Sarıkamış Harekatı

22 Aralık 1914 ile 15 Ocak 1915 tarihleri arası, Sarıkamış Harekatı’nın yıldönümüdür. Dünya Savaşı’nın Sarıkamış cephesinde meydana gelmiştir. Yedi cephede birden savaş veren Osmanlı Devleti, Dünya Savaşı´nın doğu cephesini oluşturan Sarıkamış cephesinde Allahüekber Dağları´nda ağır kış koşullarında (ne yazık ki savaşlar‚ yaz-kış dinlemiyor) yapılan bu harekatta vermiş olduğumuz 90.000’e yakın şehidimizi hüzünle‚ rahmetle yadedeceğiz. Fakat aynı zamanda da ordularımızın, vatan söz konusu olduğunda, öleceklerini düşünmeden‚ şartlar ne şekilde olursa olsun, aldığı emri gözünü kırpmadan gerçekleştiren kahramanlıklarını da yadedeceğiz.

Sarıkamış´ta 18 aylık kutsal vatani görevini yerine getiren biri olarak bölgenin sarp coğrafi yapısını ve iki kış mevsimi orada görev yaptığımdan dolayı‚ (çok özür dilerim biraz amiyane tabir kullanacağım) sümük donduran‚ acımasız sert kış koşullarını az çok bilirim.

Sarıkamış‚ Kars iline bağlı deniz seviyesinden 2125 m yüksekliğiyle ve çevresindeki 2500-3500 m rakımlı dağlarla çevrilmiş yazları kısa ve ılık‚ kışları ise uzun ve çok sert geçen (geceleri -20 -25°C bazen -35°C lere varan sıcaklık) iklimiyle yaklaşık 25000 nüfuslu şirin bir ilçemizdir. Iğdır´ın uzun kışları için söylenmiş bir dizeyi‚ müellifinin hoşgörüsüne sığınarak biraz değiştirip Sarıkamış ilçesine uyarlayıp‚ “Sarıkamış´ın üç ayı ayaz‚ altı ayı beyaz‚ gerisi de yaz” dersek‚ pekte abartmış sayılmayız. Çevresi sarıçam ormanlarıyla kaplı‚ tarihi eserleri‚ soğuk suları ve bol doğal güzellikleri‚ iklimiyle zıt görüntü arzeden sıcak ve sevecen insanlarıyla Sarıkamış‚ bu nüfusuyla 2000 m.’nin üzerinde yüksekliğe sahip Türkiye´nin en kalabalık ilçelerinden biridir. Yöreye özgü kristalize kar yapısıyla ve kış sporları tesisleriyle de turizmde geleceği parlak kentlerimiz arasındadır.
Şimdi gelelim bahse konu olan bu harekatın başlangıç sebeplerine.

Hepimizin bildiği üzere Avusturya İmparatorluğu‚ 1908 yılında Osmanlı eyaleti olan Bosna Hersek´i işgal ve ilhak eder. 28 haziran 1914 te Bosna´daki Avusturya askeri birliklerini denetlemeye gelen Avusturya veliahtı Arşidük Ferdinand ve eşi Josephine´in bir Sırp milliyetçisi tarafından Bosna´da öldürülmesinin kıvılcımıyla 1 ağustos 1914 tarihinde Birinci Dünya Savaşı başlar. Başlangıçta tarafsızlık politikası yürüten Osmanlı Devleti‚ iktidardaki İttihat ve Terakki yönetiminin‚ Balkan Savaşları´nda Rumeli´de kaybedilen toprakların geri alınabilmesi ve doğu sınırlarında 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı (93 harbi) yenilgisiyle ruslara savaş tazminatı olarak verilen üç vilayet olan (elviye-i selase) Kars-Ardahan ve Batum´un geri alınması ümidiyle‚ önce İngiltere-Fransa-Rusya ittifakının yanında savaşa katılmak ister. Osmanlı Devleti İngiltere´den olumsuz yanıt alınca Almanya ile ittifak arayışına yöneldi.
Almanya ise Avrupa´da iki cephede birden savaşması gerekeceğinden doğu cephesinde Rus baskısını azaltmak‚ ruslara kafkaslarda ikinci bir cephe açtırmak için ve Osmanlı Devleti ile alman çıkarlarının örtüşmesinden dolayı‚ İttihat ve Terakki iktidarının 2 ağustos 1914 tarihinde Almanya ile yapmış olduğu gizli bir antlaşma şartlarına dayanarak 1 kasım 1914 te Osmanlı Devleti de Almanya-Avusturya-Macaristan ittifakıyla birlikte savaşa girdi. Bunun sonucunda 3 Kasımda Osmanlı Devleti´ne savaş açan Rus Ordusu da Sarıkamış´ta bulunan karargahından Erzurum yönünde ileri harekata geçti. Fakat Osmanlı kuvvetlerinin sayıca az olmalarına rağmen Köprübaşı mevkiinde durduruldu ve geri püskürtüldü. Doğu cephesi komutanlığını üzerine alan genel kurmay II. başkanı Enver Paşa‚ Sarıkamış üzerine yapılacak bir taarruzla hem yaklaşık 40 yıldır Rus işgali altındaki Kars-Ardahan-Batum illerini geri almak‚ hem de kafkaslardaki Türklerin yardımına koşmak için‚ günümüzde de hazırlanış bakımından stratejik olarak başarılı bulunan Sarıkamış Harekatını başlattı. Bu planı Alman genelkurmayı da‚ doğu Avrupa´da Almanya-Avusturya cephesi üzerindeki Rus baskısını azaltacağı düşüncesiyle destekledi.

22 aralık 1914 te Enver Paşa‚ Allahüekber Dağları´nı kuzeyinden geçerek ve Sarıkamış´ı arkadan kuşatmak için komutasındaki 3. orduya mensup üç kolordudan birini Oltu yönünde diğerini de Bardız yönünde ileri harekata göndererek Rus ordularını geri püskürttü. Kendisi de Oltu ve Bardız’dan gelecek olan kolorduları beklemeden küçük bir kuvvetle Sarıkamış´a cepheden saldırıya geçti fakat kuvvetlerinin yetersiz olması sebebiyle kentin önlerinde durduruldu. Oltu ve Bardız´dan yürüyüşe geçen iki kolordunun Sarıkamış´a gelmesini beklemeye başladı. Oltu ve Bardız´dan ileri yürüyüşe geçen iki kolordu‚ 2500-3500 m rakımlı Allahüekber Dağları´nı aşarken hem Rus ordusuyla hem de dondurucu‚ çetin ve acımasız kış şartlarıyla da kahramanca savaşarak yaklaşık 90000 mehmetçik -35°C dereceye varan dondurucu soğukta şehit olmuşlardır…

”Türk Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanlığı” web sitesinde de belirtildiği gibi;
…Sarıkamış‚ Türk harp tarihinin en acı muharebelerine sahne olmuştur. Türk Ordusu‚ ağır koşullar altında yapılan bir muharebede kahramanca savaşmıştır. Türk Ordusunun kayıplarındaki asıl etkenler‚ çetin arazi ve şiddetli kış şartları ile teçhizat eksikliği ve ikmal yetersizliğidir. Çok ağır koşullar altında kahramanca savaşan Türk askeri‚ muharebenin sonuna kadar direnmiş‚ vatanını korumak ve başarıya ulaşmak için sonsuz gayret göstermiştir. Sarıkamış Harekâtı‚ Türk milletinin vatanı ve kutsal varlıkları uğruna neler yapabileceğinin bir delilidir.

Geçtiğimiz yıl düzenlenen Sarıkamış´taki anma törenlerinde Çankırılı er Oğuzhan Yıldırım´ın yazıp dile getirdiği şiiri‚ dinleyenlerin gözlerini yaşarttı;

DONARAK ÖLDÜK

Biz Allahüekber’deki şehitler

Sizlerden şükran ziyareti bekler.

Ruhumuza kucak açtı melekler‚

Yol verseydiniz geçerdik dağlar.

“Sarıkamış / Beyaz Hüzün” romanında İsmail Bilgin‚ şehitleri şöyle dile getirir;

“Sarıkamış üstünde kar‚
Kar altında Mehmedim yatar.”

Sarıkamış Kaymakamlığı web sitesinde yayımlanan‚ Rus Kafkas Ordusu Kurmay Başkan Vekili Dük Aleksandroviç Pietroviç‚ Sarıkamış´ta gördüklerine anılarında şöyle yer vermiş:

“…ilk sırada diz çökmüş dokuz kahraman. Mavzerleriyle nişan almışlar‚ tetiğe asılmak üzereler ama asılamamışlar… İkinci sırada cephane taşıyanlar var‚ sandıkları bir avuçlamışlar ki‚ kainattan hırslarını almak istiyor gibiler. Öylesine kaskatı kesilmişler… ve sağ başta Binbaşı Nihat. Dimdik ayakta‚ başı açık‚ saçları beyaza boyanmış‚ gözleri karşıda…Allahüekber dağlarındaki son Türk müfrezesini teslim alamadım. Bizden çok evvel‚ Allah´larına teslim olmuşlardı…”

Bu vatan için toprağa düşmüş tüm şehitlerimiz gibi Sarıkamış Harekatı´ndaki kahraman şehitlerimizi de rahmetle‚ minnetle yadediyoruz. Kahraman hatıraları önünde saygıyla eğiliyoruz.

sevgiyle…
Macit Şekerci

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: