“Risale okumanın zamanı geçti.”, şeklindeki eleştirilere nasıl cevap vermeliyiz?
Birisi, her anda ve her şartta lüzumlu olan ilimlerdir ki; bunlar imana ve marifete dair ilimlerdir. Bir insan bu ilimlere ömrünün son anına kadar muhtaçtır. Bu iman ve marifet ilimlerinde bir sınır, bir son mertebe yoktur, insan ne kadar tekemmül ve terakki etse kârdır. Bu ilimler, gıda noktasından sürekli ihtiyaç duyulan ekmek ve su değerinde olan ilimlerdir.
İnsan maddeten nasıl ekmeksiz ve susuz yaşayamaz ise; aynı şekilde iman ve marifet ilimleri olmaksızın, insan manen yaşayamaz. Hatta bu ilimlerin bazı kısımları vardır ki; hava gibidir her an solumaya insan muhtaçtır; bu tevhid ve Allah’ın isim ve sıfatlarının kainat üstündeki tecellileridir. İnsan başını nereye çevirse, bu nevi ilim ve tefekkürle karşılaşır.
İnsaf ve sağlıklı bir kafayla Risale-i Nurlara bakanlar, Risale-i Nurların kahir ekseriyetinin, bu sürekli ve devamlı olan ilimler sınıfından olduğunu itiraf edeceklerdir. Yani Risale-i Nurlardaki ilimler; ekmek, su ve hava mesabesinde olan ilimlerdendir. Bu sebeple Risale-i Nurlardaki ilimler, değil bir insanın, bütün insanlığın her döneminde en önemli ve gerekli bir ilim sınıfıdır.
Çağımızı iyi okuyup anlayamayanların, Risale-i Nurların ehemmiyet ve değerini takdir edememesi, Risale-i Nurların değil, onların bir kusurudur. Bu zamanda hükmeden; ilim ve fendir, insanların da manevi hastalığı maddecilik hastalığıdır. Bu şartları ve hastalıkları iyi tahlil edemeyenler, elbette doğru tedaviyi de bilemezler.
Bu çağın insanı iman ve marifet ilimlerine yani; Risale-i Nurlara muhtaçtır. Bu ihtiyaç da kıyamete kadar böyle gidecektir. Bunun en güzel delili; insanlığın umumi ahvalidir. Mesela on beş milyon nüfuslu İstanbul’da, farzlarını nizami olarak ifa eden
Bu tür tenkitleri samimi bulmuyoruz. Zira böyle bir tenkidin ne kendilerine ne de tenkit ettiklleri hakkında hiç bir faydası olmamakla birlikte, sayılmayacak kadar zararları vardır. Allah yanlış yolda olanları doğru yola hidayet etsin.
www.NurNet.Org