Etiket arşivi: abdestli

Abdestli Süt Emziren Annelerin Çocukları Tarih Yazıyor

Kıssaya göre, Muhammediye kitabının yazarı olarak da bilinen Yazıcıoğlu Muhammed Efendi, kardeşi Ahmed-i Bican’ın camideki vaazını dinlemeye gider fakat sohbeti dinleyemeden gülümseyerek camiden çıkar.

Vaazı bitirip eve gelen Ahmed-i Bican Hazretleri annesinden, abisinin neden camiden çıktığını sormasını ister.

Büyük oğluna “Kardeşin, bir hata mı işledim? diye soruyor” diyen anne duydukları karşısında gizemli bir konuyla karşı karşıya kalır. Büyük oğlu, “Kardeşimin sohbetini dinlemeye o kadar çok melek gelmişti ki oturacak yer bulamıyor ve birbirlerinin üzerine oturuyorlardı. Çok hoşuma gitti de ona tebessüm ettim. Meleklerden oturacak yer kalmadığı için çıkmak zorunda kaldım” der. Annesi duyduklarını küçük oğluna anlattığında Ahmed-i Bican çok müteessir olur. “Ağabeyim melekleri görebiliyor da ben niye göremiyorum? Ona bir sorar mısın?” der. Anne oğluna bunu da sorar ancak cevabı kendisinin bulması gerekecektir.

Çocuklarının bebeklik zamanlarından itibaren yaşanan olayları iyice gözden geçiren anne olayın nedenini çok geçmeden tahmin eder. Oğullarını daima namaz abdestiyle emzirmiştir fakat küçük oğlu sadece bir defa komşu kadın tarafından anne namazdayken bilmeden abdestsiz emzirilmiştir. Anne çabucak selam verse de duruma müdahale etmekte geç kalır. İki oğlu arasındaki bu maneviyat farklılığını, bir kereye mahsus olsa da abdestsiz süt emzirilmeye bağlar…

SOFİ MİRZA EFENDİ VE NURİYE HANIM’IN ÇOCUKLARI SAİD NURSİ’YE GÖSTERDİĞİ ÖZEN
Bediüzzaman Said Nursi hazretleri henüz 10 yaşındadır. Hizan Şeyhi Seyyit Nur Mehmet Efendi’nin medresesinde tahsil görmektedir. Hafızası, doğru sözlülüğü ve birçok özelliği hocası Şeyh Seyyit Nur Mehmet Efendi’nin ilgisini çeker. Böyle mükemmel yetişmiş bir çocuğun anne ve babasını merak ederek köyleri Nurs’a doğru yola koyulur.

Ailenin evine vardığında evde olmayan baba Sofi Mirza Efendi’nin tarladan gelmesini bekler. Mirza Efendi iki öküz ve iki inekle çıkagelir. Hayvanların ağızlarının bağlanmış oluşuna hayret eden hoca, Mirza Efendi’ye nedenini sorar. Sofi Mirza Efendi “Bizim tarlalarımız bir hayli uzakta. Hayvanların ağızlarını bağlamasam yolda başkalarının tarlalarındaki ekinleri yiyebilirler. Hem komşumu rahatsız etmiş, hem de haram yiyen öküzle tarlamı sürmüş, haram yiyen ineğin sütünü içmiş oluruz. Bunun için hayvanların ağzını bağlı tutuyorum” der.

Babanın haram ve helal noktasındaki hassasiyetini gören hoca bu kez anne Nuriye Hanım’ın hassasiyetlerini öğrenmek ister. “Said’i büyütürken siz nelere dikkat ettiniz?” der. Nuriye Hanım, “Said’e anne olacağımı anladığımdan itibaren abdestsiz yere basmadım. Dünyaya geldikten sonra da ona abdestsiz süt vermedim” diye anlatırken hayrette kalan Seyyid Nur Mehmet Efendi “Elbette böyle anne babadan böyle çocuk dünyaya gelir” diyerek tekrar medresenin yolunu tutar.
HEP ABDESTLİ EMZİRMEK KOLAY DEĞİL AMA. 
Günümüz şartlarında çocuğu daima abdestli emzirmek hayli zor bir ideal. Ancak bunu başaran anneler de mevcut. İstanbul’da yaşayan, iki kız annesi Havva Hanım kızlarını daima abdestli ve Yasin okuyarak emzirdiği gibi, abdestli yedirmeye gayret etmiş. Büyüğü ilkokula gidiyor ve başarıları şimdiden öğretmenlerinin ilgisini çekiyor. Terbiye ve edepleriyle ise çevrelerindeki herkesin ilgi odağı oluyorlar.

Böyle çocuk yetiştirmek zor olsa da “Zahmette rahmet vardır” sözü ebeveynler için hoş bir motivasyon aracı olabilir. Bu zahmete katlanıp sadece kendilerine değil, vatana, dine, din büyüklerine, insanlığa faydalı çocuklar yetiştirebilmeyi hedefleyebilirler. Bu mutluluğa ulaşmanın ilk basamağı ise tarih yazan çocukların annelerinin bizlere aktardığı ip uçlarını takip etmek, abdestili olup Kur’an’ı elden bırakmamak olacaktır…

nisanur