Mustafa Ulusoy’un yazısı şöyle:
Geçenlerde Mary Weld’in “Bediüzzaman Said Nursi Entelektüel Biyografisi” kitabının Isparta hayatı bölümünü okurken, insanda hem tebessüm hem de hayret uyandıran bir olayı yeniden hatırladım.
Temmuz 1935’te Said Nursi ve bazı talebeleri tutuklanıp Eskişehir cezaevine yollanır. Evlere baskın sırasında üzerinde “Ramazan’a aittir” diye yazan bir kitap bulunur. Güvenlik güçleri, Kur’an yazısını okuyamadıkları için “Bu Ramazan kimdir?” diye günlerce arayıp tararlar. Nihayet Isparta köylerinden “Ramazan” isimli habersiz bir masumun kitabı zannederek, kelepçeli halde Eskişehir cezaevine yollarlar.
Aradan iki ay geçtikten sonra, kitabın, Ramazan namındaki habersiz masum köylüye ait olmayıp, Bediüzzaman’ın “Ramazan Risalesi” adlı bir eseri olduğu anlaşılınca, mazlum ve masum Ramazan serbest bırakılır. Bediüzzaman arada sırada onu gördüğü zaman, tebessüm ederek, “Kardeşim Ramazan hakkını helal et” diyerek teselli eder.
Risale Ajans