Sorular ve Cevapları -Hz.Ali ve Oğlu-

İnsanları hayvanlardan ayırmakla birlikte, beşikten mezara kadar her zaman ve zeminde muhatap olduğumuz Eğitim ve Öğretim sürecinin en önemli konularından birisi de, şüphesiz merak etmenin neticesi olarak ortaya çıkan sual ve cevap mevzusudur.

Büyüklerimizin “Merak ilmin hocasıdır” diye tarif ettikleri meselenin temelinde işte bu sorgu-sual vardır.

İnsanoğlu ancak merak edip sorguladığı kadar bir ilim, bilgi ve birikime sahip olagelmiştir.

Peygamber efendimiz(s.a.v) başımızda imam ve rehber olmak üzere, bütün bir islam ümmetinin fertleri olarak; günlük hayatımızın ayrılmaz bir parçası olarak muhatap olduğumuz bu ehemmiyetli merak edip sorgulamak mevzusunda, Rabbimiz(c.c) yüce kitabında Rabbini merak edip tanımaya çalışan çocuk İbrahim’in kıssasını misal olarak bizlere ders vermektedir.

“Ey Rabbim..! Hayretimi arttır.” diye dua edip buyuran efendimiz(s.a.v), dünya ve ahiret saadetinin teminine medar olacak hayatın geniş dairesinin renklerini tefekkür ve tezekkür edip anlamaya ve sorgulamaya bir ders ve teşvik veriyor.

Zira dünya misafirhanesinde imtihan için gelmiş olan biz insanoğlunun, sorgu ve sual ile cehalet bataklığından kurtuluşu ve böylece ahiret saadeti mümkün olacaktır.

 

Ancak günümüz beşerin hayat-ı içtimaiyesinde bırakın merak etmekle araştırıp soru sormaya teşvik etmeyi, aksine kainattaki hadiseleri merak edip anlamaya çalışan insanları “çok düşünme..kafayı yersin” misali saçmalıklarla susturmaya çalışıyorlar.

Ehemmiyetine binaen Kur’anda defalarca yerde zikredilen ve böylece “aklınızı hiç kullanmaz mısınız?” sualine muhatap olan insanoğluna, elbette çokça düşünmek ve akletmek düşer.

Asrın imamı Bediüzzaman hazretlerinin ifadesiyle, dünyaya gelen her insanın evvela muhatap olduğu “-Necisin?; -Nereden geliyorsun?; -Bu dünyadaki vazifen nedir?; -Nereye gideceksin?” gibi dehşetli suallerinin cevaplarını arayıp bulmaya çalışmak gerekmez mi, kendisine insan diyen insanoğluna..

Sorgu ve sual meleklerine muhatap olmazdan evvel, kendi cüz-i irademizle yaradanımızın bizleri verdiği en büyük nimet olan “akıl” nimetinden istifade etmek suretiyle dünyaya geliş gayemizi sorgulamak gerekmez mi?.

Şüphesiz düşünen insanlar için nice ibretler olacaktır bu muhasebe neticesinde..

 

Hayatın gayesini anlamaya çalışan islam önderlerinden olan Hz. Ali (kerremellahu vechehu) zaman zaman çocukları ile sohbet eder, onlara sorular sormak suretiyle meraklarını tahrik etmeye çalıştırarak; yaşadığımız zamandaki gibi cevapları kendimize, soruları çocuklarımıza bırakmazdı..

Babası Hz.Ali efendimiz tarafından Sorulan sorulara, oğlu Hz. Hasan’ın verdiği cevaplar oldukça hikmetli ve faydalıdır.

Bu cevaplar onun ilim, anlayış ve kavrayışının ne kadar çok yüksek olduğunu, hayatı ve insanları çok iyi tanıdığını, ilmi ile amel eden, nefsini terbiye etmiş ve böylece insanlığa rehber olmuş müstesna bir şahsiyet olduğunu göstermektedir.

Bununla birlikte bizlere de bir güzel örnek olmakta, yetiştirdiğimiz nesillere böylesine kapsamlı ve derin soruları sorduğumuz zaman alacağımız cevapları da ayrıca düşünmek gerekiyor..

Zira çocuklarımıza cevaplarını öğretmediğimiz konulardan soru soramayacağımız böylece malum olacak..

Ve biz anne-baba yahut eğitimcilerin ne kadar da gayretsiz ve yatersiz olduğumuzu böylece görerek yaşamış olacağız..

 

Hz.Alinin oğluna sorduğu bazı soru ve aldığı muhteşem cevapları, biz anne, baba ve eğitimcilere hüsn-ü misal olması dua ve temennisiyle istifadenize arz ediyoruz..

Bir defasında Hz.Ali(r.a), oğlu Hz.Hasan’a (radiyallahu anh) sorar, Ey oğlum!

-İstikamet nedir?

Hz. Hasan, Ey babacığım!

-İstikamet, kötülüğü iyilikle önlemektir.

 

-Şeref nedir?

-Halkını ve aşiretini eğitmek, bu sırada sana karşı yaptıkları hataları kaldırabilmektir. Kardeşlerin ile anlaşmak, komşularını korumaktır.

 

-Mürüvvet nedir?

-Kişinin iffetli olması ve hatalarını sürekli düzeltmesidir.

 

-Dikkat nedir?

-Sıradan işleri dahi önemsemek, basit de olsa kötülükten uzak durmaktır.

 

-Islah nedir?

-Öncelikle kişinin kendini kötülüklerden koruması, sonra yakınlarının iyi olması için gayret göstermektir.

 

-Semahat nedir?

-Kolay ve zor zamanlarda adaletten ayrılmamaktır.

 

-Cimrilik nedir?

-Elindekini şeref vesilesi, infak ettiğini kayıp ve zayi saymandır.

 

-Kardeşlik nedir?

-Zor ve rahat zamanlarda vefalı olmaktır.

 

-Korkaklık nedir?

-Dostuna karşı cüretli, düşmanına karşı çekingen olmaktır.

 

-Ganimet nedir?

-Takvaya yönelmek, dünyaya meyletmemek peşinde koşulması gereken ganimettir.

 

-Hilm nedir?

-Nefsine hâkim olup kızgınlığı yenmektir.

 

-Zenginlik nedir?

-Az dahi olsa, Allah’ın taksimine razı olmak. Asıl zenginlik müstağni olmak, insanlardan istememektir.

 

-Fakirlik nedir?

-Her şeye heveslenmek, istemektir.

 

 

-Zillet nedir?

-Saldırı anında korkmaktır.

 

-Külfet nedir?

-Kendini ilgilendirmeyen şeyler hakkında konuşmaktır.

 

-Mecd nedir?

-İhtiyacı olduğu zaman verebilmek, kendine karşı yapılan suçları affetmektir.

 

-Akıl nedir?

-Kalbi korunması istenen her şeyden korumaktır.

 

-Ahmaklık nedir?

-Liderini, yöneticini ziyaret edip ona karşı sesini yükseltmektir.

 

-Güven nedir?

-Sürekli hilim, yakınlarına şefkat, insanların su-i zan edeceği şeylerden kaçınmaktır.

 

-Sefahat nedir?

-Dünyaya dalmak, kötülüğe sürükleyen kişilerle arkadaşlık etmektir.

 

-Gaflet nedir?

-Camileri terk edip, fesatçı insanlara itaat etmektir.

 

-Mahrumiyet nedir?

-Sana arz edilen nasibini almamaktır.

 

-Güzellik nedir?

– Ahlak güzelliğidir.

 

 

 

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: