Sosyal Paylaşımda Hassasiyet ve İstikamet

Günümüz iletişim vasıtalarından sosyal paylaşım, ihtilaf ve kırgınlıklara değil neticede hayra vesile olmalıdır. Ancak uygulamalara bakıldığında çok uyarılara rağmen istikamet ve hassasiyet konusunda hatalı davranışların olduğunu üzülerek izlemekteyiz.

Bir gruba mensubiyet o grubun prensiplerine tabi olmayı gerektirir. Mensubu olunan grubun kararlarına rağmen farklı bir görüşe sahip olunabilir. Farklı fikirlerin istişaresi yetkili organlarda ihtiyacı karşılayacak şekilde yapılır ve nihayetinde çıkan karar hâlâ kanaatiniz istikametinde değilse yapılacak tek şey zamana bırakarak fitneye vesile olmayıp, başkaları ile konuyu defalarca paylaşmayıp sabretmek ve dua etmektir.

Çok imtihanlardan geçmekteyiz. Farklı olduğunu düşündüğünüz, diğerlerinin kararlarını yanlış gördüğünüz noktada bile karşılıklı imtihana tabi tutulmaktayız. Bu ortamda gıybet, dedikodu ve fitneye vesile olmadan muhatapları ile akla kapıyı açıcı konuşmaları yapar, duaya devam ederiz. Farklı kanaate sahip olan ile girilen münakaşalar, iknaya vesile olmadığı gibi ilzam edip, gizli tehlikeli zevki alıp, gıybet, tahkir ve kırgınlığa sebep oluyor. Fitnenin kol gezdiği zeminlerde en selâmetli yol vesile olmamak, sabır ve dua etmektir. Birilerinin sizi ittihat havarisi olarak mı, yoksa fitne varisi olarak mı hatırlaması hoşunuza gider?

Demokrasiyi başkalarına değil öz nefsimizde sindirmeliyiz. Bu evvelâ gönülde ve kafada başlar. Farklı fikirleri sabırla karşılayarak dinleyen zihnî istibdattan kurtulur. Allah’ın hikmeti gereği eşyanın ve fikirlerin böylesine farklılıklar içerisinde yaratılacağı gerçeği bize sorumluluklar yüklemekte. Mizaç, meşrep, huy gibi kişisel farklılıklara rağmen kardeşlik hassasiyeti ısrarla ve istikametle muhafaza edilmeli.

Yaşanan günlük olaylarda boğulmayalım. Her amelimizden hesaba çekileceğimizi nasıl da unutuveriyoruz günlük boğuşmaların içerisinde? Bir öfkede, bir kelimede her şeyimizi batırmayalım. Klavyenin üzerinde cirit atan parmaklar nasıl hesap verecek dersin huzur-u İlahide? Parmak iradeye, irade meyle, meyil nefse suçu havale ederken sen neredesin? Bulunduğun hâl üzerinde iken emr-i hak vukubulsa, hesabını verebilecek misin?

İç içe imtihanlardan geçmekteyiz! Kuvvetlendirmeye çalıştığımız imanımızı gıybet ve ihtilaflarla etkisiz hâle düşürmeyelim. Fırtınaların ardından bir şekli ile toparlanmayı fırsat bilelim. Neticesi ihtilaf olan tartışmaları geride bırakarak, ittihat sohbetleri ile uhuvveti güçlendirelim. Esas vazifemize yeniden dönüp, geçici rüzgârlardan kimliğimizi kurtaralım.

Mehmet Çetin

www.mehmetcetin.de

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: