Sesimizin İncelikleri

Allahımız Vücudumuzu Binlerce Mu’cize Vari Harikalarla Yarattıklarından Ten Biri Olalan Sesimizin İnceliklerini Görün…

Bugüne kadar yaşamış, yaşayan ve yaşayacak olan milyarlarca insan birbirinden farklı ses tonlarına sahiptir. Bu elbette Yüce Allahın insanlara lütuf olarak bahşettiği büyük bir nimettir. Çünkü bu nimet vasıtasıyla insanlar arasındaki iletişim kolaylaşır, birbirlerini görmeseler bile seslerinden tanıyabilirler. Ayrıca insanların zevk alacakları şarkıları dinleyebilmeleri de ancak ses tonlarının farklı olması ile mümkündür.

İnsanlar dışındaki tüm canlıların sesleri  birbirine benzerdir. Fakat insan sesi  bunlardan farklıdır. Çünkü her insanın sesinin bir kimliği vardır. Kendi sesimiz, ailemiz ve tanıdıklarımızın sesleri sadece kişiye mahsustur. Hatta insan sesi o kadar özeldir ki, göremediğimiz halde  telefonu açar açmaz karşımızdaki kişiyi  ‘merhaba’ deyişinden bile tanıyabiliriz.
Peki, ses oluşumunda kullandığı organlar ve hava gibi etkenler aynı olmasına rağmen, her insanın sesi nasıl farklı olabilmektedir?
Bu farklılığa sebep olan ayrıntılar nelerdir?

Yüce Allahın insanlara bahşettiği çok özel bir nimet olan ses ve konuşma, çevre ile iletişim kurabilmenin, düşünceleri, sevinç, üzüntü gibi duyguları farklı ses tonları kullanarak anlatabilmenin tek yoludur. İnsan sesi, çok çeşitli tonlamalar meydana getirmesi ile bugüne kadar yapılmış tüm müzik aletlerinden milyonlarca defa çok fazla bilinenin ötesinde bir yapı ve işleyişe sahiptir. Müzik aletlerinin zaman içinde eskimesi, bozulması ve her zaman bakıma muhtaç olmasının dışında, sesimiz bozulmadan, eskimeden, kendi bakımını sürekli kendisi yaparak, yaşadığımız süre boyunca bize hizmet eder.

                                     Sesin Oluşumu Nasıl Gerçekleşir?

* Konuşurken nefes veririz ve bu nefes konuşmanın karakteristiğini etkileyen en az 11 noktadan geçer.

* Ses, akciğerlerden nefes borusu ile yukarı doğru çıkan havanın, gırtlakta bulunan iki adet ses telini titreştirmesi sonucu oluşur.

* Ses telleri, konuşulmadığı zamanlarda ‘V’ şeklindedir ve her iki yana açıktır. Konuşma sırasında orta hatta bir araya gelirler ve ‘II’ şeklini alırlar.

* Bu teller, ince seslerin çıkartılması için daha çok gerilir ve titreşir. Kalın seslerde ise bunun tam tersi bir mekanizma çalışır.

* Ses; gırtlaktan çıktıktan sonra ise, dil kökü, dil, dişler, dudaklar gibi organlarımızda son şeklini alır. Bu sırada geniz, burun boşluğu ve sinüslerde titreşerek kişiye özgü ses karakterleri ortaya çıkar.

                 Sesin Oluşumundaki Kusursuz Ayrıntı

Sesin oluşabilmesi için gırtlaktaki kaslar, dil, dişler, damak, dudaklar gibi pek çok organ ve hava birbiri ile mükemmel bir uyum içerisinde çalışır. Eğer böylesi bir organizasyon olmasaydı konuşmak istediğimiz zaman ortaya anlaşılmaz ve rahatsız edici bir gürültü çıkardı. Bu organizasyonu mümkün kılan ayrıntılar şunlardır:


