Sabah Namazlarını Camide Kılanlara, 100’er $ (Dolar) !

Çok zengin bir hayırsever, 15.01.2012’den 31.01.2012 tarihine kadar 15 gün sürekli, sabah namazlarını camide kılanlara, 100’er $ (Dolar) para verecektir. Kişi sınırlaması olmayıp, vaat edilen yüzer dolar caminin içinde ve çıkış sırasında verilecektir. Yanında bir başkasını getirene de 100 $ verileceği gibi, getirdiği kişi başına kendisine ayrıca 50’şer $ daha verilecektir.

Çok ciddi gazetelerde ve televizyonlarda böyle bir ilân görseniz, ne yapardınız?
1. İnanmazdım ve camiye gelmezdim.
2. Pek inanmazdım fakat, beklide doğrudur düşüncesiyle, camiye gelirdim.
3. Bu fırsat kaçırılmaz, düşüncesiyle uyanamama endişesiyle çok ciddi tedbirler alarak, mutlaka gelirdim.
4. Kişi sınırlaması olmadığı için, bütün sevdiklerimi de ikna ederek camiye getirirdim.
5. Yanımda getireceğim kişiler için ayrıca bana para verilmese bile, onların mahrum olmaması için yine bütün sevdiklerimi getirirdim.

***

Aslında yukarıdaki ilân gibi, çok ciddi bir ilân da var, uygulaması da var. Fakat insanlığın %95’i 1. maddeye göre hareket ediyor. Yani İNANAMIYOR…

Bunu bir iddia zannetmeyiniz, realite böyledir. Aşağıda izah edeceğim fakat, önce bir başka gerçeği hatırlatayım ki konumuz çok daha iyi anlaşılsın.

Şöyle ki:
Zaman zaman şahit oluyoruz. Bazı büyük AVM.leri reklam amaçlı olarak, bazı günler ilan ederek, % 50-60 veya %90 avantajlı satışlar yapıyorlar. O günlerin sabahında, hattâ gece yarısında o mağazaların kapılarında büyük kuyruklar oluşuyor değil mi?
İzdihamlar, kavgalar ve yaralanmalar da olmuyor mu?
Üstelik yine de para harcıyorlar, para almıyorlar…
Peki ama bu ilgi, alâka ve izdiham niçin? Çünkü, az da olsa avantajları olacağına inanıyorlar. İnandıkları için de o sıkıntılara katlanıyorlar. Bunun başka izahı olamaz…

***

Buraya kadar hemfikiriz herhalde.
Şimdi ben size bundan çok daha avantajlı bir alışverişin İLÂNINDAN bahsedeceğim. Bu ilânda da kişi sıralaması yok. Bu ilânda boş dönmek yok. Bu ilânda daha fazla gelenlerin size zararı yok, faydası var. Bu ilânda getirdiğin kişi için ayrıca teşvik pirimi var. Bu alışverişte haksızlık, kıskançlık ve bağış yetmeme olmadığından izdiham da yok.
Üstelik de bu ilânı veren “fani bir zengin” değil, ezel ve ebed Sultanı, “GANİYYİ MUTLAK” ve gücü her şeye yeten, Rahîm ve Kerim olan yüce Allah dır (C.C.)…

Bakınız, Dünyanın en doğru sözlüsü olan Hz. Muhammed-ül emîn (S.A.V.) in İLÂNI aynen şöyle:
“Vaktinde kılınan SABAH NAMAZININ sadece sünneti bile, dünya ve içindekilerden hayırlıdır.” Dikkat ediniz, “Dünya ve içindekilerden” buyuruyor…

Dün bir toplantıda, cam kenarında boğaza bakıyordum. Sahildeki yalıların en ucuzunun 20 Milyon TL civarında olduğunu hatırladım. İstanbul içindeki tüm malvarlıklarını, menkulleri ve yalıları düşündüm. Diğer (kuyumculardaki altınları, bankalardaki paraları v.b.) menkul ve gayrimenkul değerleri hatırladım. Sonra da bu Hadis-i Şerifi düşündüm. “İstanbul ve içindekiler” demiyor, “dünya ve içindekiler” buyuruyor!…

Sonra da gafletimizin ve vurdumduymazlığımızın derinliğini düşünerek, utandım…

Namazların camide ve cemaatle kılınmasına dair, ayrıca tehdit ve teşvik edici Hadîs-i Şerif de şöyle:
• “Mazeretsiz olarak evde namaz kılan erkeklerin, evlerini başlarına yıkasım geliyor” mealinde Hadis-i Şerifler olduğu rivayet ediliyor. (Bkz.: Riyazüssalihîn, Rumuz-u Hadis v.s.)

Şimdi bir de neticeye bakalım:
İnsanlığın % 95’i yukarıda belirtilen 5 maddeden, birincisine göre yaşamıyor mu?
2. Maddeye göre hareket edenler de bulunuyor belki, ne kadar az.
3. Maddeye göre yaşayan bahtiyar insanların sayısı ise %5 civarında gözüküyor.
Aslında 4. ve 5. Maddelere göre yaşamamız gerekirken, acaba niçin böylesine vurdumduymaz yaşıyoruz? Bunları hiç düşündük mü?…
Sakın 1. maddeye göre yaşandığını (yani, “inanmadığımız için camiye gitmiyoruz” sözünü) söylemeyiniz. Çünkü bu insanlığımıza hiç yakışmaz. Akıl bâliğ oluşumuza ters düşer. Başka sebepler bulmaya çalışalım.

Meselâ:
• “Birçok ülkede olduğu gibi, bizim ülkemizde de yarım asırdan fazla bir fetret devri yaşanmıştı. Jandarma ve polis baskınlarıyla, Kur’ân ve Risale okuyanlar basılarak hapsedildi. Bu nedenle birçok kimse bu konuda zorunlu ve silâh zoruyla câhil bırakıldı.” Denilebilir.

• “İnsan azıcık PEŞİN avantajı, milyonlarca değerindeki GELECEK avantaja tercih ediyor da onun için” denilebilir.

• “Şeytan ve nefis veya şeytanlaşmış beşer, hepimizi meşgul ederek, bunları bize düşündürmüyor.” denilebilir.

Fakat hiçbir mazeretin geçerli olmadığı bir hesaplaşma günü olan Mahkeme-i Kübra, asla akıldan çıkarılmamalıdır. Yukarıdaki avantajlara çok ama pek çok ihtiyacımız var. Çünkü oradaki ömrümüz 70-80 yıl değil, 7000-8000 yıl değil, milyar veya trilyon yıl da değil, sınırsız ve ebedî bir ömür için bu sermayeleri burada hazırlamak zorundayız.

Bunları tedarik etmek için, seferber olmamız gerekirken, vurdumduymaz davranmamız bizlere çok pahalıya mâl olabilir. (Allah c.c. hepimizi muhafaza etsin.)

• Enbiya Sûresi, 1. Âyet:
İnsanların hesaba çekilecekleri (gün) yaklaştı. Hal böyle iken onlar, gaflet içinde yüz çevirdiler.

• Bakara Sûresi, 284. Âyet:
Göklerde ve yerdekilerin hepsi Allah’ındır. İçinizdekileri açığa vursanız da gizleseniz de Allah ondan dolayı sizi hesaba çekecektir,…

• İbrahim Sûresi, 34. Âyet:
O (Allah) size istediğiniz her şeyden verdi. Allah’ın nimetini sayacak olsanız asla sayamazsınız. Doğrusu insan çok zalim, çok nankördür!…

Yüce Rabbim bana ve hepimize kalıcı ferâset ve bu konuda azami gayret versin. Âmin.

Moralhaber.Net

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: