Sokullu Mehmet Paşa Kimdir? Kısaca Hayatı

Bosna’nın Vişegard Kazasına bağlı Rudo Nahiyesinin Sokkuloviçi köyünde doğmuştur.

Sokollu Bey neslinden yani Şahin Oğullarından gelmektedir. 1512 bazı tarihçilere göre 1506 yılında dünyaya gelen Sokollu’nu ilk adı Bayo Sokoloviç’di. Bu nedenle Balkan halkları arasında Mehmed Paşa Sokoloviç olarak anılır.

1519 yılında Yeşilce bey tarafından devşirilerek Edirne Sarayına getirilmiş, Mehmet adı verilerek Türk ve Müslüman kültürü ile yetiştirilmiştir. Ardından İstanbul`a gönderildi. Topkapı Sarayı`nın Enderun Bölümünde çeşitli görevlerde bulundu. 1541`de Kapıcıbaşılığa yükseldi. 1546`da saray hizmetlerinde başarılı olanların dış göreve atanmaları yolundaki gelenek uyarınca Kaptan-ı Deryalığa getirildi. Görevde iken Trablusgarp Seferi`ne katıldı, İstanbul Tersanesini genişletti ve yeniledi. 1549`da vezirliğe yükselerek Rumeli Beylerbeyliğine atandı.

Avusturya ile 1547`de imzalanan barış antlaşmasının bozulması üzerine Sokollu Mehmet Paşa 1551`de Erdel üzerinde yapılacak seferin komutanlığına getirildi. 80.000 kişilik orduyla Erdel`e giren Sokollu Mehmet Paşa önemli kaleleri aldı.

Kanuni Sultan Süleyman 1553`te Sokollu Mehmet Paşa`yı Rumeli askerlerinin başında Anadolu`ya gönderdi. Aynı yıl başlayan Nahçıvan Seferinde Sokollu komutasındaki Rumeli askerleri büyük başarı gösterdiler. Sefer dönüşünde Sokollu üçüncü kez vezirliğe yükselerek kubbealtı vezirleri arasına katıldı.

Semiz Ali Paşa`nın sadrazamlığa yükselmesiyle ikinci vezir olan Sokollu, onun 1565`de ölmesiyle sadrazamlığa getirildi. Yaşı hayli ilerlemiş olan Kanuni çok güvendiği Sokullu`ya geniş yetkiler vermişti. 1561`de üçüncü vezir iken Kanuni Sultan Süleyman`ın torunu ve Sultan II. Selim`in kızı İsmihan Sultan ile evlendi.

Kanuni Sultan Süleyman’ın son vezir-i azamı olmuştur. Hem Osmanlı İmparatorluğu’nun zirvede bulunduğu dönemi simgelemesi itibariyle hem de icraatları, projeleri ve kişiliği nedenleriyle en büyük Osmanlı sadrazamlarından biri kabul edilir.

İki metreyi aşan boyu ile aynı zamanda en uzun boylu Osmanlı sadrazamı idi. Bu sebeple “uzun boylu” manasındaki “Tavil” lakabı ile anılması bir o kadar yaygındır.

Sadrazamlık Dönemi

Toplam 14 yıl, 3 ay, 17 gün Osmanlı Devleti’nin sadrazamlığını yapmıştır.

Kanuni Sultan Süleyman`ın son seferi olan Zigetvar kalesi fethini, padişah öldükten sonra o idare etti. Kanuni Sultan Süleyman`ın ölümünü 40 gün kadar gizleyerek tam bir basiret örneği göstermiştir.

II. Selim döneminde sürekli sadrazamlıkta kaldı ve devlet işlerini idare etti. Sokollu 1568`de Avusturya ile 8 yıl süren bir barış antlaşması imzaladıktan sonra doğuya yöneldi. Amacı Osmanlı egemenliğini Asya`da ve doğu denizlerinde de güçlendirmekti. Portekiz`in Hint Okyanusu`ndaki artan etkiniğine karşın Kızıldeniz, Umman Denizi ve Basra Körfezi`ndeki Osmanlı gemilerinin sayılarını attırdı. Hindistan ve Endonezya ile iyi ilişkiler kurmaya çalıştı. Sokollu ayrıca Tunus`u Osmanlı himayesi altına sokarak, Kuzey Afrika`yı da denetlemek istiyordu. Ama Piyale Paşa ve Lala Mustafa Paşa gibi karşıtların etkisiyle Divan 1570`de Kıbrıs`ın alınması kararını aldı. Sokollu Venediğe karşı böyle bir savaşın Avrupa`yı kendilerine karşı birleştireceği görüşündeydi. Ama Lala Mustafa Paşa Divan`a uyarak 1571`de Kıbrıs`a çıktı.

Haçlı Donanması`nın misillemesinde Osmanlı donanması İnebahtı`da yenildi. Alınan ağır yenilgi karşısında Osmanlılara gelen bir Venedik elçisine “Biz sizden Kıbrıs`ı alarak kolunuzu kestik, siz ise donanmamızı yenmekle yalnızca sakalımızı kestiniz; unutmayın ki, kol bir daha yerine gelmez, ama sakal eskisindende gür çıkar.” dedi. Gerçekten de Sokollu`nun dediği oldu ve Venedikliler barış istemek zorunda kaldılar. Daha sonra Osmanlı Donanması Tunus`u İspanyollardan aldı.

Sokollu 1574`te ölen II. Selim`in yerine geçen III. Murat döneminde de sadrazamlığını sürdürdü. Sokollu Fas`ı Portekiz akınlarından kurtardı.
Sokollu Mehmet Paşa sadrazamlığı boyunca usta bir siyasetçi olarak öne çıkmış, birçok askeri ve siyasal başarının elde edilmesinde birinci derecede rol almıştır. 60 yıllık devlet hizmeti sırasında da hiçbir görevinden alınmamış, daima bir üst göreve atanmış olması da ayrı bir özelliğidir.

Sokollu bir tanesi İstanbul`da, diğerleri Lüleburgaz(Kırklareli), Havsa (Edirne) ve Payas (Hatay)`ta bulunan beş külliyesi, imparatorluğun hemen her yanına yayılmış eserleri vardır.

Sokollu Mehmet Paşa’nın Lüleburgaz’a bu külliyeyi yaptırması ile ilgili hoş bir anekdot aktarılır. Devşirme olarak önce Edirne sarayına, oradan da Topkapı sarayına getirilen Mehmet Paşa’nın bu yorucu yolculukta yolu Lüleburgaz’a düşer. Çok yorgun ve bitap düştüğü bir anda Lüleburgaz’da bir kadının yiyecek vererek onu doyurduğunu unutmayan paşa, seneler sonra Osmanlı’nın en güçlü devlet adamlarından biri olduğunda kursağından geçen o lokmaların vefasını Lüleburgaz’a bu külliyeyi inşa ettirerek gösterecektir.

Don ve Volga ırmakları arasında bir kanal açarak Osmanlı donanmasına Hazar Denizi yolunu açma, Süveyş Kanalı`nı açma, İzmit Körfezi-Sapanca Gölü-Sakarya Nehri üzerinden Karadeniz`e alternatif bir boğaz açma gibi çağının ötesinde projeleri vardı. Don-Volga kanalı için gerekli işgücü seferber edildi, ancak hava şartları nedeniyle çalışmalar sürdürülemedi. Süveyş Kanalı düşüncesiyle ön adım olarak Sudan zaptedildi. Ancak bu proje de sonuca ulaşamadı. Devlet teşkilatı içinde de önemli düzenlemeler yapmıştır.

Osmanlı döneminde aldığı kritik kararlar, kazandığı zaferler ve yaptığı projelerle siyasi tarihimize damga vuran sadrazamlardan biri hiç şüphesiz Sokollu Mehmet Paşa’dır.

Her gece âdeti olduğu üzere abdestini yeniler, teheccüd namazını kıldıktan sonra hazinedar Hadım Hasan Ağaya bir miktar kitap okuturdu. O gece Hasan Ağa’ya, “Sultan Murad’ın Kosova’da şehid edilişini anlatan yeri oku” buyurdular.

Hasan Ağa takip ettikleri Osmanlı tarihi eserinden Murad Han’ın zaferini ve sonunda şükür için meydan yerini gezerken bir Sırplının din yolunda savaşanlar sultanını habersizce hançerleyerek şehid ettiğini tasvir eden satırları okurken, Sokollu’nun gözleri yaş içinde kalmıştı. Ellerini kaldırdı. “Yarabbi bana da böyle bir devlet nasip eyle” diyerek dua etti. 12 Ekim 1579 yılında derviş kılığına girmiş bir yeniçeri tarafından hançerlenerek öldürüldü. Ayasofya’da akşam ezanı okunurken yaşlı sadrazam ruhunu teslim etti. Eyüp`te defnedildi.
Ulema, şehid-i hükmi iken şehid-i hakiki hükmünü verdiler, gasl ettirmediler.

Çetin KILIÇ

www.NurNet.Org

Kaynak:

  • Murat Kutlu
  • Biyografi
  • Bilgi dünyası
  • Türkçe bilgi
  • Sorularla Osmanlı
  • Trakya gezi

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: