Sırat; Kulluğun Her Anı..

YILLARDIR HİZMETİN içinde olduğunu bildiğim bir ablamla sohbet ediyoruz. Sırat köprüsünden konu açılıyor. Küçük bir çocukken kendisine son dönem animasyonlara taş çıkartacak bir köprüden bahsedildiğinden biraz buruk bir hüzünle bahsediyor. Şükür ki, şu an tatlı bir anı haline gelmiş, o zaman için caydırıcı olsun diye çokça korkutucu olsa da, zamanla bu da aşılmış…

Aşılması gerekiyor mu ki? O kadar korkunç olması ve bu korkunçlukla baş edemeyen ve acıları tehir eden idrakin, onu alıp taa ötelere atması gerekiyor mu? Birinci sınıf bir animasyon filmi gibi, ötelerden bir manzara gibi olması ne kadar doğru sırat köprüsünün? Hem sonra bu haliyle caydırıcı mı?

Dağların kulluk yükünü almamasının sebebi, bu sırat köprüsünden geçmek olmasa gerek. Çünkü zor olan bu değil, zor olan oraya gidene kadar olan kısmı zaten. Oraya varabilmek…

An’lardan oluşan kocaman bir yol ulaştırıyor beni oraya. An’daki sırat vuruyor en çok. İşte diyorum; dağın taşıyamadığı bu olsa gerek. Anlarımda saklı sıratlar; kıldan ince ve kılıçtan keskin. Ötelerdeki sırattan tek farkı, düştüğümde kalkabilmem. Hâlâ tevbe edecek vaktin olması. Ama yol aynı; kıldan ince ve kılıçtan keskin…

Vicdan inceldikçe sesi tüm sesleri bastırıyor. Burası kesin. İç âlemimizdeki dinmeksizin süren konuşmalar hep ‘içimizden gelen ses’e ait. Dinledikçe zorlaşıyor, yaptıkça kolaylaşıyor. Huzur sarsa da bitince, başlamak hep çok zor oluyor. Bu sözü söylesem mi, söylemesem mi; şu adımı atsam mı, atmasam mı; şu tuşa bassam mı, basmasam mı; şu telefonu açsam mı, açmasam mı; vs, vs. Hepsi bir anlık sıratlar işte. Bizi götürecekleri yer kendileri kadar küçük değil küçücük bir amelle tarifsiz veballere giren insanoğlu için, her günahtan küfre giden o yol için.

Küçük şeyler… Bir an’lar…

Ve vicdan ve sorgulama; ve hep o ses ve ben. Sıratın üstünde olan ben…

Beni dosdoğru yoldan ayırma diye her gün 40 defa bana söylettiren Allah’a hamdolsun. Kendime ve kendim gibilere en lazım dua bu olsa gerek. Her günüm için, gönümdeki anlarım için. İstikamet olan ve ucu sahil-i selamete çıkan o yola ulaşmak üzere her amelde üzerinden geçtiğim sırat için…

Bizi sırat-ı müstakimden ayırma ve her ameldeki, her lahzadaki doğru yoldan giderek kurtuluşa erenlerin yoluna çıkar bizi ey merhamet edenlerin en merhametlisi! Dağlar gibi güç ver bize, emanetini doğru teslim edebilmek için!

 Nuriye Çakmak

Karakalem.net