Etiket arşivi: #ARASINDA

Koronavirüse Karşı Bir Tedbir Daha; Sosyal Mesafe

Bu koronavirüs için “sosyal mesafe” konusunda ‘Cenâb-ı Hakk’ın indinde tek hak din olan İslâmiyet’in (bkz. Âl-i İmrân Suresi 19. Âyet-i Kerîme ve Meâli) bakışı nasıldır?

Her konuda bize “Rehber-i Ekmel” yani en kâmil rehber ve “Üstâd-ı Küll” yani herkesin Üstâd’ı, Hocası Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm Efendimiz’dir. Söz hakkı onundur ve onu dinleyelim; “Cüzzam hastalığı olanla seninle onun arasında bir veya iki mızrak mesafe olduğu halde konuş.” (bkz. Ebu Nuaym el-İsfahanî, Et-Tıbbu’n-Nebevi, c. 1. s. 355. H.No: 292.)

Bu ölçü ile baktığımız zaman Hadîs-i Şerîfte bahsi geçen “cüzzam hastalığı”nı günümüzdeki salgın hastalıklara ve “bir veya iki mızrak mesafe” bırakarak konuşmayı da sosyal mesafe olarak yorumlamak yerinde olacaktır.

“Cüzamlı hastalara bakışınızı devam ettirmeyin. Onlar ile konuştuğunuzda da sizinle onlar arasında bir mızrak boyu mesafe olsun.” (bkz. Ebu’l-Hasan, Nureddin, Ali b. Ebi Bekir b. Süleyman el-Heysemi, El-Maksadu’l-Ali fî Zevaidi Ebi Ya’la el-Mevsılî, c. 4. s. 299. H.No: 1558.) Bu Hadîs-i Şerîfte de sosyal mesafeye dikkat çekilerek “bir mızrak mesafe” bırakılması gerektiğine dikkat çekilmiştir.

Unutmamak gerektir ki; sosyal mesafe kurallarına riayet etmemek başkalarının hakkına girmek olur ve bu bir kul hakkı ihlalidir. Bu durumunda hastalığı yayan her bir taşıyıcı, hastalanan kişilerin hastalanması durumunda insanlara zarar vermek vebalini ve hastalık bulaştırdığı kişinin ölmesi durumunda can kaybına sebep olmak vebalini de girmiş olur. Bu sebeplerden dolayı bu konuya dikkat etmek gerekir. Vesselâm…

Abdulkadir Çelebioğlu

Tedbir ve Tevekkül Arasında Korona

İslâmi literatürde bir tabir vardır; “beyne’l-havf ve reca”. Anlam olarak “Mü’min bir kimsenin kendini asla garantide görmemesi, Allah’ın rahmetinden de ümidini kesmeden yaşaması” olarak özetlenebilir.

Bu tabirin Âyet-i Kerîmelerden aldığını görmekteyiz. Şöyle ki; “Onlar, korkarak ve ümid ederek Rablerine ibadet etmek için yataklarından kalkarlar. Kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden de Allah için harcarlar.” (Diyanet İşleri Meali Yeni, Kur’ân-ı Kerîm, Secde Sûresi, 16. Âyet Meâli) ile “Allah’ın rahmetinden ümid kesmeyin!” (Hayrat Neşriyat Meâli, Kur’ân-ı Kerîm, Zümer Sûresi, 53. Âyet Meâli) âyetinden “havf” (korku) ve “reca” (ümid) arasında olmamız gerektiğini anlıyoruz.

Yukarıdaki âyetler ve çeşitli hadîslerden çıkarılan sonuç şudur ki; “Kul sıhhat halinde korkulu ve ümitli bulunmalı, havf ve recâsı birbirine eşit olmalı; hastalığı halinde de recâ (ümit) yönü kuvvetli olmalıdır.” (Nevevî, Riyazü’s-Salihîn Tercümesi, I, 479)

Risale-i Nur Külliyatı’nda da “havf ve reca” konusu ile ilgili şunlar geçmektedir; “Çünkü emn ve yeisin vartasına düşmemek hikmetiyle havf ve reca muvazenesinde, sabır ve şükürde bulunmak için kabz-bast haletleri, celal ve cemal tecellisinden intibah ehline gelmesi; ehl-i hakikatçe medar-ı terakki bir düstur-u meşhurdur.” (Kastamonu Lâhikası, s. 13)

Bu tabirden ilhamla Koronavirüs için yapılacak şeyin “beyne’t-tedbir ve’t-tevekkül” olduğu kanaati hâsıl oldu. Yani tedbir ve tevekkül arasında. Bu da demek oluyor ki “Mü’min bir kimse bu virüse karşı tedbir alacak ve aynı zamanda da Allahu Teâlâ’ya tevekkül edecek.” Vesselâm…

Abdulkadir Çelebioğlu