Stresi Yönetemiyoruz Çünkü

İnsan ne zaman altından kalkamayacağı bir yükün altına girmişse, altından kalkabileceği kendi yüklerini de ihmal etmiştir. Bu ihmalle başlayan süreçte ise varılan duraklardan biri her daim sıkıntı ve stres olmuştur. Çünkü insan yapması gereken yükümlülüklere sahiptir ve her yükümlülük sorumluluk bilincini beraberinde getirir. İnsan yaptıklarına mecbur olarak değil, yaptıklarından mesul olarak yaratılmıştır. Belki de imtihanın arka planında yatan en büyük sır mecbur olmakla mesul olmak arasında ki farktır. Tabi bu fark, huzurlu mu stresli mi olacağımızı da belirleyen en önemli farklardan biridir.

Stres yönetiminde en önemli unsurlardan biri insanın olaylara bakış açısıdır. Başına gelen her türlü olayı pozitif olarak yorumlayabilen ve “Bu da geçer ya Hu!” diyebilen insanlar ruh hastalıklarına daha az yakalanan insanlardır. Birçoğumuzun ihmal ettiği en önemli unsurlardan biri huzuru hep mal, mülk, şöhret gibi dış faktörlerde aramamızdır. Zira birçoğumuz mutluluğu, huzuru, başarıyı burnumuzun üstünde unuttuğumuz gözlük gibi dışarıda arıyoruz. Oysa aradığımız şey kendimizdedir. Sıkıntı ve hüzne bakış açısı pozitif olan insanlar daha kısa sürede sıkıntılarını yenebiliyorlar. Hüznün, mutluluğun arifesi olduğu gerçeği sıkıntılı zamanlarda hatırlanmalıdır. İnsan yeter ki pes etmesin çünkü her başarının öncesinde muhakkak bir sıkıntı vardır.

Huzurlu ve mutlu olmada en önemli etkenlerden biri diğeri ise niyetin saflığı ve karakterin kalitesidir. Niyetiniz düzgün değilse ve karakteriniz tam olgunlaşmamışsa başınıza olmadık işler gelir hadiste buyurulduğu gibi “Ameller niyetlere göredir.”

Stres yönetiminde kullandığımız dil kalıpları en az bakış açımız kadar önemlidir. İnsanın kullandığı olumlu ya da olumsuz dil düşünce sistemini doğrudan etkileyebilmektedir. Bunu ispatlayan sayısız deneylerden biride New York’ta yapılmıştır.  New York Eyalet Üniversitesinde yapılan bir çalışmada deneklerden “ ……………. olduğuma memnunum.” Cümlesini tamamlamalarını istemişler. Bu çalışmanın beş kez tekrarlamasından sonra, deneklerin hayattan tatmin olma duygusunda belirgin bir artış olduğunun farkına varmışlar. Bir başka denek grubuna ise “…………… olmayı isterdim.” Cümlesini tamamlamasını istemişler. Bu sefer deneklerin hayatlarından tatmin olma duygusunun azaldığını tespit etmişler.

Stres yönetiminde ümitvar olmak ve geçmişe takılmamak da önemli etkendir. Çünkü değiştiremeyeceğiniz bir geçmiş geride dururken, biçimlendirip sahip olabileceğiniz bir gelecek sizi bekliyor hangisine odaklanacağınız ise sizin elinizde.

Bütün bu yöntemleri uygulamanıza rağmen hala sıkıntıdan kurtulamıyorsanız kulaklara küpe mahiyetinde şu Hadisi Şerifi hatırlayın: “Her musibet affedilecek bir günah için gelir.”

Bu gerçeği bilen biri Mevlana gibi kaderi ile anlaşabilir. Mevlana diyor ki “Ben kaderimle konuştum. Bana dedi ki: Ben seni üzeceğim ama sen üzülme.”

Ve stres yönetimi demişken şu düsturu insanoğlu satırlardan çok sadırlara nakşetmeli: “Allah’ın kuluna vereceği en büyük bela, ne hastalık, ne fakirlik ne de makam kaybıdır. En büyük bela ondan desteğini çekmesidir. Zira Allah desteğini çekerse, kul şu dünya okyanusunda hayat gemisini yürütemez.” Bu düstur sadece dünya için değil ahiret içinde geçerlidir.

Yrd.Doç.Dr. Kenan Tastan

www.NurNet.org

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: