Şevval orucunun sevabı konusunda sorulara cevaplar

Soru: İçinde bulunduğumuz Şevval ayı oruçları hakkında birazcık geniş bilgi verebilir misiniz? Bu altı günlük oruç, nasıl bir yorumla tüm seneyi oruçlu geçirmiş gibi sevaba vesile oluyor?

Efendimiz (sas) Hazretleri, 6 günlük Şevval orucunun bir sene nafile oruç tutmuş gibi sevaba vesile olacağını haber verdiği hadisinde şöyle buyuruyor: “Kim oruçla geçirdiği Ramazan ayından sonraki Şevval ayında da altı gün oruç tutarsa bütün seneyi oruçla geçirmiş gibi sevaba layık olur!” (Müslim-Tirmizi)

Demek ki, bir aylık Ramazan orucundan sonra Şevval’de de altı gün oruç tutarak orucunu otuz altıya çıkaran kimse, bütün seneyi oruçlu geçirmiş gibi sevaba layık görülmektedir.

Hadisi yorumlayan alimler, bütün seneyi oruçla geçirmiş gibi olmanın hesabını şöyle yapıyorlar: Ramazan boyunca otuz oruç tutan insan, her orucuna onar sevap alınca üç yüz sevap eder. Şevval ayında da altı gün oruç tutarsa buna da onardan altmış sevap alınca eder üç yüz altmış. Yani bir kameri sene… Dolayısıyla hadisin işaret ettiği (kameri) seneyi oruçlu geçirmiş gibi büyük bir sevaba layık olma hali gerçekleşmiş olur.

Aslında ibadetlerdeki sevap çokluğu konusunda esas olan husus, o ibadeti yapanın gönlünde taşıdığı halis bir niyetle ilgilidir. Bazen samimi bir niyetle yapılan öyle küçük iyilikler olur ki, yapanın gönlünde duyduğu safi niyet sebebiyle 360 gün değil, belki 360 senelik nafile ibadet sevabı bile kazanabilir. Halis niyet meselesidir bu. “İhlas ile kim ne isterse Rabb’imiz onu verebilir.” denmiştir.

Zerre kadar ihlaslı amel, batmanlarla ihlassız amelden üstündür!.. Amellerin niyetlere göre değer kazandığını vaktiyle verdiğim bir misalde şöyle ifade etmiştim: Uzun ve dümdüz bir çölün ortasında giden bir yolcu düşünmüş ki: Bu uzun yolda yaşlı bir adam ve çocuk bineğine binmek istese, üzerine basıp da yukarı çıkarak hayvanına binebileceği yüksek bir yer yoktur. Öyle ise şu tepedeki kayayı yuvarlayıp yolun kenarına getireyim de, yürümekte olan yaşlı ve çocuklar hayvanlarını taşın yanına çekip kayanın üzerine çıkarak bineğine kolayca binme imkânı bulsun, sevabı da bana olsun.

Adamın bu samimi niyeti sebebiyle Rabb’imiz ona beklediği sevabı vermiş. Ancak böyle güzel bir niyetle getirilen taşı yolun kenarında gören bir başka iyi niyetli yolcu da düşünmüş ki: Bu kayayı buraya getiren kimse ne kadar da yanlış bir iş yapmış. Hiç düşünmemiş ki, buradan gözleri görmeyenler geçer, gece karanlıkta fark edemeyenler taşa takılıp yere düşerler. Şu taşı buradan yuvarlayıp uzaklaştırayım da kimse takılıp yere düşmesin, sevabı da bana olsun… İşte bu adam da halis bir niyetle taşı buradan uzaklaştırdığından dolayı sevaba nail olmuş. Her ikisinde de niyet hâlis, yorum makul..

Biz de sâfi bir niyetle altı gün orucumuzu tutarsak, belki Rabb’imiz bu niyetimize, bu bağlılığımıza bütün seneyi oruçlu geçirmiş gibi sevaplar ihsan edebilir. Rabb’imizin sınırsız rahmetine kimse sınır koyamaz, diye ümitlensek yanlış olmaz.

Bu altı gün orucunu arka arkaya tutmak mümkün olduğu gibi, aralıklarla ay boyunca tutmak da mümkündür.. Hatta pazartesi perşembe günleri de tutulabilir. Özellikle hanımların Ramazan içinde tutamadıkları borç oruçları varsa, önce o borç oruçları tutmak daha sonra fırsat olursa kalan nafileyi tutmak da uygun görülebilir. Şayet daha sonra vakit geçer de altı gün nafile oruca fırsat bulunamazsa muhtemeldir ki, borç olarak tutulan oruçlar da Şevval’de oruç tutma sevabını kazandırmış olabilir diye ümitlenmek de yanlış olmaz. “Ben kuluma bana karşı beslediği hüsnü zannıyla muamele ederim.” buyuran Rabb’imizden böyle yüce lütuf ve ikramları bekleyebiliriz.

Ahmed Şahin / Zaman Gazetesi