastaya baktık. Küçük cerrahi müdahaleler yaptık. Yeterli mi, değil. Yeterli olması için oradaki hekim ve sağlıkçı dostlarımızın da bizim gibi gelişim açısından aynı düşüncede olmaları gerekiyor. Bu da zamanla olacak inşallah. Malzeme eksik, fakirlik var ve sizin tek başınıza bir şey yapmanız zor. Komple bir kalkınma için ortak çalışma şart.
Sıtma ve Malaria adeta kaderleri olmuş, fakat bunu değiştirmek ellerinde. Biraz olsun düşünce değişikliği şart. Evet, yapılacak çok iş var. Birilerinin de Afrika’daki bu fakirliğe bir nebze olsa da el atması şart gibi. O da biz olduk, bu ay. Yeniden herkese ve emeği geçenlere teşekkür ediyorum. En kısa zamanda yeni seferlere inşallah.
NURLAR AYDINLATIYOR
Ahmed Salah, El-Düveymli bir genç. Köyünden kopup Avustralya’ya iltica etmiş. Fatih Ağabey ve Avustralya Nur Vakfı ile tanışmış. Sonuç; bizim oraya gitmemize vesile oldu. Allah razı olsun.
Zübeyir ve Kasım kardeşler Hartum’da maşallah tam bir fedakar hizmet erleri. Onların sayesinde Nurlar herkesi aydınlatıyor. 30 tane üniversite talebesine ağabeylik ediyorlar. Üç katlı bir medreseleri var. Bizi ağırladılar. Cumartesi akşam umumi sohbete kısa da olsa katılma şansımız oldu. Arapça yapılan dersten sonra tanışma ve Avustralya’dan hizmet haberleri ile herkes şevke geldi. Gördük ki, Nur hizmeti dünyaya yayılmış durumda.
Şeker kamışını da bizzat orada gördüm. Şekeri ondan elde ediyorlar. Sokaklarda tabla üzerinde satıyorlar. Aldık tadına baktık. Muhteşem! Yolunuz düşerse tatmayı unutmayın!
KUR’AN EZBERİ ŞART!
Hartum İslam Üniversitesi çok branşlı bir okul. En güzel yanı da Kur’an’dan belli bir sayfa ezber yapmaz iseniz mezun olamıyorsunuz. İngilizce ve Arapçayı bilmek şart.
Mango; 105 çeşit olduğunu duyunca çok şaşırdım. Ama tadına ilk defa Sudan’da vardım. İnanılmaz. 12 adet bir deste oluyor ve 60 cüneyh yani 8 dolar. Bu şekilde satıyorlar. Lezzet muhteşem. Kavuna benzer meyve. Ama tadına alıştınızda bırakamazsınız gibime geliyor.
Kemikten tespihleri de anlatmak gerek. Fil ve deve kemiğinden tespih ve takılar ile yılan ve timsah derilerinden çantalar, kemerler ve ayakkabılar. Sadece el çantası alabildik.Pahalı idi. Ama değer tabi. Fildişinden tespihi 300 cüneyhe bıraktılar, ama alamadık.
Emwaj, Tunusluların işlettiği bir lokanta. Salaş, ama lezzeti muhteşem. Victory adlı bir balık menüleri var. İnanılmaz lezzetli. Porsiyonları ise iki kişilik, ama tek kişi yiyor. Önden sıcak mercimek benzeri bir çorba, salata ve Victory balık mönü. Hartum’a yolunuz düşerse mutlaka Emwaj’a uğrayın. Pişman olmazsınız. Ayrıca 60 cüneyh, yani 8 dolar.
Son günümüzü gezi ve alış verişle geçirdik. Herkes bişeyler alma telaşına girdi.
Nil’de gemi ile gezinti, beyaz ve mavi Nil’in birleştiği yerde çay içmek… Ayrıca Yumurta Kule diye adlandırılan Kaddafi’nin kızının yaptırdığı ve Hartum’un simgesi haline gelen otelin seyir kulesini çıkmadan gelemezdik. Hartum ve Nil başlı başına oradan gözüküyor. Tam bir keyif. Nileteyn Camii ve El Noor (nur) Camiini de mutlaka görün. Her iki cami de Hartum’un simgesi olmuş. Nileteyn Camii Nil kenarında, çok güzel bir cami. Nur Camii Ankara Kocatepe Camiinin bir benzeri ve Cumhurbaşkanı kendi şahsi parası ile yaptırmış.
Kısacası hizmet, seyahat, tanışma, kardeşlik görme, Sudan Gönüllü Hizmeti.
Bütün sağlık görevlisi arkadaşlarımızı bu hizmete bekliyoruz.
Selam ve dua ile.
AYTEKİN COŞKUN
mdaytekincoskun@gmail.com
FATİH YARGI
lightfoundation@hotmail.com
Risale Ajans