Etiket arşivi: aile ilişkileri

Çocuğunuz “Ben aşık oldum” derse ne yaparsınız?

Modern çağ her şeyi olduğu gibi duyguları da çok çabuk tüketiyor. Çocuklarımız daha çocuk olmadan, daha neyin ne olduğunu anlamadan ergenmiş gibi davranıyor.

Bir hanım kardeşim sorusunda şöyle diyor;

‘’2007 ocak doğumlu kızım 1.sınıfa başladı okulda gerek arkadaşlarından etkilenerek gerekse televizyonun menfi etkisiyle maalesefki hep güzel görünmeye beğenilmeye çalışıyor, şimdilerdeyse aşık olduğunu ve sevgilisinin olduğunu söylüyor bu durumda ona nasıl yaklaşmalıyım büsbütün ilgisiz mi davranmalıyım yoksa çocuklar için böyle şeylerin henüz erken olduğunu mu söylemeliyim simdiden teşekkürler.”

cocuklar kalplerModern çağ her şeyi olduğu gibi duyguları da çok çabuk tüketiyor. Zamansız, anlamsız ve sığ yaşanmasına sebep oluyor. Çocuklarımız daha çocuk olmadan, ergenmiş gibi davranıyor. Gençlik çağıyla birlikte anlamı olan kelimeler ve kavramlar okul öncesi yaş grubundaki çocukların ifadeleri olmaya başlıyor. Çoğu zaman anlamını bilmeseler kullanıyorlar. Çocuklarımızın bunda suçu yok tabiki… Onlara tüketilmemiş bir şeyler kalsın isterdim. Her yaşı kendi doğallığında yaşasın, çocukken çocuk olabilsin, çocuk gibi oyun oynamanın inanılmaz tadına varsınlar…

Sözde çocuklar için hazırlanan çizgi filmlerin bir çoğunda yaşlarının çok üstünde bilgiyle karşılaşıyorlar. Yetişkinlerin dünyasına ait kelime ve kavramları yüzlerce kez duydukları için zihinlerinde normalleşiyor. Onlar da günlük dilde kullanmaya başlıyorlar. Barbie bebek gibi oyuncakların dünyalarına girmesiyle ya da anima kız karakterlerinde olduğu gibi çocuk olduğu söylenen ama yetişkin gibi süslenen örnekler çocukların zihinlerine işlendikçe, çocuk saflığında bir şeyler bulmak da güçleşiyor.

Öncelikle çocuklarımızı bu dünyadan ne kadar uzak tutabiliyorsak kârdır diye düşünüyorum.

Ne kadar az televizyon seyrederse o kadar iyidir. Özellikle yetişkin dizilerini seyreden çocuklarda hasarın daha da fazla olduğunu düşünüyorum. Dizilerde konuşulan her şey çocuğun zihnine yaşından önce aktarılmış oluyor. Çocuklarımıza oyun oynabilecekleri ortamlar hazırlamalıyız. Uslu duruyor, sesi çıkmıyor, ortalığı dağıtmıyor diye eline bilgisayarı vermeyelim. Televizyon başında saatlerce bırakmayalım. Çocuk demek oyun demektir. Oyun için ortam ve arkadaş edinmesine yardımcı olalım. Bunlara dikkat edilirse çocuklar en azından biraz daha korunabilir.

Kızınızın süslenmeye ve nasıl göründüğüne dikkat etmesi bir yere kadar normal aslında. Bir kız çocuğu olması ve cinsel kimliğinin taşıdığı özellikler dolayısıyla süslenmeye daha meyilli olması normal. Fakat yaşının üstünde bir ilgi olduğunu düşünüyorsanız, özellikle seyrettiği şeyleri kontrol edin. Arada onunla konuşun anlattıklarını dinleyin. Güzel olmak ne demek, beğenilmek ne demek diye sorularla düşüncelerini ve duygularını sizinle paylaşmasını sağlayın.

Çocuğunuzla konuşabildiğiniz bir ilişkiniz olursa, ergenlik dönemine girdiğinde her şeyi başkalarıyla değil sizinle paylaşmak isteyecektir. Öncelikle iyi bir dinleyici olmak gerekiyor. Sonrasında ona duygularınızdan ve korkularınızdan bahsedebilirsiniz. ‘Sen çok fazla süslenmek istediğinde, bunun için hırçınlaştığında ben endişeleniyorum. 7 yaşındasın ve ben bu yaşını doya doya yaşamanı istiyorum. Oyun oynamayı ne kadar sevdiğini biliyorum. Giyinmek ve süslenmek gibi şeylere çok vakit ayırmandan dolayı bol bol oyun oynayamamış olmandan endişe ediyorum. Mesela sen en çok hangi oyunları seversin, şimdi seninle hangi oyunu oynayalım’’ gibi bir bağlantıyla da süreç tamamlanabilir.

Çocuklarda aşık olma konusunda gelince, bu durum anne babaları şaşırtan ne diyeceklerini bilemedikleri bir süreçtir. Anaokulunda ya da henüz ilkokula başlamış çocuğunuz bir gün gelir aşık olduğunu söyleyiverir. Nasıl cevap vermeliyim ki yanlış bir yere gitmesin diye düşünürsünüz. Öncelikle bilmemiz gerekiyor ki, bu ‘’alıntı’’ bir kavramdır. Yani çocuklar yetişkinlerdeki anlamıyla aşık olmazlar. Bizim anladığımız anlamda bir aşk değildir. Seyrettiği film, dizi ve çizgi filmleri gözlemleyerek, arkadaşlarından duyarak bu kavramları kullanır. Öncelikle korktuğunuz gibi bir anlam taşımaz. Çocuklar oyun oynamayı sevdikleri, iyi anlaştıkları karşı cinsten arkadaşları için de bu tanımı kullanabilir. Aşık oldum dediği çocuk, genellikle en iyi anlaştığı arkadaşıdır.

Sence aşık olmak ne demek diye sorabilirsiniz. Evet insan bir arkadaşıyla diğerlerinden daha iyi anlaşabilir. Onunla daha güzel oynayabilir gibi açıklamalar yapabilirsiniz. Ama aşırı sert tepkide bulunmak, kızmak, vurmak duyguların sizden gizli yaşanmasına yol açar. Durum karşıdan şikayet gelmesine yol açıyorsa, sık sık öpmek istemek gibi davranışlara dönüşüyorsa, çocuğunuzla empati kurması üzerine konuşmanız iyi olur. O arkadaşını çok sevdiğini biliyorum fakat arkadaşımız bu davranıştan rahatsız olabilir şeklinde açıklama yapılabilirsiniz.

Ne yapacağınızı bilemediğiniz zamanlarda paniklemeyin, ani ve öfkeli tepkiler vermeyin. Yaşına uygun ilgiler edinmesi için fırsatlar oluşturmaya çalışın.

Banu YAŞAR – Psikolog

Ailede düşeni kucaklayıp kaldırma kahramanlığı!

Aile içi gerginlikler, bazı çevrelerde çoğalmakta, şikayet ve sızlanmalara sebep olmaktadır. Bu gerginlikleri yaşayanlardan bazıları, kapalı bir üslupla maruz kaldıkları sıkıntılarını şöyle dile getirmekteler:

– Baştan böyle itici ve rahatsız edici haller yoktu aramızda. Son devrelerde olmaması gereken sertlikler, tasvip etmeyeceğimiz tavırlar sergileniyor.. Bu gibi itici hallere tepki gösteriyorum, hemen karşılık veriyor, susuyorum yanlışlarını düzeltmeyip sürdürüyor, vicdanım rahat etmiyor.. Bu olumsuzluklara karşı hep susayım mı, yoksa konuşayım mı, bilemiyorum! Yuvamdaki mutluluğun bozulmasını da istemiyorum!..

– Anladığım kadarıyla aile içinde huzursuzluk sebebi davranışlara karşı tümüyle susmak fayda getirmeyeceği gibi, tümüyle kırıcı sözlerle karşılık vermek de fayda değil zarar verebilir.

Böyle gergin hallerde tercih edilecek ilk tavır, Bediüzzaman Hazretleri’nin ifadesiyle:

-‘Akla kapı aç, iradeyi elden alma!’ tavrı olmalıdır.

Yani, rahatsızlık duyduğunuz davranışları ymuşak bir dille muhatabın aklına, mantığına, vicdanına duyurmakla yetinmeli, ama kabul ettirmek için ısrar etmemeli, tepki doğuracak tartışmaya asla yönelmemelidir. ‘Senin bu halin bende üzülmeler, kırılmalar meydana getiriyor, tutumunu bir gözden geçirsen iyi olur, ama yine de sen bilirsin..’ gibi vicdanı harekete geçirecek uyarılarla düşünmesini sağlamaya çalışmalıdır.. Bundan sonra da içten içe dua ederek demeli ki:

– Rabb’im, bu benim eşim ise senin de kulundur. Ben bana düşeni sakin ve sabırlı bir üslupla vicdanına aksettirip düşünmesini sağlamaya çalışıyorum. Bundan sonrası Sana aittir. Kapıldığı bu yanlışlarından kurtulma duygusu nasip eyle!..

Aile içindeki bu yapıcı ve sabırlı tavra maneviyat büyükleri: “Yara yapmadan tedavi etme, tahribe sebep olmadan tamirde bulunma” tavrı diyorlar.

Bununla beraber siz aileyi koruyan bu yara yapmadan tedavi etme tavrını burada bırakmayıp daha da ileriye götürebilirsiniz. Yanlışlarını kolay bırakamayan muhatabınıza karşı:

– ‘Düşene herkes bir tekme atıyor, bir tekme de ben atmayayım, düştüğü yerden kucaklayıp kaldırma vefası göstereyim’ de diyebilirsiniz. Bu da sizin aileyi koruyan sabır ve sadakat kahramanlığınız olur. Örnek bir davranış sergilemiş olursunuz.

– Kolay tavır mı bunlar diyebilirsiniz?

Elbette değil. Ancak unutulmamalı ki, İslam’da (Batı’daki gibi) ailedeki sabır, içi boşaltılmış bir gerginlikten ibaret değildir. Sabrın karşılığı olan uhrevi ödüller düşünülünce sabır çok kolaylaşır. Hatta, ‘çok şükür yine sabrettim, yine ben kazandım’ diyerek her sabırda gerginlik yerine mutluluk dahi duyabilir, sevinebilirsiniz.

Bundan dolayı bazı maneviyat büyükleri, ‘ibadetinizle ulaşamadığınız yüksek manevi derecelere aile içindeki sabrınızla, düşeni kucaklayıp kaldırmanızla ulaşabilirsiniz’ diyerek, aile içinde gösterilen sabır ve sadakatin büyük mükafatına işarette bulunmuşlardır.

Yine akla gelebilir ki:

– Müslüman’ın aile hayatındaki sabrının mükafatı neden bu kadar büyüktür?

Çünkü o yuvada imanlı hayat yaşanmakta, inanmış bir de nesil yetişmektedir. Bu sebeple bey ve hanım ne kadar sabır gösterseler değer! Hatta sabır gösteren bey olursa, cennet gençlerinin ağabeyi makamına yükselir, hanım ise cennet hanımlarının ablası makamına ulaşır. Adalet sahibi Allah, aile içindeki fedakârlıkları asla karşılıksız bırakmaz!..

Bundan dolayı Müslüman’ın aile hayatında, düşene tekme atma vefasızlığı değil de, kucaklayıp kaldırma sadakati görülmüştür tarih boyunca!.. Burada aile bireylerine şöyle bir uyarı da vardır: Ailede sabra zorlayan zalim, sabreden de mazlum adını alır. Allah ise zalimin karşısında, mazlumun da yanında ve yardımında olur. Bu da mazluma müjde, zalime uyarı manası taşır. Tarafların tavırlarını düşünmelerini gerektirir.

Ahmed Şahin / Zaman