Etiket arşivi: avarız akçesi

Milletimiz Bir Bedduadan Daha Kurtarılıyor!

MİLLETİMİZ BİR BEDDUDAN DAHA KURTARILIYOR
NAKİT PARA VAKIFLARININ OSMANLI VE CUMHURİYET DÖNEMLERİNDE BAŞLARINA GELENLER VE YENİ YATIRIM BANKACILIĞI PROJESİNİN ÖNEMİ

Vakıf paraların Osmanlı iktisat tarihinde önemli bir kredi müessesesi olduğunu ve Devletin böylesine önemli bir müesseseye karşı lakayd kalmadığını da görüyoruz.

Nakit para vakıflarından elde edilen gelirler, vâkıfların şart koştukları çeşitli hayır işlerine harcandığı gibi, çeşitli kamu hizmetleri de bunlarla görülüyordu. Bunların başında bugün başta belediye ve sosyal güvenlik kurumları olmak üzere birçok kamu kuruluşlarının gördüğü hizmetleri ifa etmek için teşkil olunan ve “avarız akçesi” denilen yardım sandıkları gelmektedir. Bunların sermayesi tamamen vakıf paralardı ve mu‘âmele-i şer‘iye ile işletilerek geliri mahallenin ihtiyaçlarına, Ebüssuud’un ifadesiyle “techîz-i guzâta” ve mabedlerin anî ihtiyaçlarına sarfedildiği gibi, mahalledeki dullara, yetimlere ve kimselere de maaş verilirdi. Hatta mahallede işi iyi gitmeyen esnafa buradan kredi de verildiği olurdu. Askerî yardım ve asker ailelerinden muhtaç olanlara bakmak için de Yeniçeri kışlalarında “tasarruf ve yardımlaşma” sandıkları kurulmuştu. Bunların da sermayesi vakıf paralardı. Her esnaf kendi arasında, önceleri “esnaf kesesi” denen bir vakıf sandığı kurmuştu. Buna “esnaf vakfı” ve “ esnaf sandığı” da denirdi. Mütevellinin murakabesi altında idare edilen bu sandığın vakıf paraları, esnafa kredi olarak verilirdi. Mütevelli de Loncaya karşı sorumluydu ve her sene muhâsebesini kontrol ettirmek mecburiyetindeydi .

Osmanlı Devleti, vakıf paralara ilk müdahalesini, para vakfını câiz gören ferman ile yapmıştır . Daha sonra vakıf paralarla ilgili kâr hadlerini belirleyen ferman ve hükümler çıkarılmıştır . Kurulan vakıf idarî teşkilatları ise, her çeşit vakıflar gibi, para vakıflarına da nezâret etmektedir.

27 Safer 1255/1839 yılından evvel evkaf memurlarına verilen ta’limatta bazı esaslara riayet edilmesi istenmektedir. Şöyle ki: Osmanlı Devlet-i Aliyye’sinde bulunan vakıf paraların mütevelli ve bazı kimselerin zimmetlerinde İslâm Hukukuna uygun olarak, rehin veya kefil karşılığında kâr getirmek üzere işletilmesi amacı güdülen (istirbah olunan) paraların, sene sonunda meydana gelen nemaları, vakıflarının muhâsebeleri iyice tetkik edilerek bekayaya bir kuruş bırakılmadan gelir kaydolunacaktır. Gelir-gider hesapları yapıldıktan sonra artan gelirler, gelecek seneye irad olarak devredilecek ve vakfın alacağı sonradan ortaya çıkarsa mutlaka tahsil edilecektir. Vâkıfın şartları çerçevesinde, nakit para vakıflarına “asla halel gelmemek ve bir akçesi telef ve zayi olmamak” hususlarına dikkat olunması ve bunlardan hazine için “maaş-ı muharrer” namıyla akçe alınmayıp fakat muhâsebe harcı olarak binde 10 kuruş alınması ve muhâsebe kayıtlarının imzalı olarak hazineye gönderilmesi gerektiği belirtilmektedir .

Tanzimattan bir iki ay önce çıkarılan 27 Safer 1255/1839 tarihli “Taşrada Bulunan Müsakkafât Ve Müstegıllât-ı Vakfiyye Muâmelâtına Dair Ta’limname” ile , daha sonra çıkarılan 26 Zilhicce 1256/1841 tarihli ve 13 Zilhicce 1258 tarihli Ta’limname de ayni esasları çok cüz’î farklarla tekrarlamışlardır. 19 Cemâziyelahire 1280/1863 tarihli Evkaf Nizâmnâmesi ise, bu ta’limnamelerin ihtiva ettiği hükümleri daha ayrıntılı olarak düzenlemiştir. Tekrar olmaması için bu Nizâmnâme hükümlerini zikretmiyoruz.

Tanzimattan sonra vakıfların idaresini Evkaf Nezâreti tamamen üstlendiği için, vakıf paralarla ilgili olarak da Hazine-i Evkaf-ı Hümâyûn’da bir komisyon teşkil olunmuştur. Hayır sahipleri “idane=kâr getirmek üzere mu‘âmeleye vermek” için vakfettikleri paraları hazineye teslim etmeye ve onlar namına hazine bu işi yürütmeye başlamıştır. Ancak hazine bu işi yürütememiş ve “idane” için hazineye yatırılan paralar âtıl hale gelmiştir. Bunun üzerine bir irade-i seniyye ile tekrar vakıf paraların işletilmesi (istirbahı), İslâm hukukunun kâidelerine uygun olmak şartıyla mütevellilere veya mütevelli kâim makamlarına terkedilmiştir. Hazineye yatırılan nakit paralar ise, komisyonun nezâretinde toplanacak ve zayi edilmeden işletilmesi için gayret gösterilecektir . Ayrıca vakıf paralardan borcu olup da ifasında bahaneler ilerı sürenler süresiz olarak hapsedilecektir.

1286/1869 yılında ise, evkaf tarafından yönetilen “avarız akçesi sandıkları”nın şehirlerde olanları evkafın üzerinden alınıp belediyeye verildiğini görüyoruz. Ancak diğer vakıf paraların işletilmesi yine evkafın kontrolünde yapılmaktadır. Hayır sahiplerı tarafından, bazı hayırlı hizmetlerin ifası için vakfedilmiş olan vakıf paralar ve avarız akçelerinin suiistimal edilmemeleri için, bunların miktarını ve adetlerini gösteren her vilayet ve livaya mahsus defter ve cedvellerin, daha sıkı takip edilmesine dair Evkaf Nezâretinin Tahrirat-ı Umumiyeleri mevcuttur. Bu tahriratlar mûcibinde “nükûd-u mevkufe” ve “avarız akçesi” tahsilatlarına itina olunacak ve hesapları çok sık tutulacaktır.

Çıkarılan Mürabaha Nizammnameleri ile % 9’luk faiz nisbeti kanunî ve serbest sayıldığı halde, yine de vakıf paraların halk tarafından “devr-i şer’î” veya “mu‘âmele-i şer‘iye” denilen usul ile işletilmesi ve faize itibar edilmemesi, halkın vicdanında meşrûiyyet bulmayan kanunların geçersizliğini ve “mu‘âmele-i şer‘iye” usulünün ise, fâiz şüphesi bulunsa da, tamamen fâiz mu‘âmelesi olmadığını göstermektedir .

3 Cemaziyel evvel 1332/1914’de merkezi İstanbul’da bulunmak ve idare Meclisinin kararı ve Evkaf nezâretinin tensibiyle diğer şehirlerde de şu’beler açabilmek üzere Evkaf Bankası adıyla bir banka kurulmuştur . Evkaf Bankasının görevleri şunlardır: Hisse senetleri, tahviller, menkul ve gayrımenkul malları karşılık tutarak yahut maaş veya vazifeler karşılığı borç verebilecek (ikraz); mevduat toplayabilecek; kiracı ve kiralayan olabilecek; hariçten ikraz olunan paraları kabzedebilecek; hisse senedi, tahvil ve diğer menkul mallar˝ alıp satabilecek, icâreteynli malların ve mîrî arazinin ferağ ve teminat işlemlerini yapabilecek; havale akdi başta olmak üzere ticarî mu‘âmelelerde aracı olabilecek, ziraî, ticarî ve sınaî şirketler kurabilecek; emre yazılı sened, poliçe ve diğer ticarî senedleri icra edebilecek; kâr karşılığı borç para verebilecek (ilzam-ı rıbh), kendisi de kâr karşılığı borç para alabilecek (iltizam-ı rıbh) ve her çeşit kâr ve zararı sahiplerine ait olmak üzere hisse senedleri tahvillerinin ücret karşılığında işlemlerini yürütebilecektir . Evkaf Bankasının sermayesi 500.000 Osmanlı lirasıdır. Bu sermaye hisse senetleri ile te’min edilecektir. Evkaf Nezâreti paralar ve avârız akçeleri ile bu senetlerden istediği kadar satın alabilecektir. Hisse senetleri nama yazılı ve sahipleri Müslüman olacaktır .

Bu kanunda dikkatimizi çeken en önemli nokta faiz mu‘âmelesinin bulunmayışıdır. Faiz değil yine mu‘âmele-i şer‘iye usulü mevcuttur (ilzam ve iltizam-ı rıbha yetkilidir). Mahiyet itibariyle faize benzese de bu kelime kullanılmıştır .

Devr-i şer‘î yoluyla vakıf paralardan rıbh-ı mülzem veya sadece rıbh denilen kâr temini usulü Nükud-u Mevkufe idaresinin teşekkülünden sonra da 1340/1921 tarihine kadar devam etmiştir. Evkaf Nazırı Hayri Efendi zamanında tesis edilen Nükud-u Mevkufe Müdürlüğü ile ikrâzât işleri bir dereceye kadar emniyet altına alınmış ve senetsiz ikraz yapılması yasaklanmıştır. Ancak evkaf memurları ve mütevelliler, yine de ikraz yapabiliyorlardı. 1924 senesi Evkaf Bütçesi Kanunu ile ikrazın devr-i şer‘î ile yapılması kaldırıldı. Mütevellilerden bu yetkiler alındı. Vakıf Paralar İdaresi, vakıf paralara el koydu ve yeni Medeni Kanunun hükümlerine göre 1926’dan itibaren idare edilmeye başlandı .

1954’e kadar vakıf paraları ve gelirlerinin çoğunluğu çarçur edildi ve gayeleri dışında kullanıldı. Vakıf paralarıyla Halkevleri binaları inşa edildi ve hatta dans salonları yapıldı. Merak edenler, Bediüzzaman Said Nursi adlı çalışmamızın II. Cildinde belgelerini görebilirler.

1954 yılında, vakıf kaynaklarını ekonomik kalkınmanın ihtiyaçları doğrultusunda en iyi biçimde değerlendirmek amacıyla VakıfBank kuruldu. Ancak bu bir faizli kurumdu ve vakfın ruhuna aykırıydı. Vakfedenlerin bedduası devam ediyordu.

Şimdi yeni bir müjde duyduk ve şöyle ifade ediliyordu:

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Topkapı Müzesi’nin restorasyonu tamamlanan bölümlerinin açılış töreninde Vakıflar Bankası’nın katılım bankası kuracağını duyurdu. Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün, Vakıfbank’taki hissesini almak suretiyle bir katılım bankası haline getirme düşüncesinde olduklarını söyleyen Erdoğan, “Katılım bankasını kurmasıyla birlikte kendi yıllık kârından belli bir kısmını eserlere ayırması, restorasyonda kullanması, burslarla kredilerle bunun yanında birçok yerlerde aş evleriyle aynen ecdadımızın o akarları nasıl değerlendirdiyse, bizim vakıf medeniyetimizi çok daha güçlendireceğine inandığım bir anlayıştır o. Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün hissesi yüzde 60, bugünkü rakamla 10 milyar doları aşıyor. Bu çok ciddi bir güç.” ifadelerini kullandı.

Prof. Dr. Ahmed Akgündüz

www.NurNet.Org

Rector & President
Description: LogoIslamitische Universiteit Rotterdam
Bergsingel 135, 3037 GC Rotterdam
T +31 (0)10 485 47 21
F +31 (0)10 484 31 47
E akgunduz@iur.nl; I www.islamicuniversity.nl
facebook.com/Prof.AhmetAkgunduz; twitter.com/AhmetAkgunduz