Etiket arşivi: Allah mı tanrı mı

“Tanrı” ismi nerede kullanılır, nerede kullanılmaz?

“Tanrı” isminin kullanılması konusunda bazı noktalara açıklık getirmek zarureti zaman zaman kendisini hissettiriyor. Mümkün mertebe ayrıntıya girmeden, meseleyi vuzuha kavuşturacak ve yanlış anlamaların önüne geçecek bazı hususları maddeler halinde belirtmeye çalışacağız.

Allah’ın isimleri
  1. Allah’ın isimleri, birçok rivayeti bulunan bir hadis-i şerifte 99 olarak geçmiştir; ancak bu rakamın sınırlayıcı mânâ ifade etmediği konusunda âlimlerimiz ittifak etmişlerdir. Zaten bu hadis-i şerifin rivayetlerinden sadece ikisinde (Tirmizî, Daavât: 82; İbni Mâce, Duâ: 10) isim listesi yer almakta, bu listeler arasında da bazı isimler farklılık göstermekte, neticede her iki listenin toplam isim sayısı 125’e çıkmaktadır.
  2. Kur’ân-ı Kerimde geçen ve bu hadis-i şerifte yer almayan isimlerle birlikte, sayı bunun da ötesine geçmektedir. Hattâ, Kur’ân’da Allah’a izafeten kullanılan fiillerden türetilen isimlerle birlikte bu rakamı 300 ve 500 seviyelerine çıkaranlar da vardır.
  3. Esmâ-i Hüsnâ hadisinden daha başka hadislerde ve Peygamberimizden rivayet edilen dualarda geçen isimler de eklendiğinde, bu rakam daha da yükselmektedir.
Tevkifî mi, değil mi?
  1. Bir kısım âlimlerimiz, Allah’ın isimlerinin tevkifî olduğu, yani vahiyle bildirilmeyen isimleri Allah hakkında kullanmanın caiz olmadığı kanaatindedirler. Ancak genel kabul, ulûhiyet makamının yüceliğine ters düşmeyen ve herhangi  bir noksan sıfat çağrıştırmayan kavramlarla Allah’ın nitelenmesinde bir sakınca olmadığı şeklindedir.Nitekim birçok İslâm âliminin eserlerinde bunun örnekleri görülür ki, Risale-i Nur Külliyatı bu bakımdan hayli zengin bir kaynaktır. Akaid âlimi Bekir Topaloğlu, “tevkif ilkesini benimseyenlerin bile kendi eserlerinde bu ilkeye uymadıklarını”söyler ve “Böylece, Esmâ-i Hüsnânın tevkifî olmadığı yönünde fiilî bir icmâın oluştuğunu” bildirir.
Ayırt edilmesi gereken nokta
  1. Şu kadar var ki, Allah’ın alem ismi, yani zâtının ismi, Allah’tır. Esmâ-i Hüsnâ da dahil olmak üzere, hiçbir isim, Allah ismini kaldırıp onun yerine ikame edilecek şekilde kullanılamaz. Allah’ı bir isim ve sıfatla anmak veya nitelemek başka şey, Onun zâtî ismini değiştirmek başka birşeydir. Nitekim insanları da çeşitli ünvanlarıyla anabilirsiniz; fakat bu ünvanlardan hiçbirini, onun özel ismini yürürlükten kaldırarak onun yerine geçecek bir şekilde kullanamazsınız.

(Ancak Esmâ-i Hüsnâ içinde sadece Rahmân isminin bu konuda ayrı bir yeri vardır; “İster Allah diye, ister Rahmân diye dua edin” meâlindeki âyetten [İsrâ, 17:110] bu ismin de Allah’a ait özel bir isim olduğunu ve Allah lâfzı yerine kullanılabileceğini anlıyoruz.)

“Tanrı” ne demek?
  1. Bizim dilimizde de öteden beri Allah hakkında gerek Türkçe Tanrı ve Çalap, gerekse Farsça Hüdâ gibi isimler kullanılagelmiştir. Nitekim Tanrı ismi, Hüdâile aynı anlamdadır.Ulûhiyetin yüceliğine ters düşen bir mânâ içermedikleri için, bu kelimelerin kullanılmasında hiçbir sakınca görülmemiştir. Allah için “İlâh” ismini kullanmakta sakınca olmadığına göre – ki Kur’ân-ı Kerim’de bunun birçok örneği vardır – aynı anlama gelen Hüdâ, Çalap veya Tanrı isimlerini kullanmakta da bir sakınca bulunmayacağı açıktır.
Niyeti başka olanlar
  1. Fakat zamanımızda, din ile araları pek sıcak olmayan bazı çevrelerin Allah lâfzını hiçbir surette ağızlarına almamak konusunda bir inat içine düştükleri ve Allah’tan sürekli olarak Tanrı kelimesiyle söz ettikleri, bilinen bir vakıadır. Bu ise, Allah’ın bizzat kendisini isimlendirmesine karşı çıkan bir anlayıştır ve doğrudan doğruya “Allah” ismini kaldırıp onun yerine başka bir ismi ikame etmek anlamına geldiği için, hiçbir surette haklı görülmesi mümkün değildir. Ancak zamanla bu anlayış da eski tesirini kaybetmiş ve oldukça sınırlı bir çevreye münhasır kalmıştır.
Tepkide aşırı kaçmamak
  1. İşte bu anlayışa karşı dindar çevrelerde haklı bir tepki vücuda gelmiş ve bir hassasiyet oluşmuştur. Fakat zaman zaman bu hassasiyetin de maksadını aştığını ve “tanrı” kelimesinin ister “ilâh” mânâsında, isterse Allah’ı niteleyen bir isim mânâsında olsun, her türlü kullanımdan tard edilmesi gibi bir aşırılığa varabildiğini görüyoruz. Vaktiyle bir mevlidde, Süleyman Çelebi’nin “Birdir Allah, Ondan artık tanrı yok” mısrâını okuyan mevlidhana, dinleyicilerden birinin “Allah yok, Allah!” diye müdahalede bulunduğuna şahit olmuştum!
  2. Netice: “Tanrı” kelimesi, “ilâh” anlamını taşıyan bir muhteva içinde kullanıldığı zaman, zaten bunda bir ihtilâf olmaz: “Allah’tan başka tanrı yok” gibi. Allah hakkında kullanıldığı zaman ise, bu kullanımın, Allah lâfzını dışlayan bir mahiyet taşıyıp taşımadığına bakılmalıdır.

Meselenin ilmî mahiyeti, ana hatlarıyla bu şekildedir. Bunun ötesindeki hassasiyetler ise, ilmî olmaktan ziyade hissî sebeplere dayanmaktadır.

Ümit Şimşek

yazarumitsimsek.com

Allah (C.C.) İsm-i Şerifi ve Bu İsmin Özellikleri. Allah’a Tanrı Denilir mi? (Kısa Video)

Bu kâinatın sahibi ve bu âlem sarayının sultanı ve bu mülkün maliki olan zatın adı Allah’tır. Ve O, kitabında kendinden bahsederken “Enallah” yani “Ben Allah’ım” diyor.

Bu ismi diğer isimlerden ayıran bazı özellikleri vardır. Şimdi bunları anlamaya çalışalım:

– Kur’an’da ilk inen ayet besmeledir. Ve Allah ismi besmelede geçen üç isimden ilkidir. Demek Allah ismi Kur’an’da nazil olan ilk isimdir.

– Allah ismi Esma-ül Hüsna içinde asıldır. Diğer isimler ise bu isme izafe edilir. Mesela “Şâfi, Allah’ın bir ismidir.” denilir ama “Allah, Şâfi’nin bir ismidir.” denilmez. Ya da “Rahman, Allah’ın bir ismidir.” denilir ancak “Allah, Rahman’ın bir ismidir.” denilmez.

-Allah ismi ism-i âlemdir yani özel isimdir. Mecaz yoluyla da olsa başkası için söylenemez. Bu isim Allah’a has ve ancak ona işaret eden bir isimdir. İlahlık davasına kalkışan Firavun dahi “Ene rabbükümül a’la” “Ben sizin yüce Rabbinizim!” demiş fakat “Enellah” “Ben Allah’ım!” diyememiştir. Allah’ın Rab ismini kullanırken Allah ismini kullanmaya cüret edememiştir.

Yine Mekke müşrikleri Kâbe’nin etrafını 360 putla doldurmuşlar, her birine farklı isimler vermişler ama hiç birine Allah diyememişlerdir. Demek bu isim ancak Allah’a mahsus bir isimdir.

– İmana girmek kelime-i şehadet ile mümkündür. İmanın temeli olan kelime-i şehadet ise ancak Allah ismi ile kabul olur. Mesela bir gayrimüslim, Müslüman olmak için “Eşhedü enla ilahe illallah…” yerine “Eşhedü enla ilahe ille-r Rahman” veya “Eşhedü enla ilahe ille-l Melik” dese İslam’a girmiş olmaz. Çünkü Allah ismi, tek ve ortaksız olarak Cenab-ı Hakk’ın zatını ifade eden has bir isimdir. Has isimlerde ortaklık manasını düşünmek mümkün değildir. Bunun için bu isimde hakiki bir tevhid vardır. Diğer isimlerde ise bu hakiki tevhid olmadığından ve onlar ile Allah’ın birliği ikrar edilmediğinden iman kabul edilmez.

– Allah ismini teşkil eden harfler birer birer kaldırılsa mana yine de bozulmaz. Bu özellik diğer isimlerde yoktur. Mesela Melik ismindeki “mim” harfi kaldırılsa “lik” olur ki hiçbir mana ifade etmez. Ya da Samed ismindeki “sad” kaldırılsa “med” olur ki bu da hiçbir mana ifade etmez.

Hâlbuki Allah isminin lafzında bir camiiyyet yani toplayıcılık vardır. Mesela:

• Baştaki elif kaldırılırsa “lillah” olur, bu da Allah demektir.

• “Lillah”daki birinci lam kaldırılsa “lehu” olur, bu da ona işaret eder.

• Bu “lam” da kaldırılsa “hu” olur ki yine Allah’ı ifade eder.

• Hatta “hu”daki gizli “vav” kaldırılıp “he” kalsa yine Allah’a delalet eder. Çünkü “hu” isminin de aslı “he”dir. ”Vav” asıl değil, ilavedir. Bu sırdan dolayı her canlı teneffüs ederken “he, he, he” demek suretiyle Allah’ı zikretmektedir.

– Allah isminin manasında toplayıcılık vardır, diğer isimlerde bu yoktur. Diğer isimler yalnız bir manaya işaret ederler. Mesela “Hadi” ismi sadece “hidayet veren” manasında, “Nafi” ismi ise sadece “menfaat veren” manasında, “Halik” ismi” ise sadece “yaratıcı” manasındadır. Fakat Allah ismi bunlardaki ve diğer isimlerdeki manaların hepsini toplu bir şekilde ifade eder.

Nasıl ki Güneş dediğimizde yedi renk, ısı ve ışık gibi sıfatlara sahip olan bir ışık kaynağı aklımıza gelir ve bu sıfatları kendinde bulunduramayan Güneş olamaz.

Aynen bunun gibi, “Allah” ismi denildiğinde de bütün kemal sıfatları ve isimleri kendinde bulunduran Zat-ı Akdes akla gelir. Bu isim ve sıfatları kendinde bulunduramayana Allah denilemez.

O hâlde madem Allah’tır, bütün kemal sıfatlarla sıfatlanmıştır. Bunun içindir ki bu manadaki topluluğu düşünerek “Allah” diyen bir kimse Cenab-ı Hakk’ı bütün isim ve sıfatlarıyla zikretmiş olur.

Allah’a tanrı denilir mi?

Bu bölümde Allaha Tanrı denilemeyeceğinin delillerini göreceğiz:

–  Allah’ın isimleri ehl-i sünnet itikadınca tevkifidir. Yani Allah hakkında, Allahın bildirdiği isimleri söylemek caiz olup, bunlardan başkalarını söylemek caiz değildir. Mesela Allaha alim denir, fakat aynı manada olan “fakih denmez, yine Allaha cömert manasında cevad denir, ancak aynı manada olan sahi ismi denilmez. Çünkü Allah kendisini fakih ve sahi isimleriyle tanıtmamıştır. Bunun için Allah yerine Tanrı demek de caiz değildir. İmam Gazali derki: Bir insana bile kendimizden dilediğimiz gibi  ad koyamazsak nasıl olurda Allah hakkında bu cüreti gösterebiliriz.

– Tanrı ilah ve mabud demektir. Mesela pek çok hindunun tanrısı öküzdür, mecusilerin tanrısı ateştir denilmektedir. Başka dilerde de ilah ve mabud manasında farklı kelimeler kullanılmıştır. Allah ismi ise yabancı dillerde yapılan tercümelerde aynen kullanılmıştır. Çünkü bu ismin karşılığında hiçbir dilde hiçbir kelime yoktur.

– Allah ismi kuranda 2806 defa geçmesine rağmen, bir defa bile tanrı kelimesi geçmemektedir. Hem Cenab-ı Hak Kur’an da defalarca “benim ismim Allah’tır, beni Allah diye çağırınız, bana Allah diyerek ibadet ediniz, Allah diyerek yalvarınız demekte ancak hiçbir ayette ben tanrıyım, bana tanrı deyin dememektedir. Hadis-i şeriflerde de tanrı ismi geçmemektedir. O halde Allah’a kendi istediği ismi söylemeyipte müşriklerin ona ortak koştukları, batıl mabudlarını koydukları tanrı ismiyle onu çağırmanın ne kadar yanlış olduğu ortadadır.

Acaba bir hükümdar emri altında bulunan kimselere benim adım Ahmed dir. Beni Ahmed ismi ile çağırınız  dese,onlarda farzı misal “hayır efendimiz bizim canımız sana Ahmed demek istemiyor biz sana Osman diyeceğiz  ikiside altı üstü isim değilmi deseler öylede çağırsalar o padişah nasıl çok kızarsa  aynen öylede Allah ismi yerine onun emretmediği belki de sevmediği tanrı ismini söylemek ve o isimle ibadet etmek gazabı ilahiyeye vesile olur.