Risale-i Nur’un menbaı Kur’ân’dır

Risale-i Nur’un menbaı Kur’ândır, rehberi Hazreti Muhammed’dir (asm). İstikameti ehl-i sünnetin cadde-i Kübra’sıdır. Bu cadde-i Kübra’da yürüyen fertleri, cemaatleri, hatta devletleri birbirlerine kenetleyen kuvvetler içerisinde en sağlam ve en tesirli bağ din ve inanç bağıdır. Kuvvetli bir imanı tesis etmek için, me’hazın (kaynağın) kutsî olması lâzımdır. Me’haz kutsîleştikçe küllîleşir.

Bediüzzaman Hazretleri, konumuza şöyle bir açıklık getirmiştir: “Me’hazin kutsiyeti çok burhanlar kuvvetinde te’sirat gösteriyor; onun ile ahkâmı umuma kabul ettiriyor.” 1

Risale-i Nur, Kur’ân’ın kutsîyetinden parlayan bir şaheserdir. Terimleri iman ve Kur’ân hakikatlerinin isimleridir. Meselâ, “Namazda ve ezandaki gibi elfaz-ı mübarekeler, mânây-ı örflerine âlem ve nam olmuşlar. Âlem ve isim ise değiştirilemez” 2

Meselâ Allah kelimesi, Allah’ın isim ve sıfatlarını kapsayan bir ism-i azamdır. Bu ismin yerine başka isim konulamaz. “La İlahe illallâh” tevhide, “Süphanallâh” tesbihe, Elhamdülillâh” hamd ve senaya, “Allah’u Ekber” Allah’ın büyüklüğüne ve azametine isimdir.

Bunların yerlerine başka kelime veya isim verildiği zaman kapsayıcı ve şümullü mana ihtiva etmez, ancak bu isimlerin tefsir ve izahları yapılabilir. İşte Risale-i Nurlar bu kutsî hakikatlerin tefsir ve izahlarıdır.

Risale-i Nurlar, tahkiki imanın esaslarını akla, kalbe, ruha ve hislere yerleştirilerek insanın ufkunu açar, duyguların imtizacını sağlar. Dolayısıyla rıza-i İlâhîye vasıl olan bir kalpte ihlâs, sadâkat, samimiyet ve hoşgörü gibi duygular tezahür eder.

Risale-i Nurlar aynı zamanda sosyal ve içtimaî konulara da isabetli ve istikametli yön veriyor. Emniyetin, asayişin ve sükûnetin tesisine yardımcı oluyor. İnsanlar arasında birlik, beraberlik, yardımlaşma ve dayanışmayı sağlar. Menfi milliyetçilik fikri yerine; âlem-i İslâm arasında uhuvvet ve ittihadı tesise çalışıyor.

Bediüzzaman’ın tarihçe-i hayatına bakılırsa 1907’den 1923 tarihine kadar başta Şark vilayetlerini dolaşır, aşiret reislerine meşrûtiyeti, yani demokrasiyi anlatır, memleketin geri kalmasının sebeplerinin, cehalet, zaruret ve ihtilâf olduğunu tesbit eder. Bunlara karşı marifet, san’at ve ittifak silâhı ile mücadele etmek gerektiğini belirtir. Özellikle eğitim üzerinde birçok teşebbüslerde bulunur.

1911 yılında Şam’a gider, Şam Emevî Camii’nde yüz âlim ve on binden fazla insanın bulunduğu bir ortamda “Cemahir-i Müttefika-i İslâmiyede meydana gelecek ve İslâmiyet, dünyaya hâkim ve hükümran olacaktır…..hürriyet ve istiklâl ve ittihad-ı İslâm cereyanını da hızlandırılmış, …Kur’ân-ı Azîmüşşan’ın hâkimiyet-i mutlakasına zemin ihzar etmiştir. 3 

Hülâsa: Risale-i Nur’un etkisi davranışlarda ve amelde böylece tezahür etmiştir. Böyle bir inanca sahip olan Nur Talebelerinin ders kitabı Kur’ân ve onun hakikî tefsiri olan Risale-i Nurlar’dır. Menbaı Kur’ân olan bir cemaattin fikir, zikir ve amelleri tamamen rıza-i İlâhî içindir.

Risale-i Nurlar, Kur’ân’ın me’hazına bağlıdır. İstikameti neşir ve okuma üzerindedir. İnsanlara hakikat ve marifet dersi veriyor. Âlem-i İslâm’ı ittihada dâvet ediyor. Mütalâa, izah ve şerhleri ikna edicidir. Delil ve burhanlarla akıl, kalp, ruh ve diğer duygulara Nur’u yerleştirerek tahkikî iman dersi veriyor.

07.12.2018

Rüstem Garzanlı

Dipnotlar:

1- Mektubat, 26. Mektup 2. Mebh. sayfa. 342.

2- Mektubat, 26. Mektup, 8. Mes, say. 367.

3- Sözler, Konferans say. 829.