                               Ses Tellerindeki Ayrıntı

  • İnsan sesini oluşturan en önemli organlar, ses telleri ve onların bağlı bulunduğu kaslardır. Bunlar gırtlağın içindeki ses kutusunda bulunan mukus tabakası ile kaplı bir çift kastır. Gırtlağın ön kısmında halka biçiminde olan kalkansı kıkırdakların arkasında yer alır.
  • Sesin üretilebilmesi için V şeklindeki ses tellerinin II şekline gelmesi gerekir. Ancak eğer birbirlerine çok yaklaşırlarsa veya yeterince gergin değillerse ses kalitesi düşer. Hatta konuşma gerçekleşmez.
  • Ses tellerinin boyu, sesin kalınlığını belirler. Ses teli ne kadar uzun olursa, ses o kadar ince çıkar. Kadınların erkeklere oranla daha ince sesli olmalarının temelinde yatan neden de budur. Çünkü kadınların ses telleri erkeklerin ses tellerinden daha uzundur.
  • İnsan dışında hiçbir canlının sesini dinleyerek onun cinsiyeti ayırt edilemez. İnsan ise bu açıdan farklıdır. Konuştuğumuz insanı görmesek bile ses tonundan onun kadın mı yoksa erkek mi olduğunu hemen anlayabiliriz. Bu elbette Yüce Allahın insanlara bahşettiği çok özel bir farktır.

Ses tellerinin ses çıkarabilmesi için aralarındaki mesafe, uzunluk, gerilim gibi birçok özelliğin çok ince düşünülmesi ve hesaplanması gerekir. Sadece ses telindeki bu ayrıntılar düşünüldüğünde bunların tesadüfen geliştiğini iddia etmek elbette imkansızdır. Ses telleri, bunların titreşimi gibi birçok ayrıntı, Yüce Allahın mükemmel kudreti  ve her şeyi bir ölçü ile yaratmasının en güzel delilidir. Yüce Allah bu gerçeği bir âyetle Kura’n da şöyle haber vermiştir: O’nun Katında her şey bir ölçü iledir. (Ra’d Suresi, 8)

Sesimizdeki Kimlik

Her insanın ses oluşumunda görev alan organlarını kullanış şekli farklıdır. Bu nedenle herkesin kendine ait bir ses tonu vardır. Ancak eğer Allah dileseydi bütün insanlar aynı sesle konuşabilir, her yerde aynı ses tonunu da işitebilirlerdi. Kendi sesimiz, annemizin sesiyle, arkadaşlarımızın veya komşumuzun sesi ile aynı olabilirdi. Bunun yanında aynı ses tonuyla bütün insanların telefonla irtibat kurmaları pek çok açıdan riskli ve güç olurdu. Çünkü, herkes birbiri adına konuşma yapabilir, bu durumda insanları ayırt etmek mümkün olmazdı. Ayrıca birbirinden farklı güzellikteki insan sesleri olmayacağından tek biçimde bir müzik anlayışına sahip olurduk.

Ancak alemlerin Rabbi olan Allah büyük bir nimet ve lütuf olarak insanlar arasındaki iletişimi kolaylaştırmak ve zevk alacakları şarkılar ve sohbetler oluşturmak için; onları birbirinden farklı ve benzersiz ses tonları ile yaratmıştır.

Yeni doğan bebeklerin gırtlakları yetişkinlere göre yüksektedir. Böylece henüz konuşmadığı için gırtlak yapısına gereksinim duymayan bir bebek, süt emerken aynı anda nefes alabilir ve yetişkinlerde olduğu gibi yuttuklarının nefes borusuna oradan da akciğere kaçma riskini taşımaz. Ancak ileride konuşma için zorluk çıkaracağından, çocuk konuşma çağına girmeden, gırtlak aşağıya iner. Yani tam gereken zamanda tam gereken şekilde gelişir. Bu elbette Yüce Allahın yaratma sanatındaki detayı ve üstün aklı gösteren örneklerden yalnızca biridir.

Gırtlaktaki Ayrıntı

  • Sesin oluşumundaki detaylar, sadece ses telleri ile sınırlı değildir. Nefes borumuzun ağız boşluğuna açılan kısmında yer alan gırtlak (larinks) boyunca, ses telleri dışında uzanan başka kaslar da yer alır. Bu kaslar teller arasındaki hava boşluğunu ve tellerin uzunluğunu kontrol ederler ve ses tellerinin titreşebilmesi, hava akımının geçebilmesi için gırtlağı oluşturan diğer kaslardan bağımsız olarak hareket ederler. Hiç Şüphesiz batıl evrim teorisi ile açıklanamayacak bir husustur. Gırtlağın ses tellerinin titreşmesi için aşama aşama gelişerek, sadece ses tellerinin bulunduğu kısımda ayrı bir kas yapısı oluşturması elbette mümkün değildir. Konuşmanın en önemli şartlarından biri olan bu detay, Yüce Allahın Ol emriyle bir anda gerçekleşmiştir.
  • İnsanın gırtlağının yapısında konuşmaya yönelik bir başka detay, diğer canlılara oranla insan gırtlağının çok daha aşağıda yaratılmış olmasıdır. Bu detay gırtlaktan çıkan nefesin farklı seslere dönüşmesini sağlar. Gırtlağın bu özelliğinden dolayı nefes borusuna sürekli besin kaçma ihtimali vardır. Bu risk, bebeklik döneminde kazanılan reflekslerle ve “küçük dil” olarak adlandırılan organla ortadan kaldırılmıştır.
  • Dünyanın dört bir yanında farklı diller konuşulur. Fakat tüm insanların ağızlarından benzer harf sesleri çıkar. Çünkü insanlar Yüce Allahın ilhamıyla harfleri söylerken hep aynı organlarını kullanırlar.
  • Her iki dudakları ile ‘P’ ve ‘B’, dudak ve dişleri ile ‘F’ ve ‘V’, dilin ön kısmı ile ‘T’ ve ‘D’, dilin arka kısmı ile de ‘K’ ve ‘G’ seslerini çıkarırlar.
  • Hiçbir bebek doğduğu zaman harfleri söylerken ağız boşluğunu nasıl kullanacağını bilmez, fakat konuşma zamanı geldiğinde Afrikadaki kabilede yaşayan bir çocuk da, New Yorkta oturan bir çocuk da harfleri aynı şekilde söyler. Şüphesiz bu büyük bir mucizedir ve konuşmanın tek kaynaktan Yüce Allahtan gelen ilham ile yapıldığının en güzel delilidir.
  • Konuşma esnasında bazı organların diğerlerinden daha baskın kullanılması ise gerek konuşmanın anlaşılması gerekse dinleyenin tahminlerin farklar çıkmasına sebep olur . Mesela konuşurken gırtlak bölgesini kullananların sesi parazitli çıkar ve rahat duyulabilmelerini zorlaştırır.
  • Sadece ağız boşluğunu kullanan kişiler ağızlarını yeteri kadar açmadıkları için “a” ya da “o” yerine “ı” sesi çıkarır ve bu kişilerin seslerini duymak güçleşir.
  • Yalnızca burun bölgesini kullanan kişilerin sesi ise tonsuz, enerjisiz ve uğultu halinde çıkar. Bu sorunun sebeplerinden biri yumuşak damağın yeterince çalışmamasıdır. Yumuşak damağın görevlerinden biri, seslerin burun yoluyla çıkmasını engellemek için burun yolunu kapamaktır. Çünkü, bazı sesler burun yoluyla çıkmak ister, bu durumda yumuşak damak o bölgeyi kapatır ve seslerin doğru çıkmasını sağlar.

Şüphesiz burada birkaç örnekle işaret edilen detaylar, seslerin doğru bir biçimde çıkması için tüm sistemin belirli hareketleri aynı anda yapması gerektiğini ortaya koyar. Hiçbirimizin farkında olmadan gerçekleştirdiği bu organizasyon, Yüce Allahın Kamil-i olduğundan ötürü böyle kendini gösterir.

                                 Beynin  Rolü

  • Tüm konuşmanın organizatörü, beyindeki bir bölgedir. Burada düşüncenin ana yapısı oluşur, kulak ve gözlerden gelen sinyallerle birleştirilir ve boğaza gönderilir.
  • Hayvanların beyinlerinde böyle bir bölge yoktur. Bazı papağan, muhabbet kuşu hatta karga türlerinin konuşabilmeleri ise bilinçli bir konuşma şekli değildir. Sadece ezberleme ve tekrar edebilme yeteneklerinden kaynaklanır.
  • Bizim beynimizde konuşma noktasının bulunması bize ait özellikler olmadığı gibi, bazı kuş türlerinin kelimeleri ezberleyip tekrar edebilmeleri de onlara ait özellikler değildir. Çünkü beyin sadece bir et parçasıdır.                               Bu et parçasının düşünüp, konuşmaya karar vermesi hangi harflerin hangi organları kullanarak çıkacağını belirleyebilmesi, kelimelerin anlamlı bir biçimde ve düşünmeden çıkarak dinleyenin anlayabileceği cümlelere dönüşmesi elbette bir et parçasının yapabileceği işlemler değildir. Beyin sadece konuşmayı yönlendiren bir vesiledir. Ayette bildirildiği gibi kelimeleri öğreten ve konuşmayı ilham eden Yüce Allahtır.
  • Âdem’e bütün isimleri öğretti. (Bakara Suresi, 31)

Buraya kadar anlatılanlar sesin oluşabilmesi için tüm insanlarda olması gereken mucizevi detaylardır. Mucizenin bir diğer tarafı ise tıpkı parmak izi gibi her insanın kendine mahsus sesinin olmasıdır? Peki bu mucize nasıl gerçekleşir?

Yeni doğan bebeklerin gırtlakları yetişkinlere göre yüksektir. Böylece henüz konuşmadığı için gırtlak yapısına gereksinim duymayan bir bebek, süt emerken aynı anda nefes alabilir ve yetişkinlerde olduğu gibi yuttuklarının nefes borusuna oradan da akciğere kaçma riskini taşımaz. Ancak ileride konuşma için zorluk çıkaracağından, çocuk konuşma çağına girmeden, gırtlak aşağıya iner. Yani tam gereken zamanda tam gereken şekilde gelişir. Bu elbette Yüce Allah’ın yaratma sanatındaki detayı ve eşsiz malumatını  gösteren örneklerden yalnızca bir

Sesimizi Eşsiz Kılan Ayrıntılar

Sesimizin sadece kendimize mahsus olmasını sağlayan sebep jet makineleri çevresindeki girdapların ses üretmeleri ile benzer yapıdadır. Bu konuda Cincinnati Üniversitesinden tıp doktoru Sid Khosla ve ekibi jet makineleri ile ilgili uzun süreli araştırmalar yapmışlardır ve bu araştırmalarda şu sonuca varmışlardır:

  • Akciğerden çıkan hava akımı gırtlak boyunca tıpkı ses motorlarındaki gibi girdaplar yaparak ses üretmektedir.
  • Eğer görülebilseydi, dönen duman halkalarına benzeyecek olan bu girdaplar, her insanda farklı ton oluşturan seslere dönüşür. Ancak bu girdapların oluşum mekanizmaları insanın aklıyla çözebileceğinden çok daha karmaşıktır.
  • İnsanın oluşum mekanizması hakkında bile tam bir bilgiye sahip olmadığı ve kendine mahsus ses yapısının ortaya çıkmasında hiçbir katkısının olmadığı çok açıktır. Kişiye özel ses elbette Yüce Allahın yaratma sanatındaki aklın üstünlüğünü gösterir.  Farklı Ses Tonları Rabbimizin Şanındandır
  • Sesin oluşabilmesi için vücudumuzda pek çok organ birbiri ile tam bir uyum içinde çalışır. Bu organlardan bir tanesinin eksikliği veya görevini tam zamanında yerine getirmemesi sesin oluşumunu engeller. Bu nedenle sesi oluşturan tüm sistemin aynı anda, eksiksiz bir biçimde ortaya çıkması ve her birinin görevini bilip kusursuzca vazifesini yerine getirmesi gereklidir. Organların aklı ve şuuru yoktur. Bu nedenle görevlerinin ne olduğunu, sesi oluşturmak için neler yapmaları gerektiğini bilemezler. Akla ve bilince sahip olmayan bu parçalar zaman içinde yavaş yavaş gelişerek kusursuz hale de gelemezler. Tıpkı bir kemanı yapan ustanın ancak müzik aletinin bütün parçalarını aynı anda bir araya getirmesi ile sesin çıkması gibi, sesle ilgili donanımımız da Yüce Allah tarafından bir anda yaratılmıştır.
  • Ses çıkarabilmemiz için sadece bu sistemin varlığı da yetmemektedir. Aynı zamanda havanın varlığı da şarttır. Üstelik bu hava her insanın gırtlağında farklı girdaplar çizerek sesin kişiye özel olmasını sağlamaktadır.
  • Her insanda ses ve konuşma oluşturan donanım ve hava aynı olmasına rağmen her insanın kendisine özgü bir sese sahip olması elbette bir aklın kavrama sınırının çok üstündedir. Bu durum Rabbimizin Kudret ve sonsuz ilminden tevellüd eden insan için bir zenginliktir. Bütün buraya kadar saydıklarımız, modelini ve  bir örnek edinmeksizin yaratan Allah olduğunu göstermektedir. Allah insanı yaratmış ve ona, dünya üzerindeki başka hiçbir canlıda olmayan kavramlarla düşünme, konuşma ve kendine has ses çıkarma yeteneğini bahşetmiştir. Kuran ayetlerinde şu şekilde bildirilir:
  • “İnsanı yarattı. Ona konuşmayı öğretti.”
  • (Rahman Suresi, 3-4)

(İlmi Mercek Dergisinden) faydalanıp sizinle paylaşan kardeşiniz:   

Abdülkadir Haktanır

 www.NurNet.org

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: