Sadeleştirmeye Açılan Kapı!

Nefrin, hezârân nefrin, cehlin yüzüne..[1]

İnkılabat-ı dâhiliyeden ihtizazat, o dağlar ile iskât olunurlar. Zira dağlar yerin mesamatı hükmündedir. Dâhilî bir heyecan olduğu vakit arz dağlar ile teneffüs ettiğinden gazabı ve hiddeti sükûnet bulur. Demek arzın sükûn ve sükûneti dağlar iledir.[2]

Malumdur ki Risale-i Nur Ehl-i Sünnet itikad ve amelinin en ahir tecdid hareketidir. Bu tecdid hareketi geleneksel bir hareket değildir. Nitekim gelenek olarak tabir edilen tasavvuf hareketidir. Tasavvufa gelenek denilmesi ise sabit olan kaidelere ve eskiden beri silsile yoluyla günümüze gelmiş olmasıdır. Bu sebeple geleneksel bir hareket tecdid vazifesi yapamaz.

Mesela silsile yoluyla gelen asardan bir misal vermek gerekirse. Hüccet-ül islam İmam-ı Gazali (r.a.) kendisinde 900 sene boyunca gelen olanlara istikamet göstergesi olmuştur. Bu hadise 1. Cihan harbi zamanlarına dek sürmüştür ki zaten bu tarihten sonra madden ve manen ecnebi istilası Alem-i islama musallat olmuştur. Bu musallatiyet ise belki bir asırdır devam etmekte.

Bu bir asır boyunca sahte kahramanlar veya şahs-ı manevi teşekkül edemeyen geçici ışıkların olduğu malumdur.

“Evet milyonların, milyarların kalbinde asırlardan beri kanamakta olan o derin yarayı saracak yegâne müşfik el; İslâmdır. Her ne kadar ufuklarda zaman zaman bazı uydurma ışıklar görülüyorsa da.. müstakbel, bütün nur ve feyzini güneşlerden değil, bizzât Rabb-ül Âlemîn’den alan ezelî ve ebedî “Yıldız”ındır. O yıldız, dünyalar durdukça duracak ve onu söndürmek isteyenleri yerden yere vuracaktır.[3]” Bura mehazde de geçtiği gibi İslamiyet Dünyanın selahiyetine ve kurtuluşuna dair tek çaredir. Dünya insanlığını bu çareden uzak tutmak için var gücü ile islam düşmanları çalışmaktalar. Ya istikametli islamiyeti setretmek için yalancı uyduruk hareketleri nazara veriyorlar veya türetiyorlar.

Risale-i Nur Hareketi ise Dünyada kıtalarda okunmakta ve 62 lisana tercüme edilmesiyle islamın Ehl-i Sünnet vel Cemaat efker ve itikadını neşretmektedir. Dünya durdukça tecdid hareketi devam edecektir. Son müceddid ve müçtehid olan Bediüzzaman Said Nursi’nin asarı Risale-i Nur Külliyatı namındaki eserleri bu tecdid vazifesini ila yevm-ül kıyam devam ettirecektir inşallah. “O yıldız, dünyalar durdukça duracak ve onu söndürmek isteyenleri yerden yere vuracaktır.[4]” hakikatini dünyanın tüm dillerinde izah, isbat, şerh, tefsir, atıflarını yapacaktır. Risale-i Nur Hareketi bu vazifesiyle var olan şeyleri nakleden gelenekten ayrılıp tarz ve usul farkıyla muvaffak olmaktadır.

Nitekim gelenek var olanı nakletmiştir. Gelenekte iman ve akaid muhkem sağlam rasih olmalı ki o evrad u ezkardan istifade edilsin. Aksi taktirde istifade edilemeyecektir.

“Tarîkat zamanı değil, belki imanı kurtarmak zamanıdır. Tarîkatsız Cennet’e giden pek çok, fakat imansız Cennet’e girecek yok. Onun için imana çalışmak zamanıdır.[5]” sözü ise yanlış anlaşılmaktadır. Şöyle bir misal vereyim. Trafik kazası olmuş yaralılar hastahaneye gelmiş. Doktor hemen kalbe ve beyne müdahale ediyor. Oradan birisi çıkıyor doktor kalbi beyni bırak bacak kırılmış ona müdahale edin dese doğru olur mu?

Veya pamuk Çukurovada yetişir o pamuk tohumunu alsan Yozgata eksen olur mu? Olur ama pamuk çıkmaz. Veya Akdeniz meyvesini Turunçgilleri getir Yozgata ek olur mu olur ama meyve vermez. Veya çay’ı al Çukurovaya götür olur mu? Olur ama meyve vermez… işte üstadımız da zaman tarikat zamanı değil demekle tarikata düşman olmuyor zaman ve zemin uygun olmadığı izah etmektedir.

Şimdi buna tarikat düşmanı demek çaya, pamuğa, turunça düşmansın demek gibi olmaktadır.

         “Risale-iNur, Kur’anın malıdır. Arşı ferşe bağlayan Kelâmullah ile mazi canibindeki milyarlar ehl-i iman, evliya ve enbiya alâkadar..[6]” Risale-i Nur Külliyatının tesiri kırmak için muhtelif desiseler istimal edilmiştir. Oyunlar oynanmıştır. Mesela önce Risaleleri izah ediyoruz diye içine istikametsiz şeyler koymak.. var olan apaçık meseleleri izah diye içinden çıkılmaz hale getirmek.. sadeleştirme diye içinde var olan nice manayı budayıp tek bir mana koymak.. tefsir ve izah ve şerh ve sadeleştirme diye içine kelime katmak yanlış olarak kelime koymak.. var olan kısımları çıkartmak veya ekiltmek.. gibi teşebbüslerle nurun kuvvetini kırmaya teşebbüs hareketidir.

            Her şeyin kıblesi vardır. Kıblesiz bir şey yoktur. İnsanın kıbleside istikamet ve sadakattır. Bir yere bağlanmak ve oraya gitmek gereklidir. Hedef sadakat süreç ise istikamettir. Risale-i Nur Külliyatının istikamet yolu Lahikalardan geçmektedir.

Sadeleştirme bir cinayettir. Buna şiddetle karşı çıktık, çıkacağız, çıkmak gereklidir.

            Lakin sadeleştirmede bizlerde suçluyuz! Nasıl mı? Ders okurken düz okumakla, izah etmemekle, oku oku anlarsın demekle, izahta bulunmamakla sadeleştirmeye kapı açılmıştır. Bu konuda taş gibi duranlar sadeleştirmeden mesüldürler. Bilsinler hatalarını anlasınlar.

ifrat gibi tefritde muzırdır, belki daha ziyade. Fakat ifrat, tefrite sebeb olduğundan daha kabahatlidir. Evet ifrat ile müsamahanın kapısı açıldı. Çürük şeyler o hakaik-i âliyeye karıştığından; ehl-i tefritile insafsız olan ehl-i tenkid, gayet haksızlık olarak şu çürük şeylerin yüzer misline olan hakaik-i âliye içinde gördüklerinden ürktüler, nefret ettiler. Hâşâ.. lekedar ve kıymetsiz zannettiler.[7]”

Düz okumakta olanlar bu sebeple mesuldür. Çünkü “ifrat gibi tefrit de muzırdır, belki daha ziyade. Fakat ifrat, tefrite sebeb olduğundan daha kabahatlidir.[8]” Risale-i Nur okuyupta izahta bulunmayan, kelime manalarını bile vermeyen kimseler asrın tefsiri olan Risale-i Nurun önünde perde gibi durmakla Risalelerin anlaşılmamasına sebep olmuştur ve olmaktadır.  Asrın tefsiri olunca umumi bir teveccüh var. Adam ne yapsın nurun mertebesine çıkamıyor o halde nuru kendi seviyesine indiriyor.

Sadeleştirmede suçlu olduğumuz yan budur. Dikkat, tefekkür, devamlı okumak, müzakere, münazara, müteala, atıf gibi şeyleri yapmamakla suçluyuz.

Bizler bunları liyakatiyle yapsa idik bu sadeleştirme ihanetine kapı açılmayabilirdi.

Derslerde 45-50 dk düz okuyup geçenlerin, izahta bulunmayanların ve içimize giren ulema-is su’un kulakları çınlasın gelsinler bu sözlerime haksızsın desinler!

Sadeleştirmenin önüne geçmek ise bu tadad edilen sayılan şeylere dikat etmekle olur. Yoksa kendisi herkes anlasın diye boş bırakmak koyunu kurda kaptırmak için koyunu boş bırakmaktan başka bir şey değildir!

Bahtiyar odur ki: Risale-i Nurdan istifadesi azami olup azami istifade ettirip yansıtıp sirayet ettirendir.

Selam ve dua ile

Muhammed Numan ÖZEL

www.NurNet.org

Haşiye – Dipnot:

[1] Muhakemat ( 62 )

[2] Muhakemat ( 73 )

[3] Sikke-i Tasdik-i Gaybi ( 269 )

[4] Sikke-i Tasdik-i Gaybi ( 269 )

[5] Tarihçe-i Hayat ( 224 )

[6] İşarat-ül İ’caz ( 229 )

[7] Muhakemat ( 22 )

[8] Muhakemat ( 22 )

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: