Etiket arşivi: abdulkadir haktanır

Allah’a karşı samimi olmak! (42 İhlas – Şiir)

İhlaslıda Allahın rızasıdır hedef 

Bu sebepten odur paha biçilmez sedef

Ondan sonra sen fanileri edersin def

Allah’ım bizleri ihlasta muvaffak eyle.

 

Müslüman’ın ana gayesi ihlaslı ola,

Bu olur ne zaman ki kalbin imanla dola,

O zaman Allaha yürünür sapmadan sola.

Allah’ım bizi rızana sen dahil eyle.

 

Mü’minin kalbi Allah’ın aşkıyla  dolmalı,

O aşık bu cevherle hedefine koşmalı

Dini işlerinde gösterişten sakınmalı,

Rabbim bizi amelimizde ihlaslı eyle.

 

Nebiler, bize Allah’ımız öder demişler,

Ahiret azığını burada yememişler,

Böylece Peygamberliklerini göstermişler,

Rabbim bizi sevabı satmayanlardan eyle.

 

Kur’an “Ücret istemeyenlere uyun” demiş (Yasin 21)

Allah’tan korkan sevapları burda yememiş,

Her hâlükârda Rabbin rızasını istemiş

Rabbim bizi, Seni memnun edenlerden eyle

 

Ey Müslüman kişi! Sen her zaman riyadan sakın,

Kur’an’ı parayla okumaya yoktur hakkın!

Günahtan kaç, hesap günün yolda, hem çok yakın,

Rabbim sana dayandık bizi ihlaslı eyle.

 

Asla din hizmeti için para gözetilmez,

Mevlüt ile Kur’an için para istenilmez,

Ahiretin sevabı bu dünyada yenilmez,

Rabbim bizi Kur’anı satmayanlardan eyle.

 

Dini görev yaptıktan sonra para ver denmez,

Melek olmadığın için , alamam denilmez,

Alsan da ondan asla sevinç hissedilmez,

Rabbim bize sevaplar hakkında hisli eyle.

 

Ee Peygamber varisi hoca çok dikkatli ol,

Maddi menfaatleri içinden cımbızla yol,

Çünkü önümüzde duruyor müthiş karakol,

Rabbim bizi sevabı satmayanlardan eyle.

 

Sakın korkma, Allah seni aç bırakacaktır,

Tok gözlü olursan sana bereket yağacaktır,

Bu sefer bütün hanen rahmetle dolacaktır,

Allah’ım bizi haris olmaktan uzak eyle.

 

Hakiki âlimler Peygamber varisleridir.

Âlimin alacağı cennette ücretidir.

Sevaplı işler sana orada ödenecektir,

Rabbim hocaları hakiki ihlaslı eyle.

 

Ey tüm âlemlerin Haliki Sen bize el ver,

Rahmetinle bize tükenmez rahmetini ser,

Aman ehli dalaletten bize gelmesin şer,

Yüce Mevlam bizi muhlis kullarından eyle.

 

Rabbim bu müthiş zamanda bize merhamet et,

Dalaletin şeririnden Rabbim bizi hıfzet,

Müslümanlar için ihlaslı olmak büyük dert,

Rabbim, rızanın peşine koşanlardan eyle.

 

Allah’ım bizi mürailikten dur eyle,

Hıfz etsinler diye meleklere emreyle,

Biz Senden Sana sığınıyoruz her şey ile,

Lutfet Sana gelelim iman ve  ihlas ile.

Abdülkadir Haktanır

www.NurNet.Org / www.AlbNur.com

 

Ailede Kimin Sözü Geçecek?

Allah C.C ayeti kerimesinde şöyle buyuruyor: “Ey iman edenler Onlarla (hanımlarınızla) iyi geçinin. Olabilir ki, bir şey sizin hoşunuza gitmez de Allah onda birçok hayır takdir etmiş bulunur” (Nisa19)

Resul-i Ekrem (A.S.V) şöyle buyurdu: “İmanı en olgun mü’minler, huyu en güzel olanıdır ve eşine karşı en tatlı davranandır.

Yediğinden yedirmesi giydiğinden giydirmesi, kadının kocası üzere hakkıdır. Sakın (erkek) eşinin yüzüne vurmasın, ona kötü muamelede bulunmasın, evin dışında onu terk etmesin!

“Mumin bir erkek mümine bir kadına kızıp darılmasın. Eğer onun bir huyundan hoşlanmazsa başka huyundan memnun kalabilir.”

“Hanımlara hayırhah olun, zira hanım bir eyeği (kaburga) kemiğinden yaratılmıştır. Eyeği kemiğinin en eğri yeri yukarı kısmıdır. Onu doğrultmaya kalkarsan kırarsın. Kendi haline bırakırsan eğri halde kalır. Öyle ise hanımlara hayırhah olun.”

“Kadının huysuzluklarına sabırla katlanan erkeklere Allah C.C. Eyyȗp (A.S)a verdiği mükâfatı verir. Kocasının huysuzluklarına katlanan hanımlara da Firavunun hanımı Asiye R Anha ya verdiği sevabı verir.”

“Beş vakit namazını kılan, farz orucunu tutan, örtünen ve kocasına itaat eden hanım, cennete girmiştir.”

Resul-i Ekrem (A.S.M) efendimiz şöyle buyurdular:

“Kocası razı olduğu halde ölen hanım cennete girer”

“Kocanın hanımı üzerindeki hakkı, benim sizin üzerinizdeki hakkım gibidir. O halde kocanın hakkını gözetmeyen Allahu tealanın hakkını gözetmemiş olur.”

Bir hanım, kocasını güzel karşılar, güzel sözler söyleyerek hoşnutluğunu kazanmaya çalışırdı. Peygamberimiz efendimiz aleyhissalatu vesselam, hanımın bu hareketinden dolayı kocasına buyurdu ki: (Hanımına selam söyle, yarı şehid sevabına kavuştuğunu haber ver!)

“Kocasına muhabbet gösteren, çocuk doğuran, öfkelenen an veya kocası kendine kızdığı zaman, kocasını razı edinceye kadar uyumayan hanım cennetliktir.”

“Kadınlarınızı (yabancı erkeklere karşı) süslü giyinmekten men ediniz! Beni İsrail kadınları süslü giyinip camiye gururlanarak yürüdükleri için lanetlenmişlerdir.”

“Hanım, kocasından izinsiz nafile oruç tutamaz. Eğer tutarsa  aç ve susuz kalmış olur, sevap kazanamaz. Kocasından izinsiz evinden dışarı çıkamaz. Çıkarsa gökteki melekler, geri evine dönünceye kadar ona lanet eder.”

“Bir erkek ihtiyacı için hanımını çağırsa, hanım tandır başında olsa da, hemen ihtiyacına cevap versin.”

“Hanımın cihadı kocası ile iyi geçinmektir.”

“Kocasına elinden geldiği kadar güler yüzlü davranıp, sevgi göstermeli, dili ile de onu incitmemeli. Kocasına bir iyilik yapmışsa, başına kakmamalıdır. Yeme ve giyme gibi hususlarda kocasını üzmemeli, yapamayacağı şeyi ondan istememelidir! Kocasını şerefini korumalıdır, onun rızasını kazanıp gönlünü hoş etmeye çalışmalıdır!”

(Senden ne gördüm) diyerek küfran-ı nimette bulunmamalıdır! Ki hadisi şerif meali şöyledir: ( Eğer kocalarına karşı küfran-ı nimette bulunmasalar, namaz kılanlar hemen cennete girerdi.)

(Kütübü Sitte)

Sonuç olarak özetle diyebiliriz ki; “Evde huzur isteniyorsa ailede ne erkeğin ne de kadının sözü geçecek, asıl olan Allah’ın sözleri hükmedecek..”

Abdulkadir Haktanır

www.NurNet.Org / www.AlbNur.com

Allah’a şükürle borçlu kimse var mı benim gibi? (Abdulkadir Haktanır)

Bu yazıyı yazmama sebep olan, yorumcu Emanet Özer kardeştir. OKURLARIN YORUMLARI köşesinde Eyüphan Kaya  ve Emanet Özer Kardeşlerin teselli ve takdirlerine teşekkür eder bende onlara dua ederim. Emanet Özer kardeş.  Merhum Oğlumun yazısını okuduktan sonra: “Bu yaşanmış eserin öyküsünü yazar misiniz.” diyor.

Muhterem ve aziz da’va Kardeşlerim! Yüce kudret sahibi Allah her şeyi yapıyor, fakat bizler irademizi onun rızası dairesinde kullanmamızı istiyor bunu yaparsak ne mutlu bize.

Ben övünmek için değil, kendimi tanıtmak için anlatayım, Eski Yugoslavyanın Sırbistan’a bağlı 636 senelik camii bulunan BİLAÇ isimli bir kasabacıkta dünyaya gelmişim. Evladı Fatihan’dan çilekeş fakat mutlu biri olduğumu size bildirdikten sonra: Baba neslim Konya Karamandan, Bey unvanı ile Esad Beyin oğlu Aguş beyin oğlu olup ve Tokan Dündar Oğullarından  Hacı Halit soyundan Zühre annemden meydana gelmişim. Babamın sülalesi fazla dindar değildiler, ama babam annemle evlendikten sonra Ta’vizsiz hoca olan Abdülhamid Hoca dayımın nasihatlerini can kulağı ile dinledikten sonra babam çok takva sahibi biriydi. Ben doğduktan sonra 5 yaşında olunca babamla beraber akrabalardan yaşlı bir ninede beraber Kur’an okuduk. Ben 6 yaşındayken Kur’an-ı Kerimi hatmettim. 7 yaşında iken babam rahmetli oldu. Hoca dayımın sözlerine itiraz etmediğim için yaşım 10 olunca başkasına Kur’an-ı Kerim’i öğretmeye başladım. İlk önce 5 yaşında olan kız kardeşime, amcamın evlatlarına ve komşuların yavrularına derken o kudsi vazife bizim evde bu güne kadar devam ede geldi. Her nekadar sosyalist idare altında Kur’an okutmak yasak idiyse de ben o kudsi vazifeyi hiç kesmedim. Evimizin avlusunun sokağa çıkan 3 kapısı vardı. Kur’an dersine gelenler başka kapıdan gelir başka kapıdan çıkarlardı. Ailemizin bütün fertlerini Kur’an-ı Kerim’i okutma kabiliyetine sahip yetiştirdim. Kendim evin idaresini getirme peşinde olduğum zaman onlardan boş olanı o işi yapardı. Bizim hanıma dahi Kur’anı okuttuk oda o işi yapıyordu. Hatta Türkiye ye geldikten sonra bulunduğumuz mahallenin hanım ve kızlarının çoğuna  Kur’an-ı Kerim’i bizim hanım okutmuştur.

Şimdi gelelim asıl mevzumuza:  Müslüman anne ve babanın en zor ve en mühim işi evladına dünyevi eğitimi verirken çocuğun dini eğitimini asla ihmal etmemektir.  Allah bana 4 erkekle 1 kız vermekle beni çetin imtihana tabi tuttu. Resimlerini de göreceğiniz gibi, erkek evlatlarımın sünnetini yaparken, 7 yaşında olan en büyük oğlum merhum Burhaneddin ile 6 yaşında olan kızımın hatim cemiyeti ile birlikte yaptık, bu zamanda, zaman abluka altına  olduğu için, hocanın önünde birkaç hatim yapmaya çocukların vakitleri yok.  Bizim prensibimizde tecvid ve mahrec ile birlikte 1 hatimde çocuğa Kur’an-ı Kerim’i hatasız okutabilme gayretidir.  Evet! Anne ile baba evlatlarını küçük yaştan namazı terk etmemeye alıştırdı mı, sonra o yavruların imanlarını Risale-i Nurlar ile pekiştirdin mi, Allah’ın yardımı ile   o yavrular  sonra namazlarını terke  tenezzül edemezler.

Adnan Menderes ile oranın lideri Titonun, Türk olanlar Türkiye’ye gelebilirler anlaşmaları sonucu, Arnavut, Pomak, Boşnak olan Müslümanlarda Türkiye’ye gelmek için Nüfus memuruna rüşvet vererek Türk oluyorladı ve 1952-1960 arası Yugoslavya’dan Türkiye’ye 2,5 milyon nüfüs  geldiler. Ben ise aslen olduğum halde,Türkiye’de  dine kaşı yapılan inkilaplardan ötürü o zaman gelmedim. Ancak 1959 da bizlere Risale-i Nur eserleri geldikten sonra çok az para ile  çalışacak benden başka olmadığı halde bir minibüse 8 nüfusumu atarak Türkiye’ye 1970 te geldim. O zaman Türkiyemiz’de diplomalı hoca pek yoktu. Ölen hocanın yerine 40 -50 kişi, musabakaya girerek kim daha iyi bilir ise onu alılardı. O zaman Nur talebesi olan Bakırköy Müftüsünden bana imam veya müezzinlik teklifi geldi. Muhtaç olup para ile Kur’an okuma korkusundan kabul etmedim. Emekli oluncaya kadar, birkaç serbest meslekte çalışarak 5 kat ev yaptım 20 küsür sene evimin bir katını dershane yapıp, onu hanımlara tahsis etmişimdir. 43 senedir ya dairemde veya dershanede haftada bir gün erkeklerle de ders yaparız.  Her ne kadar benim prensibimde çocukları okutma var idiyse de. Merhum oğlum Burhaneddinin azıcık kekelemesinden ötürü onu okula veremedim benimle çalışmak için  yanıma adım. 2-3 vasıta değiştirerek haftada en az 3-4 derse beraber katılırdık ve ona özel bir masa yaptım bir taraf lugat bir taraf defter ortada Risale-i Nur kitabı 15 sene ta ki manasını anlamadığı kelime kalmayıncaya kadar öyle devam etti. En son bütün külliyatta mevcut vecizelerin altlarını çizerek tamamladı. Yaşı 30 olduktan sonra 2 çocuğu olduğu halde,  bir gün bana:  “Babacığım bir şey diyecem ama yok demeyeceksin” dedi. “Peki nedir söyle bakalım.” Madem Kur’an-ı Kerim Risale-i Nurlar gibi bu hakikatleri  önümüze sermiş, ben Kur’an-ı Kerim’i  ezberlemek istiyorum. Ben ilkten, “yok olmaz oğlum sen ağır işlerde çalışıyorsun veballi olur yapamazsın” dedim, “aman babacığım  beni kırma” dedi ve  “tamam” dedim. 4 senede hafız oldu ve ben bırak yapamıyorsun demeyeyim diye, dersini bende dinletmiyordu. Gidip başka yerlerde hoca  bulup dinletirdi. Hafız olduktan sonra Bizdeki dersten sonra ona Kur’an okuturdum, okuduktan sonra, bir sefer ben cemaata: “Bizim Burhaneddin hafızdır” dedim, cemaat  gittikten sonra bana:  “Babaciğim niye ona buna benim hafız olduğumu söyliyorsun, ben halkın bilmesi  için mi Hafız oldum” laflarla bana çıkışırdı. Kızı da babasına benzeyerek kızımın kızıyla birlikte imam hatipten sonra Adana’daki dershanede 4 sene yalınız Risale-i Nur okudular sonra geldikten sonra Merhumun kızı evlendikten sonra bir taraf çocuğunu sallarken diğer taraf oda babası gibi hafızlıgını tamamladı Elhamdülillah .

Kızımı hiçbir gün okula göndermedim. 11 yaşındayken Hafız oldu ve hafıza tembellik zamanında bazen bağırıp, kızmak icab ettiğinden dolayı, baba evladını kolay hafız yapamadığı için 2 kilometreye yakın uzak bir yerde olan sevdiğim bir hocaya 4 sene dersini dinletmeye taşıdık. Okul derslerini dışarıdan verdi. Şimdi benim kızım Üniversite talebelerine ders verir . Beyi Yüksek İslam Enstitüsü me’zunudur ve Eyüp İmam Hatip okulunda öğretmendir.

Ondan sonraki Oğlum Nizameddin İngilizce dili me’zunu 10 sene öğretmenlik yaptı. Şimdi Denizli’de Nur Tekstil’in dış pazarlama müdürüdür her gün internetle 2-3 bin kişiye  bir hadis ve Risale-i Nurdan bir vecize gönderir. Büyük kızı Barla’da hafız oldu. Bir Nur talebesi ile evlendi, şimdi küçük kızı hafız oluyor. Oğlu ile damadı ve büyük kızı şimdi umreden geldiler.

Ondan sonra Fahreddin isimli oğlum var. Onu da okutmak istedim, bana sen çalışacan ben okuyacam ona razı olmam diyerek çok çeşit işlerde çalıştı şimdi Tır şoförlüğü yapıyor. Ramazanda kendini denemek için 1 günde bir hatim yapmış. Allaha şükür, işte iken iki senedir Pazartesi Perşembe oruç tutuyormuş.

En küçük oğlum Nurullah Haktanır 18 sene Eyüp Alibeyköy dershanelerinde Vakıflık yaptı. İşte iki sene evlendirdik hanımı dilsizlere ders yapıyor. Allaha karşı şükür ile borçlu kimse varmı ben gibi: Çünkü ailemde 32 nufus hepsi Nurcu fire yok şükür.

       

ŞÜKÜRLE MEDYUN KİMSE VARMI BEN GİBİ?

(Fahır değil, ancak tahdisi nî’met içindir)                 

 

Eğer bir kul acz ve fakr ile halikını bulursa,

Masivaya aldanmadan az günahla kurtulursa,

Büyük Allah kâfirlerden muhafazaya aldıysa,

Diyemez mi şükürle borçlu  kimse var mı ben gibi?

 

Yedi yaşta iki kardeşle yetim kaldı ise

Onları O Hafız-ı mutlak hıfzına aldı ise,

Ummadığı yerden onlara bol rahmet yağdı ise

Diyemez mi şükürle medyun yoktur kimse ben gibi.

 

Diyar-ı küfürde Allah büyüttüyse saptırmadan;

İmansız yapmaya koşuşan kurtlara kaptırmadan;

Allah, nefis ve şeytandan koruduysa azdırmadan;

Diyemez mi şükürle borçlu hani kim var ben gibi?

 

Gavuristan da Allah Nurları tanıttırdı ise

Sebebini Halk edip anavatana attı ise;

Asrın en parlak kervanı, Nurculara kattı ise;

Diyebilir şükürle medyun var mı kimse ben gibi?

 

Rabbime çok hamdolsun ki, bize kulluğu bildirdi,

Bu kadar kıvrımlı yollardan bu günlere getirdi,

Bilirim ki kulluk tadının asla bulunmaz dibi,

Allah’ıma  şükürle borçlu kimse var mı ben gibi?

 

Rabbimize çok şükürler ki Nur’lara boğdu bizi,

Engebelerden aştırarak gösterdi doğru izi,

Nurlar ile pür nur etti aslımızı neslimizi,

Bağırarak derim kim var şükürle borçlu ben gibi?

                                                                

Rabbime şükür ki Nurlara hâdim eyledi bizi,

Risaleler Balkanlara da gidiyor dizi dizi,

Dillerine çevirdik ki takip etsinler bu izi,

Yaratana şükürle borçlu kimse yoktur ben gibi?

 

Bu güne dek yetmiş beş bin kitap oraya gitti

Bu vazifeye Nurlarda aldım iman beni dürtti

Sebep olduk o gençler imanli yaşamak dert etti

Bu sefer beş bin kitapla gittim kitaplar hep bitti

 

Yüce Allah’ım! Hıfzet bizi her türlü fitnelerden,

Nuru Kur’ân’ı  yaşamaktır benim dileğim Senden,

Duyururum, Allah’a borçlu kimse yoktur ben gibi?

Aman Yarabb! Sana sığındım, yok ki Hafiz Sen gibi.

 

Bunu yazdım ki bu fakirin bir gün ruhu çıkacak,

Allah’a borçlu olduğumu bunlar ispat olacak,

Ümit varım Rabbime ki Lütfüyle bağışlayacak, 

Gel kulum diyip, şefkatini fakire yollayacak.

Abdülkadir Haktanır / ww.NurNet.Org / www.AlbNur.com

Ezan-ı Muhammedi (ASM) (Şiir)

Ezan okunurken doyar hisler,

Bizleri uyarır, o güzel sesle,

Namaza gideriz biz musalliler,

Ezan okundu mu coşkuyla hisle.

 

İlk önce Ezan’ı Bilal okudu,

Duyurdu millete namaz vaktini,

Biz Müminlere bir âlem oldu,

Hatırlattı kula ibadetini.

 

Ezandır Tevhidin ana amblemi,

Bizleri uyarır beş kere günde,

Ezan Muhemmedi ilan edilirken,

Kalbi kör olanlar durur yerinde.

 

Rabbim! Camileri ezansız brakma,

Okunsun Bilalin, okuduğu gibi,

Kurtardın milleti, nâhoş şarkıdan,

Taklid olabilirmi tam aslı gibi.

 

Ezan okunurken çınlıyor gökler,

Mü’minin kalbine hoş bir musiki,

Ondan zevk alamaz dinde nasipsizler,

Ancak imanıyla alır o zevki.

 

Tevhid ezanla ilan edilirken,

Yerle gök şahadet edip eğilir,

Müminler Ezanla çok sevinirken,

Münafık ve zındıklar kahredilir.

 

Allah’ım! Ezansız koma bizleri,

İbadetsiz namazsız  camileri,

İmanın peşine koştur gençleri,

Nurlarla dirilt gönlü ölmüşleri.

 

Ey insan! Dinini namazla göster,

Halkın imanına Ezan bir alamet,

Nefsine uyanlar  olurlar kemter,

Camide ki namaz, büyük bir nimet.

 

Ezansız bayraksız  kalmamak için,

Allah’ımız, budur Senden ricamız,

Görünür görünmez desiselerden,

Sen hıfz eyle Rabbim budur duamız..

 

                   Abdülkadir Haktanır

Nurlu Oğlumun Ardından; “Merhum Ciğerparem Burhanettin’e..”

Oğlum Burhaneddin Allaha kavuştun,

Örnek idin gençlere, cennete uçtun,

Hayatında her zaman Rabbin için coştun,

Rahmetle muamele hakkındır senin.

 

Dünyaya asla önem vermedin Burhan.

Çalıştın bildin ki dünya geçici han,

Fani dünya kime kazandırdı ki, şan.

Kabrinde rahat olmak hakkındır senin.

 

Hayatın programlıydı günlüğün dolu,

Buranın belli değil sağı ve solu,

Manen beni geçtin sen babanın oğlu.

Orada müsterih ol, hakkındır senin.

 

Hiç bir zaman evladım kırmadın beni.

Şüphesiz ki Allah yetiştirdi, seni.

Nihayet yanına aldı âbîd’ini.

Rahat olabilirsin, hakkındır senin.

 

Derslere gittin Nurları çok okudun,

Anlamadan geçmedin okudun durdun,

Nurlar Kur’an mânası dedin hafız oldun,

Hafızlar cennetliktir hakkındır senin.

 

Nizamlı hayatına herkesti hayran,

Otuz yaştan sonra sen hıfz ettin Kur’ân,

Bekaya kavuşmağa koşardın her an,

Uçabildin canana, hakkındır senin.

 

 

Ağır şartlarla sen olabildin hafız.

Yaşadın İslâmi değil kuru lâfız.

Herhâlde meleklerdi sana muhafız.

Cennette tayeran et hakkındır senin.

 

Sen Allah dostu oğlum şerefim benim,

Günahsız gidebildin budur inancım.

Ben senin babanım ya, en büyük şanım,

Müsterih ol Nur oğlum, hakkındır senin.

 

Bu fitneli devirde pâk kurtuldun sen,                  

Sualsiz geçeceğinden eminim ben,

Hayatın gibi naşında idi pak ve şen,

Cennete uçabildin, hakkındır senin.

 

Seni defnederken ağlıyordu gökler,

Onlar ağlamazlar giderken müşrikler,

Seni bekler cennette muhtelif köşkler,

Orada mes’ud yaşa hakkındır senin.

 

Emanet Nur torunlarım izindeler,

Nur davanı takip ederek giderler.

Sakın hiç düşünme onlar ne ederler.

İstirahat et yavrum, hakkındır senin.

 

Ömrünün tamamıydı mükemmel hayat,

İşlerinde tek bir tane yok idi bayat,

Berzah aleminde sen Nur içinde yat,

İnşallah orada görüşürüz evlat.

 

 Babanız Abdülkadir